AKP’ye Karşı Mücadele: Kim Dost, Kim Düşman? – Güneş Gümüş (SEP Genel Başkanı)
Nereden nereye? Bundan 19 yıl önce en sükseli vaadi Türkiye’nin AB üyeliğini sağlamak olan AKP/Erdoğan, çoğu AB üyesi 10 Batılı büyükelçiyi kovacak mı kriziyle geçti ülkenin birkaç günü.
2002’de AKP’nin AB sevgisi karşılıksız da değildi. O dönem Türkiye siyaseti üzerinde etkili bir güç olan AB ile ABD ve TÜSİAD hep birlikte AKP’nin ana destekçileri olmuştu. AB cephesinde Müslüman Demokrat ilan edilen AKP’ye alkış tutulması, kendisinden istenen tarihsel misyon – uzun yıllardır devletin sahibi olmuş Kemalist bürokrasinin etkisizleştirilmesi – gerçekleşene kadar da öyle ya da böyle sürdü. Öküz ölünce ortaklık da bitiyor tabi. Bir kere AKP, askeri-sivil bürokrasinin ayağını kaydırıp devletin başına geçmeye doğru ilerleyince kendisine ayar vermeye kalkacak güçlerin desteğine ihtiyacı kalmadı. Diğer yandan AB de 2008 krizi sonrasında kendi iç çelişkileri nedeniyle sendelerken Türkiye siyaseti üzerindeki etkisini kaybetti. Gelinen nokta ortada. AB’nin etkisiz çıkışları; karşılığında Erdoğan’ın atarları ve sonrasında aynı tas aynı hamam ilişkilerin sürmesi.
Avrupa Birliği denilen patronlar kulübünün demokrasi halesiyle süslenmiş Türkiye siyasetinin gerisinde 2002’de de bugün de kendi ekonomik çıkarları, bölgesel hesapları var. Demokrasiymiş, özgürlükmüş, insan haklarıymış…: Müttefikleri kendi çıkarlarına hizmet ettikten sonra bunlar görmezden gelinebilecek basit birer ayrıntıdan ötesi değil. AB efendileri, dün diktatör ilan ettikleri Kaddafi ile yıllarca Akdeniz’den Avrupa’ya mülteci göçünü engelliyor diye çok iyi anlaştılar. Bugün de Afganistan’ı ele geçiren Taliban ile ilişkileri geliştirmek için “Taliban ılımlılaşıyor” propagandalarını piyasaya sürmekten utanmıyorlar. Sayısız diktatörle, darbeciyle suratları bile asılmadan ortaklık ettiler.
Bugün de Avrupa kapılarına dayanacak mültecilere set olan Saray rejimiyle arayı çok bozmuyorlar; çok mu!? Kritik bir coğrafyada konumlanmış bir NATO ülkesini hazırda bekleyen Rusya’nın kollarına atmamak için arada biraz geri basıveriyorlar; çok mu!?
AB’nin Osman Kavala açılamasındaki geri vitesi AB konusunda hala hayalleri olanlara kiminle birlikte yürünür dersi olsun. AB’den, ABD’den gelecek sözde muhalefet
Erdoğan’ı içerde daha güçlendirmekten başka işe yaramıyor. Hem ekonomik sıkıntıları perdeleyecek şekilde Türkiye karşıtı dış düşmanlara karşı AKP iktidarının arkasında birlik siyasetine odun taşıyorlar hem de geri adım atıp Erdoğan’ın otoritesine kısa vadeli de olsa vitrinlik prestij sağlıyorlar. Kısacası bizi ve mücadelemize baltalamaktan başka işe yaramıyorlar.
Bugun sol muhalefetin AB, ABD efendilerine söyleyecek tek sözü olmalı: AKP’yi başımıza siz bela ettiniz, biz göndereceğiz.
AKP karşıtı mücadelemize gölge etmeyin yeter!