İDP ve SEP: "İşçi ve Emekçi Kitleler İçin Adalet"
İşçi Demokrasisi Partisi (İDP) ve Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP), emekçilere yönelik saldırılara karşı mücadele ve Adalet Yürüyüşü’ne ilişkin “işçi ve emekçi kitleler için adalet” konulu bir ortak bildiri yayınladı. Bildiride AKP’nin OHAL’i kullanarak emekçilerin haklarına saldırdığı, grevlerin yasaklandığı, kıdem tazminatına ve hafta tatiline göz dikildiği vurgulanırken, muhalif kesimlere yönelik baskı dalgasına da dikkat çekildi. Adalet Yürüyüşü’nün gecikmeli bir eylem olmasına ve soyut içeriğine rağmen işçi sınıfı için önemi belirtildi. Adalet talebine içerik kazandırmak üzere emekçilerin talepleri dile getirildi.
İDP ve SEP’in Ortak Bildirisi:
“Tek Adam Rejimi’nin koruması altındaki AKP hükümetinin ve işverenlerin, işçi sınıfı ve emekçi kitleler üzerindeki saldırıları tüm hızıyla sürüyor. Şu anda ellerindeki en büyük silah Olağanüstü Hal uygulaması. OHAL gibi son derece antidemokratik bir uygulamayı, neoliberal kapitalist planlarını hayata geçirebilmenin en etkili silahı olarak halkın üzerine doğrultmuş durumdalar.
Bütün hışım ve nefretleriyle işçilerin iş, ücret ve sosyal hak taleplerini püskürtme çabası içindeler. Hükümetin “kıdem tazminatı”nı yok etmeye yönelik girişimi kitlelerden gelen tepkiler üzerine şimdilik netleşmemiş gibi gözüküyor, ama Cumhurbaşkanı’nın “işçinin grev tehdidini engelleme” talimatının uygulanması bütün hızıyla sürüyor. Sadece OHAL döneminde EMİS kapsamındaki metal fabrikaları, Asil Çelik, Şişecam, Mefar İlaç ve Akbank’te çalışan işçilerin grevleri, 6 ay içinde toplam 5 grev hükümet tarafından yasaklandı. Zaten grev yasağı kapsamında olan PETKİM’de ise sendikacılar gözaltına alındı.
Hükümetin işçi sınıfına yönelik saldırılarında açtığı yeni bir cephe de Hafta Tatili Hakkında Kanun’un iptali oldu. Bu iptalin gerekçesi, işverenlerin hafta sonu çalışma izni almalarındaki bürokratik işlemlerin ve ödenecek harçların yok edilmesi oldu. Ama AKP, bir süre sonra hafta tatilinin İş Kanunu’ndan çıkarılmasını da mutlaka gündeme getirecektir. İşçinin “bir tam gün izin kullanmadan 6 günden fazla çalıştırılamayacağı” konusundaki kanun maddesi (zaten uygulanmıyor), işverenlere köle emeği kullanma arzularının önünde bir engel gibi görünüyor. Dolayısıyla, sınıf olarak olası bu saldırıya mücadeleye de karşı hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Antidemokratik baskılar ve direniş sürüyor
Onlarca milletvekili, gazeteci ve seçilmiş belediye başkanı hapishanelerde tutulmaya devam ediyor. Tek Adam Rejimi, diktatörlük uygulamalarıyla başta Kürt demokratları ve ilericileri olmak üzere, tüm muhalefet odaklarını baskı altına alma ve yok etme çabası içinde. Kürt halkının demokratik taleplerini dile getiren HDP eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, “PKK üyesi” olmakla cezalandırılmak isteniyor. Enis Beberoğlu ve Ahmet Şık gibi gazeteciler, herkesin bildiği ve önceden açığa vurulmuş gerçekleri yayımladıklarından ötürü “Devletin güvenliğine zarar vermek” ve “Darbecilik” suçlarından neredeyse ömür boyu hapis cezalarıyla karşı karşıyalar. Hükümet böylece kendisine muhalefet edenlerin gözlerini oymak ve dilini koparmak gayreti içinde.
Ne var ki, AKP diktası halk kitlelerini nihai olarak susturmakta ve gerçeklerin yayılmasını önlemekte başarılı olamıyor. Enis Beberoğlu’nun tutuklanmasının ardından CHP’nin başlattığı “Adalet Yürüyüşü” geniş kesimler tarafından destekleniyor ve sempati toplamaya devam ediyor. Gayrimeşru şekilde sonuçlanan Referandum sonrasında kitlelerin sokağa çıkmasını istemeyen Kılıçdaroğlu’nun “Bıçak kemiğe dayandı” diyerek şimdi “Adalet Yürüyüşü”nü başlatması gecikmeli bir eylem olmasına rağmen ve nedenleri ne olursa olsun, işçi ve emekçi kesimlerin seferberliğinde yeni bir gelişme olması son derece önemli ve olumludur.
Sosyalistlerin görevi, yürüyüşe katılan tüm kitleyi desteklemek ve yüreklendirmektir. Ve bunu, son derece genel ve soyut olan “Adalet” sloganının içeriğini doldurarak yapmak zorundayız. İşçi ve emekçi kitleler için Adalet;
OHAL’in derhal kaldırılmasıdır,
Tüm gazetecilerin ve seçilmiş vekillerin hemen serbest bırakılmasıdır,
KHK’ler ile görevden uzaklaştırılanların işlerine iade edilmesidir,
Grev yasaklarına son verilmesidir,
Kıdem tazminatında değişiklik yasasının nihai olarak gündemden kaldırılmasıdır,
Hafta sonu tatiline dokunulmamasıdır.
Önümüzde zorlu bir mücadele dönemi açılıyor. Tüm demokratik, sosyal ve ekonomik hakların korunması ve geliştirilmesine yönelik bir mücadele dönemi. Bu döneme işçi sınıfının ve emekçi kitlelerin örgütlü seferberlikleriyle girmek zorundayız. Devrimci sosyalistlerin birleşik etkinliği ve mücadelesi, dönemin ihtiyacı olan bir Birleşik İşçi ve Emekçi Cephesinin yaratılabilmesinde önemli bir dinamik oluşturacaktır. Böyle bir emek hareketi, AKP’nin tabanında kırılmaların oluşması ve iktidarının hâlâ sahip olduğu toplumsal dayanaklarının parçalanması için de tek yoldur. Tek Adam Rejiminin saldırılarını ancak böylece geri püskürtebiliriz.
İşçi Demokrasisi Partisi – Sosyalist Emekçiler Partisi”