Adı Konmamış Savaş – Güneş Gümüş
2017’nin ilk saatlerine yeni bir katliam haberiyle girdik. Başbakan müjde verir gibi; “benzer saldırılar olabilir” diye açıklamalar yapıyor. Benzer saldırılar olabileceği yılbaşı kutlamasına yapılan kanlı saldırı öncesinde de belli değil miydi?
Zaten herkes aylardır bir IŞİD saldırısı beklemiyor muydu? Biz dahi yılbaşı gecesi İstanbul’da bir saldırı ihtimalini kendi aramızda konuşurken İstanbul’daki en muhtemel saldırı hedeflerinin başında gelen Reina’yı koruyamamak nasıl bir şeydir? Bu ülkede aylarca Gezi eylemleri devam edecek diye polis kent merkezlerine (Güvenpark, Taksim gibi) kamp kurmadı mı?
Türkiye Irak ve Suriye’den sonra en tehlikeli ülkelerden biri olarak sürekli dünya kamuoyuna geliyorsa ortada bir yönetememe krizi vardır. İstihbaratın ne yaptığı belli değil. Neredeyse yüzyıl sonra ilk defa bir Rus büyükelçisi -bu ülkenin bir polisi tarafından- daha birkaç hafta önce öldürüldü. Ama AKP’nin şansı ortada güçlü bir muhalefet olmamasında. AKP’ye yönetemiyorsun; istifa et diyen yok! Aksine aktroller saldırıyı kendi lehine çevirme peşinde; FETÖ-ABD’yi suçlayarak suları bulandırma peşinde.
Rus büyükelçi suikaste uğradığında hemen suç FETÖ üzerine atılarak mesele kapatılmaya, TC devletinin bir polisinin El Nusra gibi bir örgütle bağlantısının varlığı tamamen yok sayılmaya çalışıldı. Halep üzerinden türlü yalan kampanyaları ile kamuoyunu kandırma peşindeki iktidar cephesinin, desteğini eksik etmediği El Nusra ile böyle bir bağlantının varlığını açığa çıkarması beklenemezdi elbet. Dolayısıyla hiçbir araştırma yapılmadan, saldırının arkasında bağlantılar açığa çıkarılmadan, bulgular kamuoyuna şeffaf şekilde sunulmadan her şeyin üstü örtüldü. Bu saldırıda da aynı döngü tekrarlanacak.
İslamcılar günlerdir yılbaşı kutlamalarına karşı silahlı, bıçaklı, roketatarlı propaganda yürütüyorlardı; saldırının sabahında Akit “Medeniyetiniz batsın” başlığıyla yılbaşı kutlamalarını hedef gösteren bir manşetle çıktı. Diyanet’ten AKP vekillerine, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan İslamcı örgütlere kadar böyle bir saldırının meşruiyet zemini hazırlanmadı mı? Saldırıyı sevinçle değilse de en azından büyük bir nefretle karşılamayan bir kitlenin varlığı bile bunun göstergesi değil mi? Bu saldırının kendisi kadar tehlikeli değil mi?
Ülke AKP eliyle Ortadoğu bataklığına dönmüş durumda. Yeni Osmanlıcılık hayalleriyle, içerde tek adam rejimini inşa etmek için bölgesel başarılar peşinde koşan iktidarın hırslarıyla Suriye savaşına tam gaz dahil olan ülke cihatçı kaynıyor. Ülkede artan İslamcı iklimle kendi dışındakilere yaşam hakkı tanımayan bu cihatçılar arasında geçişkenlik de var. En tehlikelisi de bu. “Yılbaşını kutlama” diye Noel babaya bıçaklı saldırı canlandırması yapanların, bir yılbaşı eğlence mekanını elinde otomatik bir silahla basması arasında kapanmaz dağlar yok. Yılbaşı kutlamasına yönelik bir saldırıyı iyice radikalleşmiş bir İslamcı da pekala yapabilirdi. AKP gitse de bu tehlike yerleşti. AKP’nin bu topraklara miras bıraktığı en büyük kötülüklerinden biri de bu!
2017 yılı için en büyük temennilerin başında -hemen her yerde rastladığımız- barış içinde geçecek bir yıl olması geliyordu. Ama adı konmamış bir savaş var; sola karşı, demokrasiye karşı, işçi haklarına karşı, kadınlara karşı, Kürtlere-Alevilere karşı. Dolayısıyla ilk önce böyle bir savaş içinde olduğumuzun bilincinde olmak lazım. Bu mücadelede daha nasıl güçlü oluruz, safları nasıl daha canlı tutarız; bunun peşinde olmamız, bu savaş yürütülüyorsa bizim de geleceğimiz için bunun hakkımızı vermemiz lazım.
Enseyi karartmadan, karamsarlığa düşmeden geleceğimiz için mücadeleye daha sıkı sarılmak lazım! Başka çıkışımız da yok!