"Yeni Türkiye"nin Yeni Zenginleri Kan Üzerinde Yükseliyor – Güneş Gümüş

8 Eylül, 2014
İşte “yeni Türkiye” bu! Toplumsal yaşamı dinselleştiren bir iktidarın hüküm sürdüğü ucuz emek cennetine dönüşmüş bir ülke -işçiler içinse bir cehennem! Dün Mecidiyeköy’deki Ali Sami Yen Stadı’nın arazisine yapılan rezidansta yaşanan katliamın ve ne yazık ki onu takip edecek daha beter katliamların ülkesi!
Vahşi neoliberal düzenin mottosu bu: daha çok kar için güvencesizleştir-esnekleştir-kuralsızlaştır. Sonuç mu? Ortada değil mi? Dün Tuzla tersanelerindeki iş cinayetlerine karşı haykırıyorduk, Soma katliamı yaşandı; şimdi de Torunlar inşaatın rezidansında hayat veren 10 işçiye feryat figan ediyoruz. Kayıtlara bile geçmeyen tek tek işçi cinayetleri o kadar sık yaşanıyor ki… Ancak toplu ölümler gündem olabiliyor. Sadece 2013 yılında 20 işkolunun tamamında toplam 1219 işçi hayatını kaybetti; 2014’ün ilk 8 ayında ise tüm iş kollarında ölen işçi sayısı 1238.

İnşaat Ya Resullah!

Dün akşam inşaat halindeki rezidansta asansörün 32. kattan yere çakılarak 10 işçiye mezar olmasıyla sonuçlanan iş cinayeti “yeni Türkiye”nin panoramasını çiziyor.

Katliamın yaşandığı inşaatın sahibi Torunlar Gayrimenkul Ortaklığı ile başlayalım panoramamızı çıkarmaya. Şirketin sahibi, Tayyip Erdoğan’ın imam hatip lisesinden arkadaşı Aziz Torun. Şirketin yönetim kuruluna baktığınızda AKP’li eski bakan Ali Coşkun’a, AKP Kağıthane belediye eski başkanı Aziz Yeniay’a rastlıyorsunuz. “Tayyip Bey ile hukukumuz, dostluğumuz var” Aziz Torun’un Torunlar Gayrimenkul’ü AKP iktidarı boyunca çağ atlıyor. Forbes dergisinin Türkiye’nin en zengin ilk 100’üne giren Aziz Torun, Ağustos ayında yaptığı bir açıklamada, 2014 yılının ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre şirketin net karını yüzde 965 oranında artırdığını söylüyor. Altı ay içinde neredeyse 10 katına nasıl çıkar karlılık? İşçinin hayatını hiçe sayarak. Ki Mecidiyeköy’deki iş cinayeti de Torunlar GMO için bir ilk değil. Torunlar inşaat, 5 ay önce iş cinayetine kurban giden Erdoğan Polat’ın ölümü nedeniyle yargılanıyor. 5 bin lira civarı bir para cezası ile kapatılan bu cinayetten Torunlar inşaatın çıkardığı ders, ufak paralarla iş cinayetlerini örtbas etmek varken neden iş güvenliği önlemlerine para harcayıp işi yavaşlatalım oluyor anlaşılan.

2014 yılının ilk 8 ayında iş cinayetlerinde hayatını kaybeden her 6 kişiden birinin AKP’li yılların parlayan işkolu inşaat sektöründen çıkması tesadüf değil. Küçük sermayelerle, devlet-belediye bağlantısı sayesinde boyundan büyük işlere el atılabilecek inşaat sektörü AKP’nin yandaş sermayesinin sıçrama tahtası oldu. TOKİ’lerle, AVM’lerle, otoyollarla sürekli beslenen bu işkolu, emekçilerin deli gibi bir çalışma temposuyla vahşice sömürüldüğü, hiçbir iş güvenliği tedbirine para harcanmadığı ve böylece de karlılığın tavan yaptığı bir sektör. Örneğin son iş katliamının yaşandığı inşaat 42’şer katlı iki rezidans ile 36 katlı bir ofis bloğundan oluşuyor ki dolar bazında satış yapılan projede konutların metrekaresi 5 bin 500, ofislerin metrekaresi 4 bin 500 dolar. En düşük konut 606 bin, en yüksek konutun değeri de 4 milyon dolar. Projenin bedeli milyarlarca dolara denk düşüyor ama işçilerin hayatı için birkaç yüz ya da bin dolar harcanmıyor. Tabii belirtmek gerekiyor; iş güvenliği tedbirlerinin alınmasının patronlar için bedeli aslında daha yüksek. Sadece asansörü tamir etmek ya da ona bakım yapmak değil ki sorun. Bu asansör neden bozuluyor? Çok çalıştırılmaktan; fazla yükle çalıştırılmaktan. Peki neden böyle çalışıyor? Çünkü TOKİ ile yapılan anlaşmaya göre inşaatın 1 Ağustos 2014’te bitmesi gerekiyor. Gecikme yüzünden satılamayan evler, dükkânlar, işverenin ağır kâr kaybına yol açtığından şirket, valiliğe bağlı Mahalli Çevre Kurulu’ndan 24 saat çalışma izni alıyor “kamu yararı” olduğuna hükmedilerek. 19:00’da iş bırakılması gereken inşaatta delice bir çalışma temposuyla iş yürütülüyor. Sonuç? Birkaç işçi hayatından olmuş; Aziz Torun ve benzerleri için çok mu büyük dert?

Geliyorum Diyen Katliam!

Geliyorum diye bağırıyor bu katliam! İşte bu nedenle de kaza değil katliam! İstanbul Tabip Odası, twitter hesabından 15 Mayıs’ta Torunlar İnşaat’ın şantiye fotoğrafıyla birlikte şu mesajı paylaşıyor: “Bu günden sesleniyoruz, maalesef yarın bu inşaatlarda 8-10 işçi kardeşimizi kaybedeceğiz.” İnşaatın asansörlerini kelle koltukta kullanıyor işçiler. Durdurma mekanizması çalışmayan, daha önce düşme olayları yaşayan asansörle idare etmenin yolunu bulmaya çalışıyor işçiler. Yetmezmiş gibi 3 günlük bir işçi bozuk asansörlerin sorumlusu yapılınca katliam bağıra bağıra geliyor: “Ben akşamları eve giderken yerime o bakıyordu. Önceki akşam da 17.30’da vardiyayı devrettim. Siz de bilirsiniz ki 3 günlük adamın bu asansörden sorumlu tutulması normal değil. Biz iki aydır bu asansörün raydan çıktığını bildiğimiz için asansör raydan çıktığı  zaman ‘acil stop’ düğmesine basarak asansörü sağa sola çarptırarak durdurmayı başarıyorduk. Hıdır’ı da acil stop düğmesine basması için uyarmıştım. Sanırım basamamış. Gerçi bassa bile yine durmamış olabilir. İki aydır asansörün durmasını sağlayan mekanizmanın çalışmadığını yetkililere söyledim. Dinlenilseydi bu facia yaşanmazdı.”

Toki-Toma İktidarı

İş katliamı yaşanır; ambulanstan önce TOMA’nın konuşlanır. İşte size “yeni Türkiye”. Kaç işçinin hayatı harcanmış, kaç ocağa ateş düşmüş dert değil; yeter ki patronların karını zeval gelmesin; yeter ki iktidara karşı sesler yükselmesin. Can Dündar’ın ifadesiyle Toki-Toma iktidarı önümüze sunulan.

AKP ve patronlar sanıyor ki bu devran hep böyle döner. Daha önce de bu fikre yapılanlar çok oldu! Şimdi adlarını hatırlayan yok. Bugün Halkalı’da “artık yeter” diyerek TEM otoyoluna dökülen inşaat işçileri gibi milyonlarca emekçi dur demesini de, AKP’nin o hiç bitmez sandığı iktidarını alaşağı etmesini bilir. 

KATEGORİLER
ETİKETLER