Adalet Yürüyüşü Sona Yaklaşırken – Engin Kara
CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun MİT tırları davasında tutuklanması üzerine 15 Haziran sabahı başlayan Adalet Yürüyüşü sona yaklaşmak üzere. 2 gün sonra İstanbul’da Maltepe sahilindeki mitingle sona ermesi öngörülen yürüyüş bitişe yaklaşırken, başladıktan bu yana yaşanan temel gelişmeleri ve mevcut durumu alandan gözlemlerle birlikte aktaralım.
Adalet Yürüyüşü ve Sol
Sol kesimlerde Adalet Yürüyüşü’ne ilişkin tartışmalar hala devam etse de, kortej İstanbul’a yaklaştıkça yürüyüşe katılan sol çevrelerin sayısında artış yaşandı. Yine de katılan grupların çoğunluğu, yönetici düzeyinde katılım gösterdi. Eyleme katılan sol çevreler, kendilerini gösteren sembollerle (şapka, tişört, döviz) yürüdüler. Ancak katılan grupların çoğunluğunda, alandaki kitleye ulaşmayı hedefleyen bir çaba görülmedi. SEP yürüyüşe adalet talebinin altını dolduran söylemlerin (OHAL, tutuklu gazeteciler, grev yasakları…) yer aldığı dövizler ve tişörtlerle, “OHAL’e, KHK’lara, İhraçlara Artık Yeter!” ve “Tutuklu Gazetecilere Özgürlük!” kapaklı Marksist Bakış dergisiyle ve son hafta “Maltepe’den Sonra Ne Yapmak Gerekir?” başlıklı parti bildirisiyle katıldı.
Yürüyüşe Katılanların Toplumsal Konumları
Yürüyüşe katılan kitlenin ciddi bir çoğunluğu, kendisini solcu, devrimci, sosyalist vb. tanımlayan ancak sosyalist hareketlerde öyle ya da böyle ümit görememiş ve CHP içerisinde yer alanlar oluşturuyor. Yürüyüşün katılımcıları, CHP tabanının genelde en mücadeleci ve diri unsurlarından oluşuyor. Ortalama bir CHP etkinliğine göre ulusalcıların ve sağ kanadın oranı düşük. Katılımcıların sınıfsal niteliği çeşitlilik gösterse de ezici bir çoğunluğun emekçi kökenli olduğunu söyleyebiliriz. Yaş ortalamasının hala yüksek olduğu gerçek olsa da yürüyüş İstanbul’a yaklaştıkça gençlerin katılım oranı da giderek artıyor.
Güzergâh Boyunca Yürüyüşe Yönelik Olumlu-Olumsuz Tepkiler
Yürüyüş boyunca geçilen kent merkezlerinde halkın tepkisi, geniş kesimlerin eyleme sempati duyduğunu gösteriyor. Medyaya sık sık “rabia yapanlar, provokatörler, küfür edenler vs.” yansısa da bu durum, bu tepkilerin haberleştirmeye müsait olmasından ileri geliyor. Oysa Bolu, Düzce ve Sakarya’da kortejin geçişi sırasında tepki gösterenlerin sayısı 10’larla, en iyi ihtimalle 100’lerle ifade edilebilirken, özellikle kent merkezlerinde destek olanların sayıları 100’lerle, 1000’lerle ölçülüyordu. Kortejin Kocaeli’ye ulaşmasıyla destek verenlerin sayısı hızla artarken tepki gösterenlerin sayısı epey azaldı. Özellikle merkezde (İzmit) kortej coşku seliyle karşılandı. Kocaeli’nin Körfez ilçesinde ise yürüyüşe tepki gösterenlerin AKP ilçe örgütünce organize edilerek sayılarının arttığı gözlemlendi. Yürüyüş boyunca tepki gösterenlerin tek söylemi RTE lehine sloganlar ve küfürler olurken, eyleme sempati duyanların ise sadece Kemalist-laik kesimler olmadığı, çok farklı kesimlerin destek verdiği görüldü.
Yürüyüşte Propaganda Özgürlüğü
Sosyalistler için eylemde kendi sözünü söyleyebilmenin olanakları da önem taşıyor. Eylemin ilk iki haftası kendi sloganlarını atma konusunda oldukça rahatken, özellikle tepki gösterenlerin artmasıyla birlikte CHP yönetimi eylemi tek bir slogana (hak, hukuk, adalet) indirgemeye yönelik bir söylem geliştirdi. Yine de uzun kortej içerisinde sadece sosyalistler değil, her organize grubun kendi sloganlarını atması gayet mümkün. Örneğin “grev yasakları”na karşı sloganlarla alana gelen Şişecam işçileri ya da KHK’lara direnen KESK’li kamu emekçileri kendi sloganlarıyla yürüdüklerinde ciddi destek topluyor. Öte yandan CHP “adalet” dövizleri taşınacağını duyursa da bugüne kadar taşınan dövizlerin içeriklerine herhangi bir müdahaleyle karşılaşmadık. Tersine, taşıdığınız dövizlerdeki somut içerikler, kortej kitlesinin de ilgisini çekiyor.
CHP ve Sermaye Örgütleri
Yürüyüşü başlatan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve partisi, sermaye gruplarının desteğini kazanmaya çalışıyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak tarafından sermaye örgütlerine (TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD ve TESK’e) gönderilen mektupta yürüyüşe ve mitinge destek vermesi talebinin yer aldığını öğrendik. AKP diktasına karşı mücadelede CHP elbette ittifaklar aramalıdır. Ancak bu arayışın kapitalist güçlere yönelik yapılması, CHP’nin sınırlarını ve konumunu göstermektedir. CHP yönetimi kendi sınıfsal konumu gereği emekçi halka değil sermayeye sırtını yaslamaya çalışıyor. Oysa AKP’yi yıkmak ve toplumun ezilen kesimleri lehine bir adalet tesis etmek, sırtını emekçi halka yaslamakla mümkün olacak. Sermayedarlar arasında bir adalet arayışı sizi ancak burjuva adalete götürür ve burjuvazinin adalet anlayışının halkın yararına oluşu, Fransız Devrimi’nden sonra görülmüş şey değildir.
Provokasyon İddiaları
Kortej İstanbul’a yaklaştıkça yürüyüşe yönelik “provokasyon” iddiaları da artıyor. Özellikle AKP ve yandaş medya tarafından günlerdir eyleme yönelik provokasyonların olabileceği dillendirilerek bunun üzerinde eylemin meşruiyeti sarsılmaya çalışılmakta. AKP medyasının yazarları provokasyon söylentileri üzerinden eylemin engellenmesini isterken, MHP, BBP gibi referandum sürecinde AKP’nin kol değnekliğine soyunanlar da aynı şekilde eylemin durdurulmasına yönelik çığırtkanlığa başladı. Öte yandan Kılıçdaroğlu provokasyon duyumlarını basınla paylaşarak olası saldırı planlarını teşhir etmeye çalıştı. RTE ise “Ben yürümelerine izin veriyorum. Hukuksuzluk olursa durdururuz” diyerek yürüyüşe yönelik müdahale seçeneğini de kenarda beklettiklerini gösterdi. Ancak yürüyüşün kitleselliği karşısında müdahale seçeneğini devreye sokmak konusunda hamle yap(a)mıyorlar.
Mitingde Yükseltilmesi Gereken Talepler
Yürüyüş Pazar günü Maltepe sahilindeki mitingle sona erecek. Yürüyüş boyunca CHP soyut bir adalet temasından başkaca bir söylem yükseltmedi. Oysa “adalet” talebinin altının doldurulması ve toplumsal adalet talebinin yükseltilmesi gerekiyor. Bu açıdan emekçi, yoksul, ezilen halkın yararına bir adalet talebi için mitingde en temel olarak şu sloganların yükseltilmesi gerekiyor:
-
OHAL’e, KHK’lara artık yeter! İhraç edilen muhalif kamu emekçileri işe iade edilsin!
-
Grev yasaklarına son!
-
Tutuklu vekiller, gazeteciler ve tüm siyasi tutsaklara özgürlük!
-
Taşeron çalışma kaldırılsın! Güvencesiz çalışmaya son!
-
Sendikal örgütlenme önündeki engeller kaldırılsın!
-
Kıdem tazminatı üzerine oynanan oyunlara son!
Bu taleplerin yükseltilmesi AKP’nin tabanındaki muhafazakâr ama yoksul-emekçi yığınları da etkileme fırsatı sağlayacak, AKP tabanında kırılmalar mümkün olacak. Böyle bir yaklaşımla sadece seçimler açısından değil, AKP diktasının toplum içindeki meşruiyetinin kırılmasıyla sokak açısından da muhalefetin eli güçlenir. Bu tarz bir kırılma da doğalında burjuva söylemi aşan ve emekçiden yana bir politikayı ve hareketi öne çıkaran bir tablo yaratacaktır. Bu hareket sadece AKP’yi değil sömürü düzenini bir bütün olarak hedefine oturtacaktır.
CHP’nin Sınırları
CHP’nin yukarıda saydığımız bir dizi nedenden ve genel siyasi çizgisinin düzen içine sıkışmış olmasından ötürü böyle bir kırılmayı yaratma olanakları çok sınırlı. Emekçi tabanın basıncıyla CHP’nin daha solda bir takım hamleler yapması mümkün olabilir. Ama siyasetin bütünlüklü olarak emek söylemi üzerine kurgulanması, CHP’nin boyunu aşıyor.
Sosyalistlerin Görevi
Bu noktada iş sosyalistlere düşüyor. CHP tabanına da ulaşarak emekten yana, sömürü düzenine karşı bir siyasi hat ancak sosyalistler tarafından örgütlenebilir. Sınıfsal ayrışma üzerinden yükselen bir siyasi hareket gerçekten de AKP’nin sonunu getireceği gibi kapitalist düzeni de tehdit eden, yani bataklığı da kurutmayı hedefleyen bir niteliğe sahip olacaktır. Kitle hareketinin yükselmesi sosyalist siyasete yeni alanlar açarken, sosyalistlerin müdahalesi kitle hareketini derinleştirecek tek güç. Bu nedenle Maltepe mitinginde sosyalistlerin kendi siyasetleriyle müdahil olması hem kitle hareketini ilerletmeye hem de sosyalistlerin güçlenmesine olanak sağlayacak.
Maltepe’den Sonrası
Yürüyüş Maltepe’de sona erecek. Sonrası için iki ihtimal var. Ya yürüyüş son hamle olacak ve devamı gelmeyecek. Ya da yürüyüşün ardından hareketi büyütecek bir kalıcı mücadele dalgası örgütlenecek. Toplumsal adalet talebinin yükseltileceği, demokratik hakların ve emeğin taleplerinin savunulacağı bir kampanya ve mücadele hattı örülmezse, ne kadar büyük olursa olsun, yürüyüşün enerjisi sönümlenecek. CHP ne yapar bilinmez, ancak yürüyüşe emek koymuş kitlenin bu mücadeleyi büyüterek sürdürmek konusunda ısrarcı olması gerekiyor. Sosyalistlerin de bu ısrara yön vermek için çaba sarf etmesi gerekiyor. Alandaki gözlemlerimize dayanarak özellikle gençler arasında Maltepe’den sonrasına dair sorular soruluyor, tartışılıyor. Bu enerjiyi kullanmayı bilmek gerekecek.