Katliam Sarmalı – V.U. Arslan
Sonuç kısmında söyleyeceğimizi baştan söyleyelim: Bu büyük katliam yüzünden PKK’ye yapacağımız acımasız eleştirilerin yanında Kürt illerinde devam eden vahşeti, RTE’nin hırslarını ve AKP iktidarının suçlarını ifşa etmezsek; çözüm noktasında da Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkını savunmazsak sadece ve sadece milliyetçilik sarmalının karşı kutbuna savrulmuş oluruz.
Sivil Kıyıcılığı
Son Ankara katliamının PKK veya bağlantılı gruplar tarafından gerçekleştirildiği açığa çıkmış durumda. Zaten TAK daha önceki açıklamasında metrobüs durakları gibi hedefleri işaret ederek sürecin hangi noktaya evrildiğinin işaretini vermişti. PKK liderlerinden Mustafa Karasu’nun son açıklamasında da katliam gayrı resmi şekilde sahipleniliyor.
Bu noktada gündeme getirilen “saldırıda Çevik Kuvvet hedeflendi” gibilerinden açıklamalar inandırıcılıktan uzaktır. Bulvar üzerindeki patlamanın Güvenpark içlerindeki polis noktasına zarar vermeyeceği, ama o sırada bulvardaki otobüs duraklarında büyük can kaybına yol açacağı ortadadır. Neticede ODTÜ’lüler, öğrenciler, emekçiler katledilmiştir.
Cemil Bayık, Times’a verdiği demeçte “Türkler, sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı Kürt kentlerinde mümkün mertebe herşeyi yağmalayıp yaktılar. Bu nedenle halkımız intikam hisleriyle dolu.“ diyerek bu tarz saldırılara gerekçe buluyor. Bayık’ın açıklaması devlet, hükümet ve kolluk kuvvetiyle emekçi Türk halkını eş tuttuğu için tehlikeli bir milliyetçi çıkış olarak algılanmalıdır. Ezilen ulus milliyetçiliğiyle ezen ulus milliyetçiliği aynı kefeye konamaz, ama milliyetçiliğin getirdiği bazı ortak paydalardan biri de etnik bakış açısı, nefret ve dar kafalılıktır.
RTE’nin İşine Geliyor!
AKP’nin seçim yenilgisi anlamına gelen 7 Haziran sürecinden sonra Türkiye olağanüstü bir sürece girdi. Nitekim bu olağanüstü sürecin bir tarafında RTE varsa diğer tarafında PKK vardı. Neticede zirveye ulaşan HDP ve Demirtaş oradan alaşağı edildi. “Türkiyelileşme” politikasından kesin bir “u” dönüşü ile Cemil Bayık’ın “(düşman) Türkler” diye ifade ettiği noktaya geldik. AKP’nin savaş istediği doğruydu, ama PKK de bu isteğe icabet etti. Neticede 1 Kasım’da RTE istediğin aldı ve demir yumrukla Kürdistan’a yöneldi. Demirtaş ve HDP’nin ikamesi olan PKK’nin askeri kampanyasının Kürt halkının haklarının ilerletilmesine de hiç yaramadığı gözüküyor.
Bu süreç otoriterleşme ve tek adamlık isteyen RTE’nin işine geldi, halen de geliyor. Toplumsal muhalefet baskılanıyor, akademisyenler terörist ilan ediliyor, sağ seçmen AKP’de konsolide ediliyor, Kürt sorununda askeri çözüm tek yolmuş gibi gösteriliyor. Tayyip daha ne istesin? Güvenlik zaafiyet gibi eleştirilerin ise iki günlük ömrü var.
Zan Altındaki Sol Örgütler Açıklama Yapmalıdır!
Hiçbir ayrım gözetmeyen bu son katliam, bir sivil kıyımı ve gaddarlık örneği olarak tarihe geçmiştir. Özgür Gündem’de çıkan PKK liderlerinden Mustafa Karasu’nun açıklaması, saldırıdan yeni kurulan Halkların Birleşik Devrimci Hareketi (HBDH) sorumlu tutmaktadır. (http://siyasihaber2.org/kckyi-yakindan-takip-eden-yazar-ankara-saldirisinda-hedef-cevik-kuvvetti)
Burjuva medyada da sol örgütler üzerinden büyük bir kampanya yürütülmüştür. Bu gruplar bu katliamla ilişkilerinin olmadığını açıklamak durumundadır. Sivil halka yönelik eylemlere hiçbir zaman bulaşmamış, bu konudaki hassasiyetiyle burjuva devletle olan farkını her zaman ortaya koymuş olan Türkiye devrimci geleneğinin isminin bu saldırıyla lekelenmesi kabul edilemez. Kaldı ki etnik düşmanlık ve nefret eylemleriyle sosyalizmin hiçbir alakası olamaz, bu noktaların zan altındaki gruplar tarafından ortaya konması gerekir.
Ankara Kıyımı Kürt Halkının Mücadelesine de İhanettir
Ankara kıyımı aynı zamanda Kürt halkının mücadelesine ve ödediği bedellere de bir ihanettir. Masum sivilleri katletmek, JİTEM’in, özel harekatın ve paramiliter faşist güçlerin ve burjuva devletin işidir. Kürt halkının onurlu mücadelesinin devamı için karşı tarafın yöntemlerine benzeşmek kesinlikle mahkum edilmelidir.
Yapılması Gereken
Şimdi, umutsuzluğa kapılıp geri çekilmemek; acziyet içerisine düşmemek ve meydanı karanlık güçlere bırakmamak gerekiyor. Orta vadedeyse sınıf perspektifli, enternasyonalist bir sosyalist alternatifi inşa etmek gerekir. Kimlik kutuplaşmaları, etnik nefret ve yaşam biçimi siyasetinin bizi bitiren kalıbını parçalamak zorundayız. Türkiye’de bütün sömürülenleri ve ezilenleri birleştiren emek siyasetinin sesi yükselmediği sürece aydınlık bir gelecekten bahsetmek mümkün olmayacaktır. Bu yüzden de durumdan şikayetçi olan herkesin elini taşın altına sokması ve sosyalist inşâ sürecinde görev alması gerekir.
bolsevik.org