Kafkasya’da Sonu Gelmeyen Savaş – Atilla Aliyev

Kafkasya’da Sonu Gelmeyen Savaş – Atilla Aliyev

80’li yıllarda çözülüşü yakınlaşırken SSCB içerisinde yer alan uluslarda milliyetçilik dalgaları yükselmeye başlamıştı. Çözülüşün ardından Haydar Aliyev, Eduard Şevardnadze, Saparmurat Niyazov gibi SSCB bürokratları kendi ulus devletlerinin başına geçerken; eski SSCB coğrafyasında 34 yıldır hâlâ bitmeyen ulusal sorunlar doğmuş oldu. Bunlardan biri olan Dağlık-Karabağ Sorunu emperyalist rekabetin göbeğinde yer almaya devam ediyor.

27 Eylül 2020’de başlayan ve 44 gün süren Dağlık Karabağ Savaşı, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’da kontrol bölgelerini arttırması ve Rusya’nın “barışgücü orduları”nı Laçin Koridoru ve temas bölgelerine yerleştirmesi ile sonuçlandı. 8 Kasım 2020’de Azerbaycan ordusunun Şuşi’yi ele geçirmesinde bir gün sonra 9 Kasım’da İlham Aliyev savaşın “demir yumruk” sayesinde zaferle sonuçlandığını duyurdu.

Ermenistan’ın yenilgisiyse halkın Paşinyan’a karşı öfkesinin artmasına neden olmuştu. Aslında kaybeden taraf her iki ülkenin emekçi halkı, kazanansa şoven milliyetçilikti. Aliyev rejimi zafer söylemleriyle emekçi halkı uyutmaya çalışırken; kısa süre sonra beslenme ve doğalgaz ürünlerine gelen zamlar, kitlesel gazi intiharları, şehit ailelerinin isyanları, kurye grevleri, hükümet karşıtı eylemler “demir yumruk”un tekrar emekçi halka karşı kalkmasına neden oldu. Aliyev’in “Karabağ Bizimdir” sloganının ikiyüzlülüğü yavaş-yavaş ortaya çıkıyordu: Karabağ toprakları Türk burjuvazisine peşkeş çekilirken, emekçi halk açlığa ve sefalete terk edildi.

Bazı Azeri aydınları, bu savaşın yıılarca süregelen etnik çatışmaya son vereceği yanılgısına kapıldılar. Fakat, savaş sonrası Aliyev şovenist ve irredantist söylemlerine devam etti. Ermenistan’ın Sünik bölgesinin tarihsel olarak Azerbaycan’a bağlı Zengezur mahalı olduğunu belirterek Ermenistan bölgelerine işgalci müdahelelerin zeminini açmış oldu. 12 Mayıs 2021’de Azerbaycan Ordusu Sürik ve Geğarkunik bölgelerine müdahele ederek yaklaşık 41 kilometrekare Ermeni toprağını işgal etti. Bu süreci 12 Eylül 2022’ye kadar küçük çaplı çatışmalar ve müzakereler süreci takip etti.

Eylül 2022 Azerbaycan-Ermenistan Çatışmaları

Geçtiğimiz 12 Eylül’de Azerbaycan, otuz yıldır ilk kez, Ermenistan’ın içindeki Ermeni hava savunma ve topçu sistemlerine saldırdı. Azerbaycan’ın Basargeçer, Goris, Sotk ve Cermuk şehirleri yakınlarındaki Ermeni mevzilerine top ve ağır silahlarla saldırdığı ve topraklarının belirli bölgelerini işgal ettiği NASA uyduları tarafından doğrulandı. 13 Eylül’de Rusya ateşkes ilan edildiğini duyursa da, her iki taraf ateşkesin yürürlüğe girmesinden dakikalar sonra bozulduğunu doğruladı. Azerbaycan en az 23 yerleşim yerlerine saldırarak bunların “Ermenistan provokosyanlarının misillemeleri” olduğunu söyledi. İki gün süren çatışma sırasında, Azerbaycan ordusu sivil altyapı ve konut binalarının yanı sıra askeri tesisleri de vurdu. 14 Eylül’de, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, eğer Azerbaycan aynısını yapmaya razıysa Azerbaycan’ın “toprak bütünlüğü”nü tanıyacağını söyledi. Fakat, Yerevan’da öfkeli halkın sokaklara akmasından sonra, Paşinyan böyle bir anlaşma hakkında müzakere yürütülmediğini, Dağlık Karabağ’ın Ermenistan için toprak sorunu değil, bir hak sorunu ve ulusun kendi kaderini tayın hakkı meselesi olduğunu vurguladı. Aynı gün geceyarısı, Ermenistan “bazı uluslararası topluluğun müdahalesi sonucu” ateşkes ilan edildiğini duyurdu.

Ukrayna-Rusya savaşında kendisini “ezilenlerin yanında”, “işgalcilere karşı savaşan” gibi gösteren Avrupa Birliği ve NATO ise Azerbaycan’ın işgalciliğine sessiz kalmaktadır. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Temmuz ayı ortasında, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir anlaşma imzalayarak ülkeden gaz ithalatını yılda 8 milyar metreküpten gelecek yıl 12 milyara ve 2027 yılına kadar 20 milyara çıkarmayı planladıklarını açıkladı. Rusya’nın yaptırımlarına karşın yıllık doğalgaz kaybını Azerbaycan ve İsrail üzerinden kapatmaya çalışan AB, Aliyev rejiminin yayılmacı eğilimlerine sessiz kalacaklarını göstermiş oldu.

Geçtiğimiz günlerde ise, ortalığı karıştırmakta ne kadar yetenekli olduğunu Tayvan meselesinde gösteren ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Ermenistan’ı ziyaret ederek “Dağlık Karabağ’da yaşanan ihtilaftan Azerbaycan kadar Türkiye’yi de sorumlu tutuyoruz.” diyerek topa girdi. Pelosi’nin Erivan ziyareti Rusya ile süren gerilimin Ukrayna’nın ardından Kafkasya’da da devreye gireceğinin bir göstergesi.

Ukrayna Savaşı’nda yenilgisi kesinleşen Rusya’nın bölgesel gücü zayıflıyor. Tek kutuplu süper-güç olmaya çalışan ABD, bu ziyaretle Post-Sovyet ülkeleri üzerindeki etkisini artırmaya çalışıyor. ABD’nin en üst düzey üçüncü yetkilisi Pelosi Mayıs ayında Ukrayna’nın başkenti Kiev’i ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelensky ile bir araya geldi ve Ağustos ayında Tayvan’a giderek yeniden ateşlenen Çin ve Tayvan çatışmalarını başlatmış oldu. Diplomatik hamleler ile tek kutuplu emperyalist güç olmak isteyen ABD’nin Ermenistan ziyaretinin bir diğer diğer amacıysa Kasım ayında yapılacak seçimlerde Ermeni lobisini ve Ermeni oylarını Demokrat Parti lehine etkilemek olarak öne çıkıyor.

Bu hengame ortasında olansa her iki ülkenin halklarına oluyor. Geçtiğimiz günlerde yaşanan çatışmalarda bir Azerbaycan askeri tarafından çekilen görüntülerde, ikisi kadın olmak üzere çok sayıda Ermeni askerinin cesetleri görülüyor. Kadınlardan biri çırılçıplak soyulmuş, göğüsleri ve karnına Azerbaycan Özel Kuvvetleri’nin taburlarından biri olan “YAŞMA” büyük harflerle yazılmış durumdaydı. Göz çukuruna bir taş, ağzına ise kopmuş bir parmak yerleştirilmişti. Videoyu çeken adam Azerice “O….ya bak, iki kadın var. O bir kaya oldu.” diyerek gülüyordu. Tüm bunlar milliyetçilik ve şovenizmin sonucu. Yıllardır kirli rejimlerin amaçları doğrultusunda milliyetçilik her iki halka da pompalanıyor. Ailede, okullarda, üniversitelerde, işyerlerinde ister söylemlerle, ister tarihsel çarpıtmalarla, isterse de sembollerle kışkırtılan “Ermeni nefreti” Azerbaycanlı birinin gündelik hayatını şekillendiren temel unsurlardan biri oluyor.

Savaşın emperyalist paylaşım savaşı olduğunu gizleyerek birer “intikam” ve “nefret” savaşı gibi gösteren egemen sınıf emekçi halkın terleri üzerinden halkın zenginliğini yağmalıyor, demir yumruğunu kullanıyor ve savaş için gerekli sermayeyi temin ediyor.

Fakat Eylül 2022’deki savaş 2020’deki savaşla aynı etkiyi yaratmadı. Aliyev oligarşisinin yolsuzluk, adaletsizlik ve eşitsizlikleri bu kez daha açık ve derin olarak gözüküyordu. Hakları için isyan eden gazilerin talepleri karşılanmamış, geçim sıkıntısıyla uğraşan halkın Sürik’in tarihsel bağlamı hakkında düşünecek durumu kalmamıştı. Azeri milliyetçiliğinin “Ermeni nefreti” aradan kalkmamıştı; fakat bazı olaylar Aliyev’in zafer söylemlerinin ikiyüzlülüğünü açık bir şekilde göstermeye başladı. Bu olaylardan biri, “Şehit Sebuhi Ahmadov”un abisi Sanan Ahmadov’un iddaaları ve sonrasında yaşananlardır. Sabuhi Ahmadov’un kardeşi Sanan Ahmadov’un iddiasına göre, Türk Silahlı Kuvvetleri modeline göre oluşturulan yeni dağ komando birliğine katılmak için kardeşinden 6 bin manat rüşvet istediler. “Kimsesizler Evi”nde büyüyen iki kardeşin maddi durumu buna el vermediğinden, zar-zor da olsa banktan kredi çekerek 6 bin banat rüşvet verdiler. Parayı verdikten 3-4 gün sonra Sabuhi Ahmadov çatışmada hayatını kaybetti. Daha sonra, baskı altında olduğu açık şekilde belli olan Sanan Ahmadov video çekerek “Kardeşimden 6 bin manat rüşvet istemeleri yalan. Ben olayı tam bilmediğimden yalan söyledim. Bankadan 6 bin manatı ailevi meseleler için çektik” şeklinde ifade verdi. Tüm bu yaşananlar rejimin yolsuzluk ve yağma üzerinde kurulduğunun bariz numunesi.

Bu savaştan karlı çıkanlar Aliyev rejimi, Azerbaycan burjuvazisi ve onun müttefikleridir; ölenlerse yoksul emekçilerdir.

Emekçi halk üzerindeki zafer sarhoşluğunu istediği gibi yeniden şekillendiremeyen Aliyev rejimi “demir yumruğunu” halkın üzerinde kullanmak istiyor. İlham Aliyev’in işgalci tutumunu eleştiren ve Savaşa Hayır diyen Ahmad Mammadli 30 gün hapis süresine mahkum edildi. 2016’da Haydar Aliyev’in heykeline yazı yazdığı için 10 yıl hapis cezası alan ve 2019’da serbest bırakılan Azeri anarşist Giyas İbrahimov savaşa hayır diyen Ermeni, Azeri ve Gürcü halkını Tiflis’de savaş karşıtı yürüyüş yapmaya çağırdı.

Azeri devrimcileri ilk önce işgalci Aliyev rejimine ve savaşı şekillendiren yerel burjuvazisine karşı çıkmalıdır. Pan-Türkist söylemlerle Ermenistan’ın işgali katı şekilde kınanmalıdır. Bunun yanı sıra, Karabağ bölgesini pazarlarını genişletmek için kullanan Türkiye burjuvazisine, savaşa teknolojik, askeri, maddi ve lojistik destek olan AKP iktidarına karşı çıkmak gerekmektedir. Emperyalist savaşların bölgesel istikrar için kaçınılmaz olduğunu düşünenler yanılmaktadırlar. Tüm dünyada egemen olan kapitalist üretim ilişkileri sadece sosyalist dünya devrimi sayesinde yıkılır. Sosyalizm kendini uluslararası çapta mümkün kılmadıkça kan ve savaş bitmeyecektir. Azerbaycan ve Ermenistan emekçi halklarının kaderleri ve hikayeleri ortaktır. Kendi egemen sınıflarına karşı her iki ulusun emekçileri mücadele etmeli ve onları alaşağı etmelidir. Azeri ve Ermeni devrimcilerinin önünde duran görev budur.

Kaynakça:

https://oc-media.org/features/explainer-what-happened-in-armenia-and-azerbaijan-on-13-14-september/ 

https://www.wikiwand.com/en/September_2022_Armenia%E2%80%93Azerbaijan_clashes

https://oc-media.org/footage-appears-to-show-desecration-of-female-armenian-soldier/

https://www.japantimes.co.jp/news/2022/09/14/world/armenia-azerbaijan-clash/

https://www.nytimes.com/2022/09/17/world/europe/nancy-pelosi-armenia.html

https://www.bbc.com/azeri/azerbaijan-62935359
https://twitter.com/giyasibrahim/status/1572342281935413249

https://oc-media.org/chair-of-azerbaijani-democracy-group-given-prison-sentence-following-anti-government-posts/

KATEGORİLER