“Allahın Lütfu”ndan Ne Çıkacak?
Darbe girişiminin -başarısızlığı tescillense de- sürdüğü saatlerde, Erdoğan, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda yaptığı basın açıklamasında bu darbe girişimi için “Bu Allah’ın bir lütfu. Çünkü tertemiz Silahlı Kuvvetlerimizin, temizlenmesine vesile olacaktır” demişti. Erdoğan’ın ifadesinin tam manası gün geçtikçe daha çok açığa çıkıyor.
Erdoğan, darbe konusunda yarattığı teyakkuzu sürdürmek ve böylece bu süreci bir sıçrama tahtası olarak kullanma potansiyelini artırma derdinde. Bütün devlet memurlarının yıllık izinleri iptal edilmiş; yurtdışına çıkışları neredeyse yasaklanmış; adli tatil ortadan kaldırılmış durumda. Camilerden hala selalar ve yapılan çağrılarla sokaktaki nümayişler de devam ettirilmeye çalışılıyor. Böylece hem darbe tehdidi sürekli kılınarak başarılarının “büyüklüğü” ortaya konuluyor hem de devam edecek baskı dalgası meşrulaştırılmış oluyor.
19 Temmuz Salı günü itibariyle 3 bine yakın hakim ve savcı, 1500 maliye personeli, 15 binden fazla MEB çalışanı ve 9 bine yakın İçişleri Bakanlığı personelinin dahil olduğu 50 bin kamu çalışanı açığa alınmış, özel okullarda çalışan 21 bin öğretmenin lisansı iptal edilmiş durumda. Görünen o ki kamuda bir liste önceden hazırlanmış ve şimdi işleme konuluyor. Ancak bu cadı avının sadece Fethullahçılarla sınırlı kalacağı da belirsiz.
Darbe girişimi çerçevesinde Fethullahçılara yönelik başlayan gözaltı, tutuklama, işten atma dalgasının AKP’nin rejimin bütün kurumlarını yeniden dizayn etmek için bir aracı haline gelebileceğinin işaretlerini YÖK tarafından bütün dekanların istifaya çağrılmasıyla görüldü. Ki şimdiye kadar çok sayıda dekan da istifasını sundu. Ülke çapında kamu ve vakıf üniversitelerinin dekanları yeniden dizayn edilecek.
Erdoğan, yarını işaret ederek MGK ve Bakanlar Kurulu’nda daha ileri tedbirlerin alınacağı ilan etti. Bu tedbirler arasında gözaltı sürelerinin uzatılması, 657 sayılı memurlar kanununda memuriyetten atılmayı kolaylaştıran değişiklikler yapılması, TSK’nin Milli Savunma Bakanlığına bağlanması gibi maddeler olacağı öngörülüyor. Darbecilerle mücadele adı altında rahatlıkla geçirilmesi planlanan bu değişiklikler sadece Fethullahçıların devletten temizlenmesine hizmet etmeyecek; gelecek süreçte AKP’nin muhaliflerine karşı güçlü bir silahı olacaktır.
Ne Yapmalı?
Erdoğan’ın Putinleşme yolunda hızla ilerlediği ve bu noktada darbenin bu süreci hızlandıracağı tespitleri uluslararası medyada çokça yapılıyor. Bu darbe girişiminin Erdoğan’ın iktidarını mutlaklaştırmak için bir sıçrama tahtasına dönüştürülmek isteneceği görülebilir. Ancak Erdoğan’ın istediği elde etmesi önünde ciddi engeller var. Putin’in muhattap olmadığı, sosyolojik temelleri olan bir toplumsal muhalefet Erdoğan’ın bütün toplum üzerinde hegemonyasını kurmasını engelleyen bir güçtür. Bu muhalefet; Aleviler, Kürtler, laik yaşam tarzına sahip Kemalistler gibi farklı kaynaklardan da gelse güçlü toplumsal bir temelden besleniyor. Kendi varlık ve güçlenme zeminini toplumsal kutuplaşma üzerine kurmuş bir Erdoğan’ın bu muhalefeti tamamen yok etmesi de mümkün değil. Bu toplumsal damarlar AKP karşıtı muhalefeti beslemeye devam edecek; yeter ki biz enseyi karartıp asıl kendi ellerimizle kaderimizi AKP ve Erdoğan’a teslim etmeyelim.