Ser Verip Sır Vermeyen Yiğit: İbrahim Kaypakkaya

Ser Verip Sır Vermeyen Yiğit: İbrahim Kaypakkaya

İbrahim Kaypakkaya 68 kuşağının önde gelen isimlerinden biri olarak bugün hâlâ saygıyla anılan devrimci res 2önderlerden biridir. İstanbul Üniversitesi Fen fakültesindeyken FKF’nin Çapa Yüksek Öğretmen Okulu şubesini kurdu ve TİP’e üye oldu. Parti içinde revizyonist yöneticilere karşı mücadele etti. Parti içerisinde yaşanan ayrışmada MDD tezini savunanlar arasındaydı. Daha sonraları Proleter Devrimci Aydınlık ve İşçi-Köylü dergisi çevrelerinde faaliyet gösterdi.
Ellerinden toprağı jandarma gücüyle alınmış Trakya’daki yoksul köylülerin direnişlerine, İstanbul’da Demir Döküm, Sungurlar, Horoz Çivi, Tertriks, Ege Sanayi, EAS Akü, Gislaved, Gamak, Singer ve Derby fabrikalarındaki işçilerin haklı grev ve direnişlerine katıldı. 1972’de TKP-ML ve TİKKO’yu kurdu. 1973 Ocak ayında Vartinik’te, jandarmayla girdiği bir çatışmada yaralanıp beş gün dağlarda kaldıktan sonra yakalanarak Diyarbakır sıkıyönetim zindanlarına kapatıldı. Öldüğü gün olan 18 Mayıs’a kadar işkenceden geçirildi. Kaypakkaya, sorgusunda ve işkencede komünist olduğu dışında hiçbir şey söylemedi;
“Yalnız bu örgütlerin saflarına katıldığımı ve onların illegal üyesi ve taraflısı olduğumu saklamıyorum ve bu örgütlerin üyesi olmaktan büyük kıvanç duyuyorum. (…) Ben bu görüşler doğrultusunda devrimci mücadele vermek üzere 1973 Ocak ayı başlarında, faşist güçler tarafından şehit edilen yiğit arkadaşım Ali Haydar YILDIZ ile Tunceli’ye gitmiştim. Köylüleri devrim için, halk ihtilali için örgütlemek amacıyla köylere gitmiştik. Buradaki çalışmalarımız 24 Ocak 1973 günü, kalmış olduğumuz Vartinik Mezrası’ndaki kömün basılmasına kadar sürdü. Bunlar dışında başka bir açıklamaya gerek görmüyorum.
Esasen biz komünist devrimciler, prensip olarak siyasi kanaatlerimizi ve görüşlerimizi hiçbir yerde gizlemeyiz. Ancak örgütsel faaliyetlerimizi, örgüt içinde bizimle birlikte çalışan arkadaşlarımızı ve örgüt içerisinde olmayıp da bize yardımcı olan şahıs ve grupları açıklamayız. Kişisel sorumluluğum açısından gerekeni zaten söylemiş bulunuyorum. Ben buraya kadar anlattıklarımı samimiyetle inandığım Marksist-Leninist düşünce uğruna yaptım. Ve sonuçtan asla pişman değilim. Ben bu uğurda her türlü neticeyi göze alarak ve can bedeli bir mücadeleyi öngörerek çalıştım ve neticede yakalandım. Asla pişman değilim. Bir gün sizin elinizden kurtulursam gene aynı şekilde çalışacağım”.
Her ne kadar ideolojik yönelimini eleştirsek de, 24 yaşına sığdırdığı devrimci mücadelesindeki kararlılığı selamlıyor, devrim yolunda düşen bu yiğit devrimcinin önünde saygıyla eğiliyoruz.
Bu topraklar, Denizlerin, Mahirlerin, İboların devrimci kararlılık, adanmışlık ve cesaretiyle örnek olduğu milyonlarca devrimci gence ev sahipliği yaptı; yapmaya da devam ediyor. Bu devrimcilerin düşüncesinden korkan zihniyet yıkılacak. Bu çelik aldığı suyu unutmayacak!
“Onlar yoruldu 90 günü saya saya,
Bıkan onlardı, onlar şaşırdı, can çekiştikçe yaşamaya
Bulutlar yağmura, karanlıklar aydınlığa,
Bugünler yarınlara, yarınlara mahkumdur.
Ve yüzleri gülmez, vurduklari ölmez.
Gökteki ay, dağdaki kaya
İbrahim Kaypakkaya”

KATEGORİLER
ETİKETLER