Röportaj: 1 Mayıs Tutuklusu Demet Koca İle Tahliyesinin Ardından Konuştuk!

Röportaj: 1 Mayıs Tutuklusu Demet Koca İle Tahliyesinin Ardından Konuştuk!

Merhaba, Demet. Öncelikle geçmiş olsun. İlk önce bize tutuklanmanıza neden olan 1 Mayıs eylemi ve Taksim Meydanı üzerine düşüncelerini anlatabilir misin? İktidarın Şimşek programıyla emekçilere karşı “boğaz sıkma” politikalarını uyguladığı dönemde 1 Mayıs nasıl bir öneme sahipti?

Merhaba, öncelikle tüm Sosyalist Gündem emekçilerine gözaltı ve tutuklu bulunduğum süre boyunca yaşanan süreçlerle ilgili haber akışını sağladığı için teşekkürlerimi iletmek istiyorum.

Herkesin bildiği gibi Taksim Meydanı; bu ülkenin, İstanbul’un her zaman toplumsal muhalefetinin merkezi olmuş, bu meydanda kutlanan 1977 1 Mayıs’ında onlarca emekçi hayatını kaybetmiş ve yüzlercesi de yaralanmıştı. Gezi Direnişiyle ülkenin en büyük toplumsal isyanına ev sahipliği yapan Taksim Meydanı, bu yıl da sendikaların ortak çağrısı ve Anayasa Mahkemesi’nin 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda miting yapılmasına yönelik kararıyla tartışmaların odağına oturdu. Bizler de elbette 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak istedik. Taksim meselesi sadece bir alan tartışması olmamalı elbette. Emekçilerin taleplerini güçlü bir şekilde dile getirmek, Mehmet Şimşek’in her fırsatta emekçinin son lokmasına varana kadar göz dikmeye çalışmasına karşı emekten, özgürlükten, eşitlikten yana sözümüzü söylemek için önemliydi.

21 Mayıs sabahı aralarında senin de olduğun 27 kişi evlerinden apar topar gözaltına alındı. Bundan önce de onlarca kişi 1 Mayıs eylemlerine katıldığı gerekçesiyle tutuklanmıştı. Sence iktidar, hukuk sopasını göstererek 1 Mayıs’a karşı böylesine bir baskıya neden girişti? 1 Mayıs’a katılanlara karşı birkaç farklı operasyon yürütülmesinin sebebi neydi?

1 Mayıs günü Saraçhane’den Taksim Meydanı’na yürümek için bir araya geldik. Tarihi Bozdoğan Kemerinin önü kolluk tarafından kuşatılmış, İstanbul’un dört bir yanı fiili bir OHAL altına alınmıştı. Metrolar, yollar kapatılmıştı. Yoğun biber gazı ve plastik mermilerle yürüyüşümüz engellenmişti. 1 Mayıs akşamı İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi ve sosyal medya trolleri tarafından; 1 Mayıs ve emekçiler hedef gösterilerek, “Yarına kalır yanınıza kalmaz” sözleriyle gelecek operasyon dalgasının ilk işareti verilmişti. 3 Mayıs ve 5 Mayıs tarihlerinde evlerinden şafak operasyonuyla gözaltına alınan arkadaşlarımız kamuoyuna “Kaçtıkları yerlerden bulundular” şeklinde hedef gösterilerek, 1 Mayıs’a katılan toplumun tüm kesimleri terörize edilmeye çalışıldı. 21 Mayıs’a kadar 2 ayrı operasyonla 54 kişi tutuklanmıştı. Aradan üç hafta geçmiş olmasına rağmen iktidar operasyon dalgasını genişleterek devam etme niyetinde olduğunu gösterdi. Bu operasyonlar, tutuklamalar sadece 1 Mayıs’ta polise direnenleri değil; ekonomik krizden kaynaklı yaşanabilecek toplumsal öfkenin ortaya çıkması ihtimaline karşı sokağa çıkabilme ihtimali olan emekçilere de bir gözdağı vermeyi de hedefliyor.

21 Mayıs günü gözaltına alınan 27 kişinin hepsiyle beraber sen de tutuklandın ve Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na sevkedildiniz. Kaldığın koğuşu bize tasvir edebilir misin?

Gözaltı süremiz 2 sefer uzatıldı, savcılık ifadelerimiz 23 Mayıs günü tamamlandı ve tutuklama kararımız verildi. İfadelerimizde ne yaptıysak onu savunduk; emekçilerin mücadelesini, Anayasa Mahkemesi kararını anlattık. Siyasi saikleri olan bu operasyon karşısında da tutuklanacağımızı biliyorduk. Silivri’ye sevkimiz 23 Mayıs akşamı gerçekleşti. 4 kadın 21 erkek olarak gittik. Silivri (Eski 9 Nolu) L Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne yerleştirildik. Terör ve Örgütlü Suçlardan tutuklanan veya hüküm giyenler orada tutuluyor. Oda ismi verilen ancak siyasilerin hücre olarak adlandırdığı, en fazla 3 kişinin kaldığı, 19 adıma 28 adım havalandırmanın günde 12 saat açık olduğu iki katlı hücrelerde kaldık. İletişim imkanlarının çok kısıtlandığı, birlikte kaldığımız arkadaşlarımızdan başka kimseyi görmediğimiz tecrit koşullarındaydık.

Türkiye’de cezaevleri iktidarın toplumsal muhalefet üzerinde kullandığı zor aygıtının olağanlaşmış bir kurumu. On binlerce devrimci, sosyalist, Kürt siyasetçi cezaevlerinde. Cezaevindeki politik durumu bize anlatabilir misin? Siyasi tutuklular arasında bir iletişim olanağı oluyor muydu?

Silivri’de veya ülkenin diğer şehirlerinde bulunan cezaevlerinde yüzlerce siyasi tutuklu bulunuyor. Yıllar boyunca siyasi tutsakların cezaevlerinde vermiş olduğu mücadelenin kazanımlarını orada çok net görmüş olduk. İletişim ne kadar zor olsa da tutsaklar haberleşme araçlarını geliştirmişti. Birçok siyasi gelenekten tutuklu bulunuyor; bu farklılıklar tutsaklık söz konusu olduğunda saldırılar ve haklarımız karşısında yerini çok güçlü bir dayanışmaya bırakıyor.

Cezaevindeyken artık dışarıda akan hızlı yaşam yavaşlar. Dışarı ile ilişki kurabilmenin tek yolu görüş günleri oluyor. Cezaevinde görüş günleri nasıl geçiyordu? Dışarıda yaşananlardan nasıl haber alma imkânınız oluyordu?

Her hücrenin açık/kapalı görüş ve telefon görüş günü ve saati belirliydi. Silivri’de açık görüş günü her ayın ilk haftası yapılıyor, diğer haftalarda kapalı görüş ve belirli bir günde de telefon görüşü yapılıyor. Açık ve kapalı görüşler bir saat, telefon görüşü ise 10 dakika ile sınırlı. Parti avukatlarımız, dayanışma gösteren hukuk örgütleri ve avukatları bizleri sık sık ziyaret ettiler. Tabi bu görüş ve ziyaretler dışarıdan gelen haberler ve selamlar bizleri orada daha diri tutuyordu. Günlük gelen gazetelerden gündemi takip ediyorduk ama gündemi değerlendirmek, daha detaylı bilgiler almak açısından görüşler ve ziyaretler çok anlamlı ve önemli oldu bizler için.

1 Mayıs tutukluları için Türkiye, Arjantin, Yunanistan gibi birçok ülkede destek kampanyaları düzenlendi. Arjantin’de Milei’ye karşı kitlesel eylemlerde 1 Mayıs tutuklularının fotoğrafları dalgalandı. İçerideyken bunların haberini aldınız mı? Neler düşündünüz, neler hissettiniz?

Elbette hem ülkede yapılan dayanışma kampanyalarından hem de uluslararası yapılan dayanışma kampanyalarından haberimiz oldu. Bu dayanışma hepimize çok güç verdi. Uluslararası düzeyde yapılan bu kampanya 1 Mayıs’ın önemini bir kere daha göstermiş oldu.

28 Temmuz’da 11 kişiyle beraber serbest bırakıldın. Serbest bırakılacağını düşünüyor muydun?

Süreç baştan aşağı tümüyle hukuksuzluklar üzerine kuruldu. Neden tutuklandığımızdan tutun da nasıl tahliye edildiğimize kadar. Bu nedenle tahliyeyi bu kadar kısa süre içerisinde beklemiyordum. Aynı suçu işlediğimizi iddia eden yargı bizleri tahliye ederken aynı dosyada bulunan arkadaşlarımızın bir kısmını hala tutuklu yargılıyor. Elbette biliyoruz, tüm arkadaşlarımız tahliye olacak. Hepimiz beraat edeceğiz.

Özgürlüğünün 24 saatini doldurmadan meydanlara dönerek, Kürt halkının siyasi iradesinin gaspına, kayyum politikasına karşı eyleme en ön saflarda katıldın. Buradan anlaşılan o ki, içerideyken en çok özlediğin şey mücadele. Peki başka neleri özlemiştin?

Cezaevinde tutuklu bulunduğumuz süre boyunca da birçok eylem yapıldı. 1 Mayıs tutukluları olarak belirli günlerde ve saatlerde slogan eylemi yapıyorduk. 31 Mayıs Gezi İsyanının yıl dönümünde bir anma yapmıştık. Hepimize bu eylemler nedeniyle disiplin soruşturmaları açıldı ve iletişim hakkımızın gasp edileceği bir sürece girecektik. Tahliye olmasaydım birkaç hafta içinde iletişim cezası almış olacaktım. Şu an bazı arkadaşlarımızın bu cezaları başlamış durumda.

Yine son haftada spor-sohbet hakkımız için ses çıkarma eylemleri başlamıştı. Tutukluluğunun birinci ayını dolduran aynı dosyadan yargılananlar birlikte spor-sohbet hakkını kullanabilirler. Ancak 1 ayımızı doldurmuş olmamıza rağmen bu hakkımız verilmedi. Bizlerden önce tutuklanan arkadaşlarımız da bu haklarını kullanamadığı için ortak ses çıkarma eylemlerine başlamıştık.

Yani bu nedenle mücadele içeride de hep devam etti. Elbette yürüyüşe, mitinge katılmayı, yoldaşlarımızla dostlarımızla meydanlarda buluşmayı çok özledik. Hakkâri Belediyesi’ne atanan kayyum mitingine gitmek de bir görevdi. Tahliyemizden hemen bir gün sonra olunca da en özlediğimiz şeyi yaptık ve meydanlarda yoldaşlarımızla dostlarımızla buluştuk.

Bu tutuklamalar, operasyonlar, kurmak istedikleri baskı dalgası bizleri sadece mücadeleye daha sıkıca bağladı. O nedenle kimsenin bir şüphesi olmasın, tüm siyasi tutsaklar da zindanlardan güçlenerek çıkacaktır.

17 Temmuz Çarşamba günü 1 Mayıs gerekçesiyle tutuklanan hala Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan 29 arkadaşımızın duruşması olacak. Bu davaya sahip çıkmak hepimizin görevi olmalı. 17 Temmuz Çarşamba günü saat 10:00’da herkesi Çağlayan Adliyesi önüne dayanışmayı güçlendirmeye çağırıyorum.

KATEGORİLER
ETİKETLER