CHP Mitingine Dair – Güneş Gümüş

 13735150_753896491380727_7147199965923739338_o

Bugün gerçekleşen CHP mitingi, gerçekleşeceğinin ilan edildiği günden beri tartışmaların merkezinde. CHP, darbe karşıtı bir “Demokrasi ve Cumhuriyet Mitingi” yapacağını 4 gün önce ilan etti. Sürekli sağ seçmene sempatik gözükmeye odaklanmış CHP siyasetinin bir yansıması olarak ılımlı bir söylemle miting çağrısı yapıldı; OHAL karşıtı bir söylem yükseltilmedi. Aksine bütün partilere ve onların destekçilerine katılım çağrısı yapılırken darbe girişimi üzerinden başkanlık yolunda ilerleyişinde toplumsal hegemonya kurmak isteyen AKP bu fırsatı kaçırmadı ve mitinge katılacağını açıkladı. Ancak gerek CHP tabanındaki AKP karşıtlığının yarattığı basınçla gerekse mitinge DİSK, KESK ve sosyalist kurumların katılacaklarını açıklamalarıyla AKP’nin mitingin darbe karşıtı bir içerikle sınırlandırılması için Hak-İş ve AKP yöneticilerinin katılımıyla yapmayı hedeflediği hamle boşa düşürüldü. CHP mitingine katılmak için Taksim’e kadar gelen 200 kişilik AKP yöneticisi ve milletvekili kitlesi geri çevrildi; AKP yandaşı köşe yazarları sosyal medyadan “darbe karşıtı miting diye geldik, OHAL karşıtı bir şeyle karşılaştık” diye hüsrana uğradı. Bunu sağlayan elbette CHP yönetimi değil; zira onlar sağ seçmene hitap etmek adına bu dönemde AKP ve Erdoğan’ın dümenine su taşımaya devam edeceklerdir.

Gelelim mitinge sosyalistlerin katılmasına dair tartışmalara. Öncelikle en büyük argüman “CHP, AKP ile kolkola, Hak-İş’le miting yapacak; siz de ona katılacaksınız” şeklindeydi. Öyle de olmadı. Ama bunun sağlayıcısı hem CHP tabanının AKP ile uzlaşmaz çelişkilere sahip olması hem de sendika ve sosyalist partilerin eylemde yer alması oldu. AKP, son ana kadar mitinge katılımı zorladı ama mitinge katılan kitlelerin -kürsünün değil- AKP karşıtı sloganları ve yuhlanma tehlikesi onlara engel oldu.

Devrimci görev, müdahil olmak, değiştirmeye çalışmaktır. Bulunduğumuz her alanda. CHP kitlesi, AKP’nin hegemonya alanının genişlemesinden; sokakları saran islamcı-sağcı kitlelerin mobilizasyonundan gerilmiş ve sıkışmış durumda. Bu kitleye hitap etme derdinde olmayan bir sosyalistlikten bahsetmek mümkün değildir. CHP yönetimini tabanına teşhir etmek ve onları devrimci politikaya çekmek de bir fiil, bu olağanüstü dönemlerde birlikte mücadele ile gerçeklik kazanır.

SEP kadroları mitingde kitleye yönelik sosyalist çalışma yürüttü.

SEP kadroları mitingde kitleye yönelik sosyalist çalışma yürüttü.

Devrimci faaliyet, darbe ve gelişen durum üzerine masa başından analizler yapmayı değil; sürecin gelişimi üzerinde elden geldiğince etkin olmak için aktif müdahalede bulunmayı gerektirir. Bugün mitinge AKP’nin gelememesi böyle bir müdahele olarak bir başarıdır. Erdoğan, darbe girişiminin yarattığı ortamdan yararlanarak, kendi başkanlığı altında bir Türkiye’ye bir mutabakatla yürüme peşinde. MHP kitlesi darbe karşıtı nümayişlerde AKP’lilere eklemlenmiş durumda. CHP mitingine gelmek konusundaki bu ısrarları da hem miting de gelişebilecek OHAL karşıtı havayı dağıtmak hem de bu mutabakat görüntüsüne hizmet etmek içindi. Başaramadılar.

Biz dükkanı açtık, gelen gelsin tavrıyla devrimcilik olmaz. Biz çok geniş kitleleri devrimci mücadeleye kazanmak için her alanda mücadele yürütmek zorundayız. Şimdilerde Türk-İş, AKP tarafından paralize edilmiş durumda ama 10 yıl öncesine kadar çoğunlukla daha sağ işçilerden oluşan Türk-İş mitinglerine de giderek oradaki işçilere sosyalist propagandayı taşımak bir sorumluluktu. Ya da Gezi direnişi de ha keza öyle. Eylemler ilk başladığında meydan Atatürklü Türk bayraklarının etkisi altındaydı. Sosyalistler o alanlarda en canlı ve aktif şekilde yer aldıkları için özellikle İstanbul, Ankara gibi şehirlerde eylemlerin içeriği ciddi değişiklik yaşadı. O zaman da kimileri bu eylemler Kemalistlerin, darbecilerin eylemleri diyor; burun kıvırıp gelmiyordu.

Bugünkü mitingle ilgili en önemli nokta; olağanüstü bir dönemden geçiyor oluşumuzdur. AKP’nin ilk hedefinde Fethullahçılar var ama KESK üyesi 100’e yakın kamu çalışanı açığa alınmış durumda, sokakta yürütülen çalışmalar en azından şimdilik gerçekleştirilemiyor… Kısacası ilerleyen süreçte okların bize dönmeyeceğini kimse kesin şekilde söyleyemez. Bu koşullarda açılan her alanı kullanmak bir zorunluluktur. Öncelikle toplumsal muhalefetin hitap ettiği kitlelerde, gelişen OHAL rejimi ve sokaklarda süren sağcı gösterilerin yarattığı demoralizasyonu kırmak için bir zorunluluktur. Diğer yandan, bizi de tehdit edebilecek baskı dalgasına karşı AKP üzerinde basınç kurmak için de elzemdir. Bu iki nokta zaten doğrudan bağlantılıdır. Geniş kitleler bugün OHAL’e karşı sokağa dökebiliyorsa bu durum hem o kitleler açısından özgüven ve nefes alma kaynağı olacaktır hem de AKP’nin baskı dalgası sol muhalefete uzanırsa neyle karşı karşıya gelebileceğine dair bir sınav olacaktır.

CHP konusunda akıl vermelerle kitleleri dönüştürmenin mümkün olmadığını belirtelim. Kitleler büyük oranda dışardan ahkam kesmelerden değil, kendi deneyimlerinden öğrenirler. Bu deneyimin ortaya çıkabilmesi için CHP yönetiminin kaypaklığının, AKP’ye alternatif olamayacağının deşifre edilmesi gerekir. Sosyalistler işte bu çabanın aktörü olmalıdır.

Toparlarken şunları da söylemeden geçmeyelim; AKP (ücretsiz ulaşım, Erdoğan’ın sürekli çağrıları, camilerden yapılan davetler, ünlü şarkıcıların katılımları, yiyecek-içecek dağıtımı gibi) bütün iktidar imkanlarını seferber etmesine rağmen bu miting kitlesini toplayamamıştır. Toplumsal muhalefetin tabanı ise tüm karşı dalgaya karşın bugün yüz bini aşkın bir kitleyle 2013’ten sonra ilk defa Taksim Meydanı’na çıkmıştır. Bu hem mobilize olabilme potansiyelini hem de kitlelerin yaşadığı sıkışmışlığı göstermektedir. Kitlelerin hissettiği harekete geçme zorunluğu, OHAL uygulamalarına karşı gelişecek tepkinin örgütlenmesi için yol açıcı olacaktır. CHP, görev savmak için bu mitingi örgütledi ama mesele bitmedi. Sosyalistlerin görevi bundan sonraki mücadeleleri de örgütlemek; bunu da en geniş şekilde birarada gerçekleştirerek alternatif yaratmaktır.

KATEGORİLER
ETİKETLER