ABD’nin İdlib’de Kimyasal Saldırı Yalanı Deşifre Oldu

ABD’nin İdlib’de Kimyasal Saldırı Yalanı Deşifre Oldu

Geçtiğimiz hafta, ABD’li muhalif gazeteci Seymour Hersh, Mart ayında Suriye-İdlib’de iddia edilen kimyasal saldırının Trump yönetimi tarafından öne sürüldüğü gibi Suriye Ordusu tarafından düzenlenmediğini bildiren bir makale yazdı. İdlib’in Han Şeyhun kasabasında kimyasal silah kullandığı iddia edilerek, Suriye Ordusu’nun en operasyonel hava üssü Şayrat ABD tarafından vurulmuştu. Hersh, daha önce de  Vietnam’da My Lai katliamını, daha güncel olarak Ebu Gureyb zindanında ABD Ordusu tarafından tutuklulara uygulanan işkenceleri açığa çıkaran gazetecidir. 

Suriye savaşının kritik dönemeçlerinden birinde Esad’ın ardı ardına cihatçılara karşı zafer elde etmeye başladığı bir dönemde İdlib’de Esad güçlerinin kimyasal silah kullandığına dair görüntü ve iddialar ortaya atılmıştı. Politik ve stratejik anlamda Esad için bir intihar anlamına gelecek bu iddianın peşine düşen ve hemen peşinden ABD’nin bombardımanına alkış tutanlar olmuştu. Trump ise çiçeği burnunda bir başkan olarak kendi “şahin” politikası ile iç siyasette neo-con’ların iftiharına mazhar olmuştu. 

Birleşmiş Milletler,  “bazıları hayatını kaybeden çok sayıda kişi, Sarin ya da Sarin benzeri bir maddeye maruz kaldı”  raporu ile ABD’nin bombardımanın meşru zeminini hazırlamıştı. Oysa gerçek şuydu: cihatçıların kimyasal depolarının bulunduğu binadaki toplantı vurulmuş, binadaki ya da bölgede olduğu tahmin edilen bir kimyasal bölgeye yayılmış ve çok sayıda insanın hayatının kaybına yol açmıştı. 

Seymour Hersh, geçtiğimiz hafta BD istihbarat kaynaklarının raporlarına dayanarak yazdığı makalede Amerikan ordusunun ve Trump’ın Esad’ın kimyasal silah kullanmadığının bildiğini ve buna rağmen Suriye’yi bombaladığını ortaya çıkardı. Trump, İdlib yalanı ile Esad’a ait en önemli hava üslerinden olan Şayrat’a Tomahawk  füzeleri ile saldırmıştı.  Dahası, iddia edildiği gibi kimyasal bir saldırı olmadığı artık belgeli olan bu saldırı ile ilgili Esad güçleri, cihatçı grupların içindeki Amerikalı istihbaratçılarının bombardımanda ölmemesi için CIA’ya bilgi vermiş. Rusya da aynı şekilde bu bombardıman öncesinde uluslararası koalisyonu ve ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı’nı (CIA) bildilendirmiş.

Sputnik’in, Hersh’ün Alman Die Welt gazetesinde yayınlanan yazısından aktardığına göre, Trump’ın Suriye’deki El Şayrat hava üssünün 7 Nisan’da Tomahawk füzeleriyle vurma kararı almasına ilişkin düzenlenen bir toplantıda ismi verilmeyen ABD’li bir yetkili şu ifadeleri kullandı: “Bunların hiçbir anlamı yok. Kimyasal bir saldırı olmadığını biliyoruz. Ruslar çok kızgın. Bizim gerçeği bildiğimizi söylüyorlar. Anlaşılan (Hillary) Clinton’ı da Trump’ı da seçsek bir fark olmayacakmış.”

Seymour Hersh’ün anlatımı ile olayın detayları şöyle:

 Benim yazdığım makale basitçe ifade edersem çok özel bir görev olduğu gerçeği ile ilgiliydi. Gizli bir görevdi. Khan Şeyhun kasabasındaki cihatçı karargahının bombalanması göreviydi.

48,000 nüfuslu (savaştan önceki rakam) büyük bir kasabaydı ve Rusların bildirdiğine göre Nisan ayının 4’ünde önceden haber aldıkları liderlerin katılacağı ciddi bir toplantı olacaktı. Bölgenin komuta ve kontrolü ile ilgili bir toplantıydı. Bölgeyi kontrol etme yollarından biri gıda ve ilaçları elde tutmalarıydı.

Rusya ve Suriye bu alanda çok fazla bombardıman yaptı. Büyük bir tarım arazisi olan bu alanda propan gaz tankları, yemek yağı kutuları, gübre, böcek ilaçları bulunmaktaydı. Ayrıca varsayımımıza göre burası el-Nusra (Suriye El Kaidesi) için büyük bir operasyon üssü olduğu için silah depoları da bulunmaktaydı. Bu yüzden zaten bazı tali patlamalar bekleniyordu, bir bulutun yükselmesi sürpriz olmadı.

Kullanılan Rusya tarafından Suriye’ye verilmiş lazer güdümlü bir bombaydı. Toplantının istihbaratını almıştık ve bunun için plan yapmıştık, kaç gün önceden bunun için plan yapmıştık. Çok dikkatli bir biçimde koordine edilmişti.

Herkes; biz, İngiltere, NSA, CIA – herkes bir toplantı olacağını biliyordu. Aslında Rusya bizim istihbaratçılarımızla, tahminime göre CIA ile irtibata bile geçti (nasıl olduğunu bilmiyorum) ve gizli bir toplantı olacağını, şayet o toplantıda bizden birileri olacaksa onu oradan çıkarmamızı çünkü oranın vurulacağını söylediler.

Böylece her şey önceden planlanmıştı, Ruslar lazer güdümlü bombayı temin etti, hiçbir kimyasal yoktu. Sarinden bahsediyorsunuz – dalga mı geçiyorsunuz? Ordu-Sarin? Allah’ım, Sarini depolamak için, onun yakınında bulunan insanları korumak için geniş binalara ihtiyacınız vardır. Tek bir damlası öldürür. Koklayamazsınız, o kokusuz ve görünmezdir. Bulut oluşturmaz.

Sarin fikri kimsenin masasında değildi. O Sarin değildi. Her ne olduysa bilmiyorum –muhalefet belki bir yerleşkesinde sarin depoluyordu ve burası patladı, bilmiyorum- Ama şunu çok iyi biliyorum ki Trump, bu husustaki istihbarat bilgilerine kulak vermedi.

Sarinden öldüğü veya yaralandığı söylenen çocukların fotoğraflarını gördü. Büyükelçi (Nikki) Halley, kendisine bazı fotoğraflar gösterdi ve o bunları gördüğü andan itibaren bombalayacağını söyledi. İstihbaratın ne olduğunu önemsemedi.

Suriye’deki kirli bilgilere ve emperyalist hamlelerin bu yalanlarına karşı uyanık olmak gerekiyor. Suriye savaşı, tarihin gördüğü en kirli savaşlardan biridir. Vekalet savaşının kan gölüne çevirdiği bu topraklarda her biri birbirinden kanlı bu ellerin servis ettiği yalanların üstüne atlamak olsa olsa aptallıktır. 

 Kurmaca, yalan haber, bombardıman ve zafer! İşte Trump Amerika’sının İdlib macerası ve yıllardır devam eden kirli savaşın özeti!

KATEGORİLER
ETİKETLER