Fransa’da Rafineri İşçilerinin Grevi Üçüncü Haftasında!
Fransa’da petrol rafinerilerinde çalışan işçilerin grevi ikinci haftasında. Ülkede faaliyet yürüten en büyük petrokimya şirketleri olan Total Energies ve Exxon Mobil’de rafireni işçileri içerisinde örgütlü olan CGT (Genel Emek Konfederasyonu) arasında süren görüşmelerde maaş zammı konusunda anlaşma sağlanamamış ve bunun üzerine işçiler greve gitme kararı almıştı. İşçiler yüksek enflasyon nedeniyle eriyen maaşlarına % 10 zam yapılmasını talep ediyor. CFDT ve CFE-CGC sendikaları Salı günü Exxon ile 2023 yılı için % 6,5 oranında ücret artışı ve 3.000 euro ikramiye ödenmesinin altına imza atarken CGT’nin % 10 zam oranındaki ısrarı ve işçi sınıfının yapılan anlaşmaya duyduğu öfke grevlerin devam etmesini sağladı.
Grevlerin başlamasının üzerinden iki haftaya yakın bir süre geçerken, etkileri de toplumsal yaşamı sarsmaya devam ediyor. Grev nedeniyle yedi petrol rafinerisinden altısında üretim yapılamazken, her üç petrol istasyonundan birinde benzin bulunamadığı belirtiliyor. istasyonlarda yaşanan akaryakıt sıkıntısı uzun kuyrukların oluşmasına neden oluyor. Ülkenin bazı bölgelerinde akaryakıt satışına kısıtlamalar getirildi.
Macron yönetimi ise greve müdahale etme seçeneklerini devreye almaya hazırlanıyor. Fransa anayasası hükümetin gerekli durumlarda çalışanların görevlerinin başına dönmesini talep edebilmesine olanak tanıyor. Buna uymayan işçilere ise 6 aya kadar hapis ve 10 bin euro para cezası uygulanabiliyor. CGT ise Macron yönetiminin “zorla işe başlatma” prosedürünü devreye sokması karşısında hükümet ve sendikalarla yapılacak olan toplantıların askıya alındığını açıkladı. Başta nükleer santraller de çalışan işçiler olmak üzere birçok sektörden rafineri işçileriyle dayanışma açıklamalarının gelmesi, olası bir müdahale durumunda grevin yayılma olasılığını da artırıyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) de Macron’un yaptığı müdahale tehdidine “Zorla işe başlatma prosedürü, (rafinerilerle ilgili değil) sağlık, kurtarma, güvenlik araçları gibi temel faaliyetlerle ilgilidir. Bunlara yakıt ikmali sağlamak hükümetin vazifesidir. Fransa güya stratejik benzin stoklarıyla donatılmıştı. (Hükümet) Neden onları kullanmıyor?” ifadeleriyle cevap verdi.
Grev Fransa’nın mevcut sınıfsal çelişkilerini daha da derinleştirme potansiyeli taşıyor. Hatırlanacağı üzere Kasım 2018’de patlak veren Sarı Yelekliler hareketinin nedeni akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlardı. Le Figaro gazetesinde yapılan bir yorumda bu grevin akaryakıt fiyatlarında yaratacağı olası bir artışın sonuçlarına dikkat çekiliyor: “Pahalı şehir merkezinde yaşamayı finanse edebilen, gideceği yere bisikletle veya yürüyerek gidebilen zenginler, hiç dertlenmeden krizin bitmesini bekleyebilir. Diğerleri içinse mesele, enflasyonun en düşük bütçeleri çoktan sıkıntıya soktuğu bir dönemde ekonomik bakımdan hayatta kalmakla ilgili. Yakıt arzının önüne çıkarılan engeller, toplumsal dinamit gibidir. Sarı yelekliler hareketi, akaryakıt fiyatlarının birkaç sent artması sonucunda ortaya çıkmıştı. Özellikle de yakıt kıtlığı nedeniyle enerji fiyatlarında yaşanacak kalıcı bir artışın yol açabileceği kaosu bir gözünüzün önüne getirin.”
Macron hükümeti Avrupa’yı saran enflasyon ve enerji krizi ortasında insanca yaşanabilecek bir ücret için mücadele eden işçileri tehdit ederken; Total ve Exxon gibi şirketler için enerji krizi bir fırsata dönüşüyor. Her iki şirket de artan akaryakıt fiyatları sonrasında karlarını büyük ölçüde artırdılar. Ancak işçi sınıfının öfkesini büyüten şey şirketlerin karlarını aretırırken kendilerinin yoksullaşmaya terk edilmeleri…
İngiltere’den Fransa’ya kadar Avrupa’nın büyük ekonomilerinde sınıfsal huzursuzluk büyüyor. Nedeni açık? On milyonlarca yoksul emekçi kendi egemen sınıflarının emperyalist hedeflerinin palazlandırdığı bir savaşın yarattığı ağır sonuçların yükünü sırtlanmaya zorlanıyorlar. Önümüzdeki dönemde Fransa’daki rafineri grevine benzer birçok radikal sınıf mücadelesinin kapıda belirmesi kaçınılmaz olacaktır. İşçi sınıfının sömürüye ve yoksullaşmaya dur diyebilmesi için sendikal örgütlülüğün de ötesinde sınıfın devrimci öncüsüne ihtiyacı hayati önemdedir.