Polonya'da Son 30 Yılın En Büyük Grevi – B. Defne Erten
Polonya’da uzun çalışma saatleri ve düşük ücretlerle çalıştırılan yüzbinlerce öğretmen, sendikaların günlerdir süren görüşmelerinin ardından, hükümetin, ücret artışı taleplerini kabul etmemesi üzerine grev kararı aldı. Pazartesi günü başlayan genel grev, bütün ülkedeki öğretmenlerin %80’ini kapsıyor. İlkokul, ortaokul ve lise öğretmenlerini kapsayan grev Polonya tarihinin en büyük öğretmen grevlerinden biri haline geldi. Bu büyüklükte bir grev, En son 1993 yılında lise bitirme sınavlarının iptaline varacak şekilde gelişmişti, yani Polonya yaklaşık 30 yıl sonra ilk defa bu kadar kitlesel bir eyleme tanıklık ediyor.
Polonya’da öğretmen olmak demek çok düşük ücretlerle çok uzun saatler çalışmak demek. Öğretmen maaşları aylık 500 ila 1000 Euro arasında değişiyor, bu da ülke çapındaki ortalama gelir ile oranlandığında çok düşük bir ücrete denk düşüyor. Öğretmenler genellikle haftada en az 18 saat ders vermenin dışında ek işlerde çalışarak hayatlarını devam ettirebiliyorlar.
Varşova’da bir ilkokulda 13 yıldır öğretmenlik yapan Anna Zajac’ın maaşı 500 Euro’ya tekabül ediyor. Eşi ve iki çocuğuyla da birlikte hala ailesiyle birlikte yaşamak zorunda olduğunu, çünkü bir ev kiralasalar öğretmen maaşıyla ayakta kalmanın mümkün olmadığını belirten Zajac, öğretmenlerin ya kendisi gibi ek işlerde çalışmak zorunda olduğunu ya da imkân olduğu takdirde meslek değiştirerek hayat standartlarını arttırmaya çalıştığını söylüyor. Bir ev kiralamaya bile yetmeyecek maaşın karşılığı ise haftalık 18 saat derse girmek ve elbette bu süreye öğretmenlerin ders programlarını hazırlarken, sınav kağıtlarını okurken veya velilerle görüşürken harcamak zorunda olduğu zaman dahil değil. Hükümet ise minimum ücret karşılığındaki minimum çalışma saatini 22 ila 24 saate çıkararak öğretmenlerin hayatlarını daha da dayanılmaz hale getirme peşinde.
Öğretmenlerin yaşadıkları problemlere yönelik talepleri basit: Aylık ücretlerine 200 Euro zam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi. Günlerdir süren görüşmelerin ardından pazar günü, hükümetin üç büyük öğretmen sendikasıyla oturduğu masadan bu talepleri reddederek kalkmasıyla 400.000 öğretmen süresiz genel greve gitme kararı aldı. Ülkedeki bütün okulların yarısından fazlası kapanmış durumda, yoğunluğu ise büyük şehirler oluşturuyor. Şu an iktidarda olan muhafazakâr Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) mensupları ise yüzbinlerce öğretmeni seçimler öncesi greve gittikleri için niyetlerinin kötü oluşuyla suçlamaya çalışıyor. Grevcileri haksız göstermek adına greve gidilen okullardaki öğrencilerin sınavlarından geri kalışını kullanmaya çalışıyorlar ve elbette ki hedef tahtasının ortasında sosyalist sendika liderleri var. Başbakan Mateusz Morawiecki televizyon kanallarına çıkarak öğretmenleri açgözlü olmakla, öğrencilere kötülük etmekle suçluyor. İktidar yanlısı medya tarafından da düzenli olarak grevin en büyük yürütücüsü olan Polonya Öğretmen Sendikası (ZNP) “Komünist” olmakla, ülkeyi Sovyetler zamanına geri götürmekle suçlanıyor.
İktidarın suçlamadığı bir sendika da var elbette. İktidara yakınlığı ile bilinen Dayanışma adlı sarı sendika hükümetin tekliflerini kabul ederek anlaşma sağlanabilen tek sendika oldu. Taleplerin çok gerisinde anlaşma sağlanmasının ardından sendikadan birçok üye istifa etti. Polonya’nın eski cumhurbaşkanlarından, Dayanışma’nın da kurucusu Lech Wałęsa “Dayanışma’ya artık yer yok” şeklinde tweet atarken sendikadan ayrılan öğretmenler ihanete uğradıklarını söyleyerek pazartesi günü başlayan greve katıldılar.
İktidar greve giden öğretmenleri şeytanlaştırmaya çalışsa da grev toplumun büyük kesimi tarafından sahiplenildi ve öğretmenler destekleniyor. Durum böyle olunca da öğrencilerin mağduriyeti üzerinden propaganda yapmaya çalışan iktidar üzerinde öğretmenlerin taleplerini kabul etmesi için oluşan baskı artmış oldu. 400.000 öğretmen, öğrenci ve halk desteğini de göz önüne alırsak, yıllardır gündeme getirmeye çalıştıkları sorunları çözmek adına böylesine kitlesel bir greve giderek yaptırım güçlerini kullanıp kazanıp elde etmekten çok uzak görünmüyorlar.