Enternasyonalizmden Ne Anlıyoruz?

Enternasyonalizmden Ne Anlıyoruz?

Bu yazı Sosyalist gazetesinin 16. sayısında yayınlanmıştır.

internationalism socialism ile ilgili görsel sonucu

Kapitalizm dünyanın başlangıcından itibaren var olmuş bir sistem değildir. Aynı şekilde ulus devletler de ezeli değiller ve tabii ki milliyetçilik de. Peki, milliyetçilik, vatanseverlik, ulusalcılık, yurtseverlik gibi kavramlar nasıl ortaya çıktı? Bunlar kime ya da neye hizmet ediyor?

Kapitalizm, birkaç yüzyıl önce Avrupa’nın bağrında ortaya çıktı. Geliştikçe de dünyaya yayıldı. Pazar ihtiyacı için, hammadde ihtiyacı için dünyanın her yerine giden, gittikleri yerleri sömürgeleştiren kapitalistler büyük bir yıkım yaşattılar. Açlık, sefalet ve savaşlarla dolu bir tarih ve kan gölüne dönmüş bir dünya yarattılar. Bu süreçte, dünyanın her yerinde kapitalizm bir şekilde egemen ekonomik ilişki biçimi olarak yükselmeyi de başardı.

Kapitalistler hem egemenliklerini dünya ölçeğinde yaygınlaştırmak, hem de rahatça at koşturabildikleri ulusal sınırların ve gümrük duvarlarının arasında, rekabetten korunup daha da güçlenmek zorundaydılar. Böylece kapitalizm ulus devletlerin oluşmasına gerek duyarken bir yandan da dünya ölçeğinde genişlemekteydi.

Kapitalizmin yükseliş dönemindeki bu ihtiyaçlar, toplumun çoğunluğunu denetimi altında tutmak isteyen burjuvazinin ideolojisi olarak milliyetçiliğin ortaya çıkmasını sağladı.

Kapitalizm öncesi toplumlarda insanlar kendilerini din, millet (halk, topluluk

anlamında) gibi kavramlarla ifade ederken, kapitalist toplumda artık ulus ya da ırk üzerinden ifade ediyorlardı. Bu ifade şekli kapitalistlerin ihtiyaçları temelinde oluştuğu ve şekillendiği için de, milliyetçilik her zaman kapitalistlerin ilacı oldu, her zaman onların çıkarlarına hizmet etti. Oysa işçilerin ulusal çıkarlarla, dini, etnik farklılıklarla bölünmesinin işçi sınıfına hiçbir yararı yoktu.

Bugünkü aşamada da tıpkı geçmişte olduğu gibi kapitalistler, emperyalistler ve çok uluslu şirketler için ulus devletler vazgeçilmezdir.Örneğin bugünkü kriz koşullarında, çok uluslu şirketlerle ulus devletlerin bağımlılığı bir kez daha net olarak görülmüştür.

Öte yandan, işçi sınıfının çıkarları ulusal değil, enternasyonaldir ve işçi eylemlerinin sonuçları evrenseldir. Bir ülkenin işçileri, tüm ülkelerin kapitalistleri için tehdittirler. Yani aslında kapitalistler, kendi sınıfsal çıkarlarını hem çok iyi bilmektedirler, hem de işçi sınıfının kendi çıkarlarının farkına varmaması için çok sıkı çalışmaktadırlar. Onları bölebilecek, farklı işçi gruplarına sanki çıkarları çatışıyormuş gibi gösterecek oyunlarda ustalaşmışlardır. İşçi sınıfının buna karşı yapması gereken ise uluslararası mücadele ve devrimci dayanışma ağını kurmak ve güçlendirmektir. Bu, tabii ki, işçi sınıfının önce kendi ulusal sınırları içinde örgütlenmeye başlamasıyla mümkündür. Çünkü kapitalizm, uluslar üzerinden yükselmektedir ve her ülkenin işçi sınıfının önce kendi burjuvazisiyle hesaplaşmak zorunda olduğu bir gerçektir. Mücadeleler, devrimler önce ulusal sınırlar içinde başlar ve işçiler iktidarı önce ulusal sınırlar içinde almak zorundadır. Ancak tek ülke sınırlarına hapsolarak sosyalizmi kurmak ya da sosyalizme geçmek mümkün değildir. Ancak işçiler, gelişmiş birkaç ülkede iktidarı aldıktan sonra bu gerçekleşebilir. Bu da ancak bütün ülkelerin işçilerinin birleşmesiyle, yani sınıf çıkarlarının bütün dünyadaki işçilerle ortak olduğunu kavramasıyla mümkündür.

Ayrıca işçi sınıfı, sınıf düşmanı olan ve bütün dünya halklarına kan kusturan emperyalist kapitalistlerin yararına olan sömürge politikalarına, ezilen halklara yönelik baskılara, inkar ve imha politikalarına karşı olmak zorundadır. Başka ulusları ezen bir ulusun işçi sınıfı da sömürülmeye mahkûmdur ve aynı zamanda ulusların kendi kaderlerini belirleme ve seçme haklarına saygı göstermeyen bir devrimcilik kuyruklu bir yalandan başka bir şey değildir.

Bugün dünyanın her yerinde yaşayan işçilerin davaları enternasyonal niteliktedir ve kapitalist sınıfla uzlaşmazdır. İşçi sınıfını bölen, araya düşmanlık tohumları eken her türden yurtseverliğe, milliyetçiliğe, dinsel, mezhepsel ayrılıkların kışkırtılmasına dur demek ve ezilen halklara yönelik baskıların karşısında durup kapitalistlerin her türden sömürüsüne son vermek işçi sınıfının enternasyonalist görevidir.