“Kıdem Düzenlemesi Yarın Bakanlar Kurulu Önünde”
Yıllardır çıkardığı yasalarla emekçilerin sayısız hakkını gasp eden, çalışma şartlarını işçi için zorlaştırıp patronlar için kolaylaştıran AKP iktidarının yeni hedefi kıdem tazminatı. Kıdem tazminatını fona devrederek hem çok sayıda işçinin tek iş güvencesini ortadan kaldırmayı hem de fonda birikecek parayla sermayeyi beslemeyi hedefliyorlar.
Kıdem tazminatına yönelik bu kapsamlı saldırı aslında yıllardır Hükümetin gündeminde. İşçi sendikaları tarafından her daim karşı çıkılan yeni düzenleme girişiminin 16 Nisan referandumunun ardından gündeme geleceği biliniyordu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, bu sabah bir açıklama yaparak kıdem tazminatıyla ilgili yeni düzenleme önerilerinin yarın Bakanlar Kurulu’na sunulacağını söyledi.
Kıdem Tazminatı Fonu Ne Getiriyor?
İşçilerin %80’nin kıdem tazminatı hakkını kullanamadığını söyleyen Bakan, kıdem tazminatının fona devredilmesiyle bu problemin çözüleceğini iddia ediyor. Koskoca bir yalan! Kıdem tazminatının fona devredilmesiyle kıdem tazminatını almak kolaylaşmayacak, aksine getirilecek hükümlerle uzun yıllar işçinin biriken kıdem tazminatını kullanması mümkün olmayacak. Fonda biriken para ise hiç kuşku yok ki iktidar ve sermaye grupları tarafından talan edilecek. Esas sıkıntı ise kıdem tazminatının iş güvencesi olma niteliği ortadan kalkacak. Özellikle toplu işçi çıkarmalarda, işverenler yüklü miktarda tazminat ödemekten kurtularak çok daha rahat davranacak.
Kıdem tazminatı için mevcut sistemde 1 yıl için 30 günlük ücret miktarını azaltmak da Hükümetin yeni düzenlemeyle getirmek istediği değişikliklerden birisi.
Düzenleme Yarın Bakanlar Kurulunda, Hedef Yıl Sonuna Kadar Yasalaştırmak!
Bakan Müezzinoğlu’nun yaptığı açıklamaya göre kıdem tazminatıyla ilgili yeni düzenleme yarın Bakanlar Kuruluna sunulacak. Bakanlar Kurulundan onay alınmasının ardından yasalaşmasına yönelik hazırlıklar başlayacak. Bakana göre hedefleri kıdem tazminatı fonunu 2-3 ay içerisinde, en geç yıl sonuna kadar yasalaştırmak.
İşçi Tarafında Kıdemin Fona Devredilmesine Karşı Yaklaşımlar
Yıllardır AKP Hükümetinin gündeminde olan kıdem tazminatının fona devredilmesi, ciddi olarak gündeme gelmeye başladı. İşçi tarafında ise yıllardır kıdem tazminatının gasp edilme çabalarına karşı ciddi tepkiler mevcut.
Öncelikle örgütlü-örgütsüz geniş emekçi kesimleri, kıdem tazminatının fona devredilerek gasp edilmesine karşı. Bu tepki, emekçilerin katılım sağladıkları her toplumsal olayda kendisini açığa vuruyor. 1 Mayıs’ta bütün işçi sendikalarının kortejlerinde, sendika yönetimlerinden çok daha ciddi bir tepki mevcuttu kıdeme yönelik saldırılara karşı.
Sendikalar cephesinde ise kıdem tazminatının fona devredilmesini sadece Hak-İş açıktan dillendirebiliyor. Türk-İş ise daha önce de defalarca kıdem tazminatının gaspına karşı cılız da olsa eylemler örgütlemişti. Ancak Hükümet kanadında yeni düzenleme sinyalleri arttıkça Türk-İş bürokrasisi “tazminat miktarında azalma olmayacağının garantisini isteme” pozlarını bürünerek Hükümet’in yeni teklifine teslim olmaya meyilli olduğunu gösteriyor. Ancak Türk-İş’in tabanında kıdem tazminatı üzerindeki saldırılara karşı ciddi bir rahatsızlık devam ediyor.
Gelelim DİSK‘e. DİSK net bir şekilde kıdem tazminatının fona devredilmesine karşı olduğunu söylüyor. Ancak DİSK’in tepkileri cılızlıktan kurtulamıyor, bağlı sendikalara üye işçileri harekete geçirecek bir hava henüz gözlemlenmiyor. DİSK tabanı da yine kıdem tazminatının fona devredilmesi hazırlıklarına tepkili.
Emekçiler Kıdem Tazminatını Savunmalı!
Kıdem tazminatının fona devredilmesine kimse gönülden razı olmasa da saldırıya karşı henüz bir hareket söz konusu değil. Mesele sadece “sol sendikaların meselesi” de değil. AKP’li işçi de AKP’ye muhalif işçi de aynı ölçüde ciddi hak kaybı yaşayacak. Ve en önemlisi Türkiye şartlarında geniş kesimler için iş güvencesi koruması gören bu haktan mahrum kalacaklar.
Bu tabloda yaratılması gereken hat, DİSK ve Türk-İş başta olmak üzere bütün sendikaları ve asıl önemlisi sendikalı-sendikasız işçi kitlelerini harekete geçirebilecek bir birlikteliğin sağlanması. Şimdilik sendika yönetimleri bağlamında bunu yaratmanın imkanları neredeyse yok denecek kadar sınırlı. Ancak tabandaki rahatsızlıkları düşünecek olursak, tek başına DİSK’in bile bir kampanya-mücadele hattını başlatması, geri kalan kesimleri de sürükleyebilme imkanına sahip olacaktır.
Bu noktada sosyalistlere de iş düşüyor. Kıdem tazminatına yönelik bu saldırıya karşı mücadele hattını örgütlemeye yönelik her çaba, hem emekçi kesimlerle ilişkileri geliştirmenin hem de sendikalara ve kıdemin gaspına karşı harekete geçmek isteyen kesimlere hareket alanı sağlamının kapını açacak.