Ortadoğu’nun Kaderini Baştan Yazmak – Gökçe Şentürk
Bu topraklarda yaşayan ve insanlık adına hayalleri olan herkes bir kader duvarına toslar. Sanki Ortadoğulu olmak acıların, savaşların içine doğmayı gerektiriyormuş gibi. Stratejik analizler, emperyalistlerin, bölgesel güçlerin politikaları akıl süzgecinden geçerken kader diye yutturulan bataklıkta yaşamak halklara ve emekçilere düşüyor.
Dünya, kapitalizmin bataklığını Covid-19 salgınıyla bir başka yüzüyle yaşarken savaş çığırtkanlığının ve saldırganlığın dozunun çatışmalı bölgelerde yükselişe geçtiği bir süreci yaşıyoruz. Ortadoğu’da bundan en çok nasibini alanlar sıralamasında önde koşturuyor tabi. Egemenler zayıfladıkça on yıllardır ayakta kalmalarına olanak sağlayan “medeniyetler çatışması” giderek zayıflayan meşruiyetlerini tutmanın tek yolu. Çelişkiler derinleştikçe çatışmalar da daha bir üst perdeden yaşanıyor.
Etnik-mezhepsel ayrışmaların cehennemi olmuş coğrafya her köşesinden tel tel dökülüyor.
Lübnan
Lübnan’da geçen sene başlayan ve sistemi sarsan isyan dalgası Beyrut limanı patlamasının ardından yeniden alevlendi. Bir kez daha hükümet kurulamıyor, kimse bu yıkıntının sorumluluğunu üstlenmek istemiyor. Lübnan emekçileriyse yüzlerini on yıllardır ülkenin bütün kaynaklarını yağmalayan ve yoksulluğu kader diye yutturmaya çalışan mezhepçi sisteme çoktan döndü, bu dinamik sistemin krizini atlatamayacağı göz önüne alınırsa kolay kolay ortadan kalkmayacaktır.
Irak
Irak’ta tarihi Ekim ayaklanmasının birinci yıl dönümündeyiz. Irak, Saddam Hüseyin’in devrilmesi ve ABD işgali sonrası mezhepçi fanatizmin merkez üssü haline geldi ve emperyalist müdahalelerle büyüyen mezhepçi fanatizm buradan Ortadoğu’ya ve dünyaya yayıldı. Ülkede yoksulluk, %40’ları aşan genç işsizlik, petrol gelirlerinin kamu kaynaklarının yağmalanması ve elektrik, su gibi en temel hizmetlerin bile yerine getirilememesi üzerine binlerce emekçi “biz sadece Iraklıyız” diyerek Şii-Sünni çatışması üzerine kurulu kadim yalanı yerle bir etmişti. Böylesine bölgesel güçlerin ve uluslararası emperyalist devletlerin çıkar çatışması üzerine kurulu bir bataklıkta emekçilerin ve gençlerin isyanı çok sert karşılık buldu. Bini aşkın insan sokaklarda öldürüldü. Ama başkent Bağdat’ta değişim için kitleler kent merkezinde çadırlarıyla aylarca direnişlerini sürdürdü. Irak’ta Workers Against Sectarianism (Mezhepçiliğe karşı Emekçiler) ismiyle yoldaşlarımız Iraklı emekçilerin mücadelesini eşitlik temelinde büyütmek için her türlü zorluğa göğüs geriyor. Bu maya tutarsa sınıf temelinde bölünme tüm diğer suni bölünmelerin çaresi olarak kök salacaktır.
İran
İran ekonomisi kapitalist Molla rejiminin bölgesel operasyonları ve ABD yaptırımlarının yeniden devreye girmesiyle çöktü. İşsizlik ve yoksulluğun ayyuka çıkmasıyla 2018 Aralık ayından beri sınıfsal temelde yer yer önemli grevlerle de kendini gösteren bir dinamik salgının yarattığı korkunç tabloyla birleşti. Ortadoğu’daki bölgesel etkisini yerel askeri güçlerle devam ettiren ve tüm kaynaklarını bunun için seferber eden İran hem kendi halkının gözünde hem de Iraklı emekçiler için emperyalist müdahalelerle birlikte Ortadoğu cehennemini yaratan en önemli unsurlardan biri. İran emekçileri tarihsel bir mücadele geleneğine sahip. Rejim kendine muhalif kesimler için bir ölüm makinası olmaya devam ediyor.
Suriye
Suriye’de Haziran ayında devreye sokulan Sezar Yasasıyla 9 yıllık savaşın ardından kendi petrol ve doğalgaz rezervlerinden de mahrum olan Esad yönetimine karşı yer yer emekçi eylemleri gerçekleştiriliyor. Rejimin kendi zenginlerine, savaş ekonomisinden karlarla yolsuzluğa batmış Esad’ın kuzeni Rami Mahluf gibi sembol isimlere karşı geçtiğimiz aylarda önemli tepkiler açığa çıkmıştı. İdlip’te Türkiye’ye sayesinde ayakta kalan cihatçılar yer yer çatışmalar yaşansa da kısa vadede Suriye’den temizlenmeyecek. 9 yıllık savaşın ardından rejim Suriye halkı için tek alternatif olsa da büyük yıkım, ekonomik izolasyonlar birleşince savaşın ardından emekçiler için dayanılmaz koşulları beraberinde getiriyor. Akaryakıta ve temel ihtiyaç malzemelerine ulaşamayan halk yoksulluğa mahkum ve kısa vadede çözülmesi Suriye’deki emperyalist yamyamlığın sona ermesi mümkün değil.
Bölgenin bütün ülkelerinde etnik-mezhepsel gerilimlere karşı artık yeter diyen yeni bir gençlik kuşağı, yoksulluk karşısında kendilerine dayatılan çürümüş sistemden bıkan ve değişim isteyen emekçiler var. Bu dinamik göz ardı edilerek Ortadoğu sadece bölgesel taktik ve stratejilerin konusu olarak gündeme geliyor.
Bu gerçek tablo siyaseten kendisini temsil eden sosyalist alternatiflerle buluştuğu takdirde Ortadoğu’nun kaderi baştan yazılacaktır. Yoksa sadece dönemsel bazı değişimler; ABD başkanlık seçimleri, BAE-İsrail anlaşmalarıyla oyun içinde oyun tablosu devam ederken barbarlık en acı yüzünü bu coğrafyadan çekmeyecektir.