Yavuz Özkan’ın Ardından – B. Defne Erten

Yavuz Özkan’ın Ardından – B. Defne Erten

“Biz bu dünyayı kuruyoruz ellerimizle, bunun şakası var mı? Tohumu toprağa atan biziz, bunun şakası var mı söyle? Söyle bana demiri potada kim eritiyor, çeliğe kim su veriyor haa? Sen bütün bunları düşün!”
Maden, 1978

yavuz özkan ile ilgili görsel sonucu

Usta yönetmen Yavuz Özkan, 1965’ten bu yana hem dergilerde hem sahnede hem de sinemada eserler verdiği hayata 22 Mayıs’ta gözlerini yumdu. Ardında 44 sinema filmi, onlarca dizi, senaryo bırakan Yavuz Özkan’ın yönetmenliğini yaptığı filmler, toplumda var olan çelişkilere büyük bir cesaretle parmak basması açısından Türkiye sinema tarihinde önemli bir yer tutuyor. Kendi deneyimlerinden hareketle hayatın zorluklarını, haksızlıkları ve toplumsal eşitsizliği mücadeleci bir ruhla harmanlayarak beyaz perdeye aktaran Özkan, filmlerinde yalnızca bir bireyin değil, toplumun en büyük kesimini oluşturan emekçi sınıfların gerçek öykülerini bütün çıplaklığıyla yansıtıyor karakterlerine.

Yavuz Özkan’ın devrimci mücadele ve sosyalizm fikriyle tanışması da 20 yaşındayken Kütahya’da bir maden ocağında işçi olarak çalışmasıyla kendi deneyimi üzerinden başlıyor. Madende, yerin metrelerce altında yaşadıklarını, gördüklerini yeni fikirlerle birleştirerek herkes tarafından bilinir kılma arzusuyla 1965-66 yıllarında dergi ve gazeteler yayınlamaya başlıyor. Tiyatroya başlamasının ardından oyunlar yazıp yönetmesi, Kocaeli Tiyatrosu’nun kurucularından olması, sonralarda yolunu Dostlar Tiyatrosu’na ve dönemin en büyük öğretmen örgütü olan TÖB-DER ile birlikte çalışarak 70’li yıllarda solun toplumsallaştığı Anadolu topraklarında devrimcilerin fikirlerini sanatla aktaracağı sürece götürüyor Yavuz Özkan’ı.

1978 yılında, yani darbeye iki yıl kala, iş yerlerinde işçilere eğitim amaçlı gösterilecek olan ünlü filmi “Maden”i çekiyor. Dönemin en beğenilen Yeşilçam jönlerinin ve aktrislerinin oynadığı Maden, Cüneyt Arkın’ı ve Tarık Akan’ı işçi tulumuyla, havada sımsıkı yumrukları hem patrona hem de sendika ağalarına karşı mücadele ederken gösteriyor bize. Maden filminin özel bir yanı da artık “yakışıklı erkek” olarak değil bir mücadele insanı olarak anılmak isteyen Tarık Akan’ın ilk radikal filmi olması. Artık aşk hikâyelerinin aranan ismi olmayı reddeden Tarık Akan Arzu Film’den atılıp, dönemin bütün büyük şirketleri tarafından kara listeye alındıktan sonra yolu kendi küçük şirketini yürütmeye çalışan Yavuz Özkan’la kesişiyor. Cüneyt Arkın’ın da senaryoya dâhil olmasıyla bütçe bulunabiliyor ve Maden çekilmeye başlanıyor.

Filmde devrimci bir işçi liderini canlandıran İlyas (Cüneyt Arkın) ve mücadele içinde gelişen, bilinç kazanan Nurettin (Tarık Akan) karakterleri üzerinden hem patronlara hem de sarı sendika ağalarına karşı verilen mücadelenin öyküsünün anlatıldığı filmin ilk gösterimini Yılmaz Güney hapishanedeki mahkûmlarla birlikte yapıyor. Maden filmi gösterilmeye başlandığı andan itibaren işçiler için bir eğitim aracı haline geliyor ve her yerde gösteriliyor. Maden’den bir yıl sonra gelen Demiryol filmi de aynı etkiyi yaratıyor toplumda. Agah Özgüç, 100 Filmde Türk Sineması kitabında filmi şu sözlerle anlatıyor:

“Her an ölüm tehlikesiyle karşılaşan maden işçilerinin çalıştıkları ocaklarda gereken önlemler alınmaz. Ve uyarı amacıyla imza toplanırsa da dayanışma sağlanamaz. Davasında yalnız kalan İlyas (Cüneyt Arkın) direnmesini sürdürünce sendika ağaları tarafından kurşunlatılır. Bir süre sonra da İlyas’ın göçük altında kalıp ölmesi sonucu ilk kez işçiler bir araya gelir. Ve film ‘işçiler birleşin’ sloganıyla biter.”

Yavuz Özkan, 1980 Darbesi’nin ardından Fransa’ya yerleşirken 1987 yılında Türkiye’ye geri dönene dek çalışmalarına burada devam etti. 22 Mayıs’ta hayata veda ettiği zamana dek toplumdaki çelişkileri ve eşitsizliği işlediği onlarca film ve tiyatro oyununu miras bıraktı. En zor zamanlarda bile boyun eğmedi ve saraylar için değil, sarayları yıkacak olan emekçiler için sanatını icra etmeye devam etti.

Türkiye emekçi sınıfları onun bizlere bıraktığı devrimci sanatsal mirası sonsuza kadar unutmayacak!

KATEGORİLER