Falyalı Cinayeti ve Düşündürdükleri – Emre Güntekin

Falyalı Cinayeti ve Düşündürdükleri – Emre Güntekin

Sedat Peker videolarının baş konuklarından olan uyuşturucu baronu Halil Falyalı Kıbrıs’ta dün gece uğradığı silahlı saldırı sonucunda öldürüldü. Falyalı’nın Peker’in ifşaatlarıyla birlikte sıradan bir mafya lideri olmadığı kamuoyunda iyice kanıksanmış bir durumdu. Merkezinde yer aldığı kokain ticaretinin bir ucu Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’a, diğer ucu Mehmet Ağar’a uzanıyordu. Fotoğraf albümü de oldukça “renkli”: Oktay Kaynarca, Yavuz Bingöl, MHP milletvekili Saffet Sancaklı, Bahçelievler Katliamı’nın faili faşist katillerden Haluk Kırcı… Haliyle onun öldürülmesi sıradan bir mafya hesaplaşmasından ötesine işaret ediyor. 

Son yıllarda bu tarz suikastlerin sıklaşması ne derece tesadüf olabilir? Ya da geçtiğimiz yıl ölen Burhan Kuzu’dan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’a kadar iktidar çevresindeki isimlerin uyuşturucu ticareti gibi kirli işlerle gündeme gelmesi rastlantı mı?

Ortada bir tesadüf yok. AKP-MHP ortaklığıyla inşa edilen mevcut rejim mafyayla devlet ve siyaset arasındaki sınırları tamamen ortadan kaldırdı. Mehmet Ağar, Korkut Eken, Engin Alan, Alaattin Çakıcı gibi “derin devlet”in birbirinden meşhur isimlerinin aynı fotoğraf karesinde bir araya gelmelerinden bu yana durum böyle. Tansu Çiller’in de son günler de yeniden siyasete dönüş sinyalleri vermesi de ironik bir rastlantı olmasa gerek.

Elbette mafya ve devlet arasındaki ilişkiler sadece bu iktidar döneminde gerçekleşmiş değil. Türkiye’de burjuva siyaset on yıllardır zaten böyle bir bataklığın içinde debeleniyordu. AKP’nin her fırsatta kendisini ülkeyi ne kadar ileriye taşıdığına dair bir referans noktası olarak kullandığı “eski” Türkiye’de olduğu gibi günümüzde de iktidar artık mafyayla, uyuşturucu kaçakçılarıyla, türlü dolandırıcılarla arasına mesafe koymaya gerek görmüyor. Örneğin, geçtiğimiz ay Bulgaristan’da şüpheli bir kazada ölen ve Almanya’nın fuhuş, uyuşturucu ticareti ve yasadışı bahis gibi işlere karışması nedeniyle kapattığı Almanyalı Osmanlılar adlı grubun lideri Taner Ay’ın fotoğraf albümünde yok yok: Hulusi Akar, Mevlüt Çavuşoğlu, Hakan Fidan… 

Sedat Peker’in ifşaatları bu gerçekleri tüm kamuoyunun gözü önünde daha da görünür kılmıştı. İktidarın iç krizi derinleştiği ve paylaşım konusunda anlaşmazlıklar büyüdüğü ölçüde iktidarın ortaklık kurduğu kirli yapılar arasındaki ilişkiler de çatırdıyor. Kamuoyu da ancak bu kavga büyüdüğü ölçüde tarafların birbirine karşı kullandığı kirli ilişkilerden haberdar olma şansı yakalıyor. Halil Falyalı’nın uyuşturucu ve kaçak bahis etrafında inşa ettiği kirli imparatorluğu da bu sayede kamuoyunun önüne serilmişti. Dahası Peker, Falyalı’nın elinde Kıbrıslı ve Türkiyeli pek çok siyasiye ait videolar olduğunu iddia etmişti ki bunlardan biri olarak KKTC Başbakanı Ersan Saner’in videosu sosyal medyaya düşmüştü. Falyalı’nın öldürülmesi hem birilerine yeni kapılar açılması hem de Falyalı’nın heybesinde biriktirdiği sırların ortalığa faş edilmesinin önüne geçilmesi demek.

Bu bağlamda ortada bir hesaplaşma olduğu açık. Taraflar da öyle kapalı kapılar arasında gizli saklı değil, açık seçik ortada. AKP iktidarının artık iyice şeffaflaştığı bir nokta varsa o da mafya ile olan kirli ilişkilerdir. AKP 90’lı yıllarda hiçbir siyasal iktidarın sahip olmadığı bir devlet gücünü eline geçirdi. Dahası 90’lı yıllarda devlet-mafya ilişkilerine karşı yükselen toplumsal muhalefetin bugünkü zayıflığı ve muktedir olmanın getirdiği özgüven iktidarın bu konuda pervasızlığını gizlemesinin önüne geçmektedir. 

Bir yanda emekçi sınıflar kara kış ortasında derin bir krizin içerisine itilirken, diğer tarafta mafya ve iktidar devasa bir servetin paylaşımı için kirli hesaplaşmalar içerisine giriyor. “Yeni Türkiye”de eski manzaralar. Türkiye’de bu kirli ilişkiler ağından arınacaksa bunun emekçi sınıflar öncülüğünden yükselecek bir toplumsal muhalefet olmadan düşünmek imkansız. Bu kokuşmuşluğa karşı yeni bir toplumsal düzeni inşa etmek dışında bir seçeneğimiz yok.

 

KATEGORİLER