Yaz Sıcak Geçecek – Güneş Gümüş

Türkiye’de siyasetin hızına ayak uydurmak bir maharet. Daha dokunulmazlıkların kaldırılmasının üzerinden bir hafta geçmeden Erdoğan’ın sözünü emir telaki eden yeni bir hükümet işbaşı yaptı; MHP kongresine dair Yargıtay’dan karar çıktı. Bu yres 1azın yakıcı geçeceğinin emarelerinden bir kısmını da bunlar oluşturuyor.

Öncelikle dokunulmazlık meselesiyle başlarsak… Aslında mecliste tek tek vekillerin dokunulmazlıkların kaldırılması AKP’nin sahip olduğu koltuk sayısıyla çok rahatlıkla gerçekleştirilebilirdi. Ancak, AKP -daha doğrusu Erdoğan- başkanlık yolunda ilerlerken dokunulmazlıkların geçici bir madde ile mecliste fezlekesi bulunan çok sayıda vekil için kaldırılmasını daha uygun buldu. MHP, zaten, uzun süredir AKP ile ittifak halinde davranıyordu. Mevzu bahis Kürt halkının vekilleri olunca ibre şaşmadı. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının diğer bir destekçisi ise CHP oldu. Aslında belirtmek gerekiyor ki AKP’ye omuz verenler CHP yönetimi ile partideki ulusalcı vekiller oldu desek hata etmeyiz. HDP ile yanyana görünmemek adına AKP’nin kuyruğuna takılan CHP’nin bu tavrının asıl belirleyicisi, her zamanki siyasetsizliği oldu. Kılıçdaroğlu, çıkıp, “bu dokunulmazlıklar, Erdoğan’ın başkanlık istekleri için meclisi işlevsiz hale getirmek için yapılıyor; buna alet olmayacağız” dese bile oldukça etkili bir savunma olurdu; bunu yapacak ne irade ne siyasi akıl ve strateji var. CHP, sağ seçmene sempatik görünerek işi kotaracağını düşüne dursun Erdoğan’ın başkanlık yolunun son kaldırım taşlarını döşediklerini sonra hüzün ve pişmanlık söylemleriyle aklamaya çalışırlar. Bakınız kandırıldık diye ortalarda dolaşan “yetmez ama evetçiler”e.

Dokunulmazlık konusunda kabul edilemez tavırları yetmezmiş gibi şimdi de CHP yönetimi, değişikliğin Anayasa Mahkemesi’ne başvuru için gereken 110 vekile katılacak CHP’lileri partiden atma tehditleri ile engelleme peşinde. Anayasa Mahkemesi’nden aksi bir karar çıkma ihtimali düşük tamam ama aslolan ne karar çıktığı değil ki! Kürt halkının yalnızlaştırılmaması, muhalefet cephesinin ideolojik-siyasal farklılıklarına rağmen AKP’nin baskıları karşısında birlikte hareket edebilme yeteneği gösterebilmesinde. Yoksa parça parça muhalifleri ezmek ve AKP’nin istediğini elde etmesi çok daha kolay olacaktır.

Yaz, yakıcı gelişmelere gebe demiştik. Öncelikle, Davutoğlu’nun ayak sürümesini tereyağından kıl çeker gibi bertaraf eden Erdoğan, artık başkanlık için tam gaz harekete geçmiş durumda. Erdoğan fiilen başkan gibi davransa da bu işe bir an evvel yasal bir niteliğe kavuşturmak derdinde. Binali Yıldırım gibi Erdoğan’ın sözünden milim çıkmayacak bir isim de boşuna seçilmiş değil. Tabii hükümeti istediği gibi şekillendirse de dizayn edilmesi gereken başka denklemler de var.  Başkanlığın şu an çıkabilmesi için AKP’nin vekil sayısı yetmez. Ya bu haliyle en az 14 vekil desteği sağlanacak (tabii ki MHP’den) veya erken seçime giderek MHP ya da HDP’den birinin barajı geçememesini hedefleyecek. HDP’nin bölgede artan çatışmalar ve batıda artan milliyetçiliğin etkisiyle baraj altı kalacağını umuyor Erdoğan. Ancak özellikle de baskıların sopası altında bir seçim sürecinde HDP tekrar barajı aşmakta sorun yaşamayacak gibi görünüyor.

MHP kongresi de aynı bağlamda, yani olası bir seçim durumundaki performansı açısından önemli AKP açısından. Bahçeli ile MHP’nin gelecek bir seçimde baraj altı kalması pek şaşırtıcı olmazdı. Zaten AKP, 7 Haziran’dan sonra soyunduğu Türk-İslamcı bir çizgi savunuculuğuyla MHP’nin altını çokça oydu. Son seçimde HDP’nin gerisinde kalmak, Kürt sorununda AKP şahinleşmişken MHP’nin söyleminin anlamsızlaşması gibi nedenlerle AKP, olası bir erken seçim ile MHP’yi meclis dışı bırakarak vekil sayısını gerektiği kadar artırma konusunda istediğini elde etmiş olacak gibi görünüyordu. Ancak 24 Mayıs’ta Yargıtay, MHP kongresinin yapılması yönünde karar verdi. MHP’de yönetime talip isimler arasında en öne çıkan Meral Akşener, partiye yeni bir kan aşılayarak baraj altı kalma tehlikesini bertaraf edecektir. Meral Akşener’in olduğunu da hatırlatmadan geçmeyelim! Kirli savaşın en hızla sürdürücüsü olmuş Çiller hükümetinin Susurluk nedeniyle yerinden olan Mehmet Ağar’dan sonraki İçişleri Bakanı.

Erdoğan, bütün siyasal geleceğini başkanlık sistemi ile tek adam rejimi kurmak üzerine kurmuş durumda. Bunun yarattığı gayretkeşlikle bu gündem önümüzdeki aylarda daha da ısınacak. Son bir yıla baktığımızda başkanlık sistemi uğruna ülkenin ne hale getirilmekten çekinilmeyeceği açığa çıktı. Daha da ötesini görmemiz içten bile değil. Buna karşı sosyalistlerin de hazırlıklı olması gerekiyor. Öncelikle, dokunulmazlıkların kaldırılmasına hayır demiş CHP’li vekillere bir çağrı yaparsak; Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması için 110 vekil sağlanmasına destek olması gerekiyor. Ülke ve bu toprakların acılı halklarının sizin gelecek seçimde mecliste olup olmayacağınızdan daha büyük dertleri var. “Hem köprüden önceki son dönüş olabilir” deyip hem de HDP’li vekilleri yalnız bırakırsanız AKP’ye karşı yükseltilebilecek ortak muhalefete bir darbe de siz vurmuş olursunuz. Dokunulmazlıkları kaldırılan vekillerin tutuklanmalarına karşı sokaktan etkili bir kampanya ve muhalefetin yaratılması da lazım. Aynı hareketi yaparak farklı sonuç alınmayacağını, ülkenin 1994’te DEP’lilerin tutuklanmasıyla daha da beter anti-demokratik çukura yuvarlandığını iyi anlatmak ve buna karşı mücadele örgütlemek gerekiyor.

Son olarak, umudu Erdoğan karşısındaki Gül-Arınç-Davutoğlu-ABD gibi alternatiflere bağlamak değil, sokaktan bir mücadeleyi emek ekseniyle örmek gerekiyor. Ülkenin dört bir yanında ufak ufak olsa da emekçiler direniyor. Zonguldak’ta ücretlerini alamayan madenciler kendilerini madene hapsetmiş durumda…. Zenginin sözcüsü AKP iktidarına asıl böyle bir muhalefet yıpratıcı olacak; hem AKP’ye yarayan toplumsal kutuplaşmaları zayıflatacak hem de AKP’ye destek veren yoksul emekçileri tekrar sosyalist solun saflarına kazanma şansı elde edilecektir.

bolsevik.org

 

 

 

KATEGORİLER
ETİKETLER