Macron’un Ateşle Dansı: Fransa’da Sınıf Radikalizmi Derinleşiyor – Emre Güntekin

Macron’un Ateşle Dansı: Fransa’da Sınıf Radikalizmi Derinleşiyor – Emre Güntekin

Paris sokaklarında tansiyon düşmüyor. Aylardır emeklilik yaşını yükseltmenin yollarını arayan Macron yönetiminin reformu bir oldubittiye getirmek istemesi sonrasında eylemler hem radikalizmini artırarak hem de kitleselleşerek sürüyor. 

Bugüne gelmeden önce tartışmalı reformun kısa geçmişine bakalım. Macron yönetimi Ocak ayında seçim vaatleri arasında yer alan reformu gündeme alacaklarını açıklamıştı. Reformla birlikte emeklilik yaşının 62 olduğu ülkede, 1 Eylül’den itibaren yasal emeklilik yaşının kademeli olarak her yıl 3 ay yükseltilerek 2030’da 64’e çıkarılması, 2027’de ise emeklilik maaşının tamamını alabilmek için 43 yıl prim ödeme şartı getirilmesi öngörülüyordu. Macron’un bunu dile getirdiği 19 Ocak’tan bu yana emekçiler sokaklardan geri adım atmıyor, grev hareketlerinin ateşi sönmüyor. Öyleki aradan geçen iki ayda gerçekleşen grevler toplumsal yaşamın işleyişini durma noktasına getirecek boyutlara ulaşmıştı. Son olarak 7 Mart’ta gerçekleşen greve milyonlarca emekçi destek vermiş, ülke genelinde ise 3 milyonu aşkın, Paris’te ise 700.000 insan sokağa çıkmıştı. Grevler ulaşımdan enerjiye, eğitimden sağlığa kadar pek çok sektörde hayatı durma noktasına getirmişti.

Sokakta hal böyleyken tartışmalı reform paketi senatoya gelmiş, 9 Mart’ta emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkarmayı madde kabul edilmişti. Ancak yasa mecliste halen onaylanmış değil. Macron’un partisi mecliste çoğunluğa sahip değil ve bu nedenle yasayı istediği şekilde geçirebilmesinin yolu muhalefetin desteğini kazanabilmesinden geçiyor. Fakat bunun kolay olmayacağı şimdiye kadar kendisini gösterdi. Buna karşılık Macron anayasanın hükümete verdiği yetkiyi kullanarak reform paketini meclis onayı almadan doğrudan geçirmeyi planlıyor. Bu durum gerçekleşirse muhalefet hükümet için gensoru verme hakkına sahip ve eğer hükümet güvenoyu alamazsa düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Macron’un kararının ardından parlamentodaki muhalefet partileri hükümet hakkında gensoru verdiklerini duyurdu. Hükümetin düşmesi için muhalefetin salt çoğunluk olan 287 sayısına ulaşması gerekecek; ancak şimdiye kadar kesin tavır belirten partilerin koltuk sayılarının toplamı 257. Dolayısıyla muhalefet hükümet ortaklarından çözülme beklemek zorunda kalacak.

Sokağın tepkisi ise Paris’i ateşe vermek oldu. Polisle şiddetli çatışmaların yaşandığı kitlesel eylemler gerçekleşirken, Paris’te 258 kişi gözaltına alındı. Sınıf radikalizmi, Fransız egemen sınıflarının en gerici sözcülerinden biri olan La Figaro’da şimdilerde “…‘ekonomiye diz çöktürme’ hayaline kapılmış kimi sendikacıların kışkırtmasıyla, toplum alt üst…” edildiğinden bahsediliyor. Şimdi sendikalar ve emekçiler Fransız egemenlerinin korkularını gerçekleştirmek üzere 23 Mart’ta geniş bir grev çağrısı yapıyorlar. France 24’ün uluslararası ilişkiler yorumcusu Douglas Herbert geleceğe dair şu uyarıyı yapıyor: “Son birkaç hafta, birkaç aydır Fransa’da işlerin zaten gergin olduğunu düşünüyorsanız, bekleyin, çünkü öfke daha da alevlenmek üzere.”. 

Sendikalar da Macron yönetiminin şahin tavırlarının kitle hareketinin kontrol dışına çıkmasına ve yeni bir Sarı Yelekliler hareketine neden olabileceğine işaret ediyorlar. Emekçi radikalizmini kontrol altında tutma konusunda oldukça mahir olan sendikalar, bu kez kar topunun büyüyerek yuvarlanması karşısında dizginleri yitirebileceklerinin farkındalar. Zira 7 Mart’tan bu yana emekçilerden, üniversite öğrencilerine, kadınlara kadar toplumun önemli bir bölümü hem grevlere hem de sokak eylemlerine destek oldular ve polis terörüne rağmen geri adım atmadılar. Cumartesi günü Total şirketine ait Feyzin ve Normandiya’da bulunan rafineri ve depolarda işçilerin % 37’si grevdeydi. CGT’den Eric Sellini önümüzdeki hafta ortasında 7 rafinerinin 5’inde grev nedeniyle üretimin durmasını umduklarını açıkladı. Fransa’da halihazırda 400-500 petrol istasyonunda yakıt sorunu baş gösterdiği belirtilirken, Perşembe günü gerçekleşecek grevle ortaya çıkacak tedarik sorunu nedeniyle 2022 sonbaharındaki görüntülerin tekrarlanmasının mümkün olduğu belirtiliyor. Bununla birlikte elektrik ve doğalgaz terminallerinde de grevin etkili olması bekleniyor.

Çöpçülerin bir haftadır süren grevleri ise Paris’te çöp dağları oluşturmaya başladı. Paris’te çöp yığınlarının Cuma günü itibariyle 10.000 tonu aştığı belirtilirken, çöpleri toplamak için orduya çağrılar yapılmaya başlandı. Fransız Sivil Havacılık İdaresi, hava trafik kontrolörlerinin grevi nedeniyle Paris’te bulunan Orly Havalimanı’ndan Pazartesi günü gerçekleştirilecek uçuşların % 30’unun; Marsilya’dan yapılacak uçuşların ise % 20’sinin iptal edildiği açıklandı. Özellikle demiryolu ve eğitim emekçilerinin de önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek olan grevlere önemli bir katılım sağlaması bekleniyor.

Fransız emekçi sınıfları bir yol ayrımında. Melenchon öncülüğündeki sol muhalefet Macron’un dayatmasına karşı gensoru ve anayasa mahkemesine gidilmesi gibi seçenekleri ön plana çıkarıyor; dahası Le Pen gibi aşırı sağcı ve reform karşıtı partilerle bu noktada ortaklaşıyorlar. Şimdiye kadar tabanın basıncı ile yol alan sendikalarsa hareketi günü birlik grevlere sıkıştırıyor. Bu daha önce Yunanistan’da da denenen ve kitle hareketinin enerjisinin düşmesine yol açan bir yöntemdi. Ancak sendikal bürokrasi açısından işlevsel olduğu kesin. Aşırı sağ ise Le Pen şahsında reforma karşı mücadelenin bayraktarlığını üstlenmek isterken solun düşük enerjisi nedeniyle bunda da başarılı olabileceğini söylemek yanlış olmaz. 

Macron’un siyasi bakımdan elinin zayıf olduğuna şüphe yok. Onu ayakta tutan sınıf mücadelesinin önünde duran bariyerler. Reformist soldan aşırı sağ popülizme, sendikal bürokrasiye kadar bütün aktörler için en tehlikeli senaryo kitle hareketinin kontrolden çıkması olacaktır. Fransa’nın kaderini emekçiler içerisinde sosyalist devrimci bir örgütlülüğün yaratılıp yaratılamayacağı, böyle bir örgütlenmenin yaklaşan tsunamiyi karşılayıp karşılayamayacağı belirleyecektir.

 

KATEGORİLER