Asgari Ücret Dosyası – 2: Asgari Ücrette Adalet Mümkün Mü?
Asgari ücret dosyamıza ikinci yazımızla devam ediyoruz. Bu yazıda “Hakkaniyetli bir asgari ücret mümkün mü?”, “Emekçiler neden asgari ücreti artırmak için mücadele etmeli?” ve “Türkiye kapitalizmi, AKP ve asgari ücret” konularını ele alıyoruz. Dosyamızın birinci yazısı: Türkiye’de Asgari Ücret Gerçeği
Hakkaniyetli Bir Asgari Ücret Mümkün Mü?
Bir kere ücretin ne olduğunu hatırlamakta fayda var. İşçi sınıfının bilimsel devrimci politikasını kuran Karl Marks’ın kapitalizm analizinde ilk defa gerçek niteliği ortaya konulan ücret, işçinin harcadığı emeğin karşılığı değil. Tam tersine işçinin yaşamını ve çalışmayı, emek harcamayı sürdürebilmesi için gerekli olan ihtiyaçlarının karşılığı, işçiye ücret olarak ödenir. Yani emek-gücünün, işçinin emek ortaya koyabilmesi için gerekli olan gücünün karşılığı ücret olarak ödenir. Oysa işçinin emek-gücü, kendisinin yaratılması-yenilenmesi için gerekli olan ihtiyaçların toplam değerinden daha fazlasını üretebilir.
Patron, işçinin emek-gücünü satın alır ve karşılığında işçiye ücret öder. Bu saatten sonra işçinin emek-gücü patronun kullanımındadır. İşçi, patron için üretir. Ve işçinin kendi emeğiyle ürettiği her türlü zenginlik patrona kalır. Patron, işçinin emeğine el koymuş olur. Bu sayede patronun el koyduğu emeğin değeriyle, işçiye ücret olarak ödediği emek-gücünün değeri arasındaki fark da artı-değer olarak gerçekleşir. Artı-değer sömürünün kaynağıdır ve işçilerin ulaşamadığı her türlü toplumsal zenginliğin kaynağını oluşturur.
Bu koşullarda, ücretin bu şekilde ödenmeye devam ettiği her durumda işçi yine sömürülmüş olacak. Ücret asgari değil daha yüksek olsa da patrona ve diğer sermayedarlara bir artı-değer kaldıkça sömürü devam edecek. Dolayısıyla emekçiler için emeğinin karşılığını hakkaniyetiyle almak, ancak patronların sömürü ve iktidarı yıkıldığında mümkün olacaktır. Elbette işçinin ürettiği değeri bütünüyle almasından bahsetmiyoruz. Toplumsal ihtiyaçlar ve üretimin sürmesi-gelişmesi için gereken miktarlar ayrıldıktan sonradır ki işçi ürettiği zenginliğin kalan kısmını tüketebilir. Doğrusu işin buralara vardığı noktada artık ücretlendirme-emeğinin karşılığını alma meselesi de çoktan eskiye ait bir olguya dönüşmüş olacaktır.
Emekçiler Neden Asgari Ücreti Artırmak İçin Mücadele Etmeli?
Bir kere Marks’ın analizinde gördüğümüz üzere, artı-değer var olduğu sürece, ücret ve kârlar arasındaki denge ne kadar işçi lehine değişse de sömürü devam edecek. Ücretlerin artırılması kârları düşürse de, patronların işçilerin emeğine el koyuyor oluşu değişmeyecek.
Dolayısıyla aslında ücretleri artırmak için verilen mücadele kapitalist sistemi tümden hedefleyen bir mücadele değil. Sadece sistemin devam ettiği koşullarda mücadele eden iki sınıf arasındaki güç dengesinde öne çıkma mücadelesi. Emekçiler ücretleri artırabiliyorlarsa, sermayedarlar karşısında güçlü oldukları ya da güçlendikleri anlamına gelir. Ama ne emekçiler emekçi olmaktan çıkar ne de kapitalist sömürü sona erer.
Ne var ki, emekçilerin ücretleri artırma mücadelesi, örgütsüz ve güçsüz olan konumunu değiştirmeye yönelik atılan önemli bir adımdır. Emekçiler, ücret zammı için mücadele ederken bir araya gelirler, kolektif davranırlar ve sınıf bilincini yükseltmiş olurlar. Doğrusu, ücretleri artırmak için bile mücadele etmeyi öğrenemeyen, sömürüyü ortadan kaldırmak için kılını bile kıpırdat(a)maz.
Hele ki konu asgari ücret olunca, yani siyasi iktidar tarafından belirlenen ve politik içeriği yoğun olan bir özelliğe sahip olunca, verilecek mücadele kapitalist sömürü ilişkilerinin sürmesinin garantisi olan burjuva devlet mekanizmasını ve güncel siyasi iktidarı da hedef alır. Bu durumda asgari ücretin artırılması kampanyası, reform talebinden yola çıkarken daha başta devrimci bir içeriğe bürünür.
Türkiye Kapitalizmi, AKP ve Asgari Ücret
Nasıl devrimcileşmesin! Özellikle Türkiye gibi kapitalizmin doğuştan bir ayağı çukurda olduğu, ekonomik sıkıntıların üstesinden kolayca gelemediği ve siyasi açıdan düzenli kriz içerisinde olduğu bir ülkede. Dünkü yazımızda detaylıca açıkladık. Bugün Türkiye’deki asgari ücret, açlık sınırının altındadır ve milyonlarca emekçiye sefalet koşullarını dayatmaktadır.
Bu tabloda, mesela asgari ücretin 2,500 TL’ye çıkartılması, büyüğünden küçüğüne bütün patronları telaşa sürükleyecektir. Kârları sıfıra falan ineceğinden de değil. Sadece sömürünün ağırlığı biraz hafifleyeceğinden!
Dolayısıyla gerçekte böyle bir asgari ücret zammı yapmak, sermaye düzeninin temsilcisi olan iktidarların harcı da değildir. Asgari ücretli bir ailenin toplam gelirini açlık sınırından (1,567 TL) yoksulluk sınırına (5105 TL) yükseltmek için bile sömürü düzeniyle karşı karşıya gelmeniz gerekir.
7 Haziran 2015’teki seçimlerde muhalefet partilerin yüksek asgari ücret vaatlerinde bulunması ve bunun dikkat çekmesi, 1 Kasım’da tekrarlanan seçimlerde iktidarda olan AKP’yi asgari ücret vaadinde bulunmaya zorlamıştı. Hem yıllardır iktidardasın hem de seçimlerde asgari ücret için vaatte bulunuyorsun! 7 Haziran’da potadan dönen Erdoğan ve AKP 1 Kasım’da durumu kirli bir şekilde de olsa toparlayınca, asgari ücret vaadini istemeye istemeye yerine getirmek zorunda kaldı. Ve bu süreçte patronları rahatlamak üzere bir sürü adım atıldı. Neticede asgari ücret 2016 yılı için 1,000 TL’den 1,300 TL’ye çıktı ama yine de bu rakam bile dönemin açlık sınırının altında kalıyordu.
Bir yıl sonra, 2016 sonunda asgari ücret tartışmaları yeniden başlayınca patronlar zam yapmama talebini yükseltirken AKP de bu talebi yerine getirmeye istekli göründü. Ne var ki böyle açıktan bir aymazlığı tehlikeli buldular ve asgari ücret 1,404 TL’ye yükseltildi. Yine açlık sınırının altında kaldı.
Bu arada güya Asgari Ücret Yönetmeliği, asgari ücreti “İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret” olarak tanımlamış. Duy da inanma!
***
Şimdi geldik 2017’nin sonuna. Önümüzdeki yıl için geçerli olacak asgari ücret rakamları belirlenecek. Asgari ücretin ne kadar olması gerektiğini ve nedenlerini yarınki yazımızda ele alacağız.