Britanya’da Troçkistler Meselesi – V.U. Arslan
Britanya’da “Troçkistler üzerinden dönen tartışma” aldı başını gidiyor. Öyle ki tartışmanın yankısı Türkiye’ye kadar ulaşmış durumda. Tartışmanın arka planında Britanya’da ana muhalefetteki İşçi Partisi (Labor Party)’nin liderliğinin kimde olacağı tartışması var. Geçen yıl sürpriz bir şekilde üstelik gençlik ve Britanya solu üzerinde heyecan yaratarak seçilen solcu aktivist milletvekili Jeremy Corbyn, partinin neoliberal bürokrat tabakası tarafından liderlikten indirilmek isteniyor. Bu yüzden geçen yılki seçimlerden henüz bir yıl geçmişken İşçi Partisi bir kez daha genel başkanlık seçimine gidiyor. Üstelik bir kez daha Corbyn’in arkasında güçlü bir sol aktivist dalga var. Bu yüzden Corbyn’in liderlikten indirilmesi oldukça zor ve sağ kanat “Troçkistler kartını” ileri sürmüş durumda. Dedikleri özetle şu: “Troçkistler partiye sızmış durumdalar, gençliği de kandırıyorlar ve İşçi Partisi’nin liderliğini belirlemede söz sahibi oluyorlar, bunların derdi zaten sosyalist devrim bu yüzden de sadece İşçi Partisi değil Britanya demokrasisi de tehlike altında.” Bütün bu iddiaların partinin genel başkan yardımcısı Tom Watson tarafından Guardian‘a verilen bir mülakatta yapılması, çatışmanın ne kadar sert yaşandığını gösteriyor. Öyle ki bütün bu ayak oyunları İşçi Partisi uzun bir süredir ilk defa anlamlı bir toparlanma içerisindeyken yapılıyor. “Radikal solcu” olarak bilinen Corbyn’in elinde kalacağına partinin batmasını tercih eden sağ kanat, Corbyn’nin ılımlılaşan ve sisteme entegre olmaya namzet hallerinden de kesinlikle tatmin olmuş değil.
Britanya İşçi Partisi
İşçi Partisi, geleneksel olarak tam da Lenin’in ifade ettiği tipte bir partiydi: İşçi sınıfının burjuva partisi. Sınıfsal reflekslerine göre hareket etmekte başarılı olan Britanya işçi sınıfı da kendi partileri olarak gördükleri İşçi Partisi’ne oy verirlerdi. Sendikalar da siyasi açıdan partiye bağlıydı ve partiye mali destek verirlerdi. Bu geleneksellik 1997’de parti başkanlığına seçilen, ardından da başbakanlık koltuğuna oturan Tony Blair‘in sağ çizgisinden sonra bozulmaya başladı. Neoliberal çağda reformizmin hiçbir numarası kalmamıştı.
İşçi Partisi, Tony Blair’den sonra hızla irtifa kaybetti, çünkü inandırıcılığını tümden yitirmişti. Irak’ın işgaline katılması ve işçi düşmanı neoliberal reçetenin uygulayıcılığını üstlenmesi partiyi geri dönülmez bir şekilde iflasa götürüyordu. Tarihsel olarak Labor Party’e destek olan Britanya sendikalarından bazıları daha sol alternatif arayışına girmişti. Güçlü partileri destekleyen Britanya seçim sistemi sosyalist soldaki devrimci ve merkezci partilerin yarışa dahil olma şansını baştan yok ettiği için erime daha çok sağa doğru yaşanıyordu. İskoçya’da İskoç ulusalcıları İşçi Partisi’nin tabanını çalarken İngiltere’de de Liberal Parti ve sağ popülist UKİP yükselen yeni aktörler olarak İşçi Partisi’nin pastasını küçülttükçe küçültüyordu.
Seçimlerden art arda yenilgiyle çıkan partide Gordon Brown’ın istifayla boşalan başkanlık koltuğu için yapılan seçimler, işleri bambaşka bir yöne çevirdi. İsmi pek bilinmeyen, ama sol kanat eylemci kimliği olanların yakından tanıdığı Jeremy Corbyn, partinin çok azınlıktaki sol kanat milletvekilleri tarafından parti başkanlığına aday gösterildi. Ama adaylık için yeterli milletvekili desteğine sahip değildi. Seçimlerin anti demokratik olmaması adına Corbyn’nin adaylığını destekleyen diğer milletvekilleri olmasa (ki sonra pişman oldular) Corbyn seçimlere katılamayacaktı. Corbyn’nin adaylığı sol kanat Britanya kamuoyundan büyük destek gördü. İşçiler, sendikalar ve özellikle gençler Corbyn etrafında mobilize oldular ve güçlü bir seçim kampanyası yürüttüler. Hiç beklenmedik bu durum kapitalist çevrelerde ve partinin bürokratik katmanlarında hiç de hoş karşılanmasa da yapacakları bir şey yoktu. %60 gibi bir oyla ezici bir zafer kazanan Corbyn’nin zaferini kabullenmek durumundaydılar. Yapmaları gereken Corbyn’nin sol çizgisini yumuşatmak ve kabul edilebilir bir çizgiye çekmekti. Corbyn Britanya milli marşını bir seremoni esnasında söylemeyince büyük tepki çekmişti. Bu gibi baskılar Corbyn üzerinde etkili oldu. Örneğin Corbyn AB referandumunda AB’yi destekleyen bir tavır almıştı ki geçmişte AB’ye net bir şekilde karşıydı. Yine de AB için yeterinde etkili kampanya yapmamakla suçladıkları Corbyn’den tatmin olmayan parti bürokrasisi, Corbyn’i devirmek için harekete geçti ve parti bu eylülde bir kez daha başkanlık yarışına gidecek. Sorun şu ki Corbyn, arkasındaki halk desteğini koruyor ve bu sol heyecan karşısında neoliberal parti bürokrasisi seçim kazanma şansına sahip değil. Bu yüzden sızlanıp duruyorlar ve esen rüzgarlardan Troçkistleri sorumlu tutarak bir nevi gizli bir elin olayların arkasında olduğunu belirtiyorlar. Troçkizm bir kez daha cadı avının konusu olmuş durumda. Bu cadı avının genel bir Troçkizm korkusunu yansıttığını da belirtelim. Örneğin Guardian yazarı John Harris köşesinde “Troçkistler İlerleyişe Geçmişse Kaos Kapıdadır” başlıklı bir yazı kaleme alıyor. (https://www.theguardian.com/commentisfree/2016/aug/11/trotskyists-on-the-march-chaos-ahead)Troçki ve Troçkizm hakkında gelişigüzel yazılmış ve bir dolu maddi hatayı içeren yazılar dışında tamamen saldırı maksadını taşıyan hesaplı yazılara rastlamak mümkün.
Britanya’da Troçkistler ve Entrizm
Britanya’daki ana aşırı sol eğilim durumunda olan Troçkizm, ülkede uzun bir geçmişe ve birbirinden epey farklı geleneklere sahip. Bu farklı gelenekler içerisinde Militant adındaki bir eğilim, uzun yıllar yaptıkları entrizm taktiğiyle 1980’lerde İşçi Partisi içerisinde hatırı sayılır bir güç haline gelmişti. Lenin ve Troçki tarafından da zaman zaman savunulan entrizm taktiği, görece küçük olan devrimci Marksist bir grubun işçi tabanına sahip sosyal demokrat partilere, radikalliğin arttığı belirli bir dönemde, girmesini ve burada radikalleşen işçi tabanıyla etkileşip onları devrimci politikaya kazanmasını ve bu yolla Bolşevik tipte bir öncü partinin temel güçlerini bu süreçte örgütlemeyi amaçlar.
Entrizm taktiğinin hangi dönemde, hangi partiye doğru ve ne kadar süreliğine uygulanması gerektiği oportünizmle devrimci politikanın sınırlarının inceldiği konulardan birisidir. Britanya’da bu işi bir taktikten temel strateji haline çeviren Militant grubu “deep entrizm” diye adlandırılan yeni bir tür eğilimi örgütledi. On yıllar boyunca İşçi Partisi içinde kalan grup, 1980’lerde partide ciddi ölçekte etki kazanınca bundan rahatsız olan Britanya egemen sınıfının basıncıyla dönemin parti liderliği Militantçılara karşı cadı avı başlatmış ve on binlerce partiliyi ve bu arada bazı milletvekillerini ihraç etmişti. Militant geleneği de bu süreçten sonra ciddi etki kaybetmiş, bölünmüş ve İşçi Partisi içerisinde her koşulda entrizm yapmaya devam eden kanat da dahil olmak üzere bir daha eski gücüne kavuşamamıştı.
Corbyn ve Troçkistler
Corbyn’nin yarattığı heyecandan ve gençliğin radikal sol politikaya eğilim göstermesinden ötürü İşçi Partisi’nin yeniden entrizme uygun hale geldiğini düşünen daha sol eğilimler, Workers Power grubu gibi, gerçekten de İşçi Partisi’ne yönelmiş durumdalar ve Corbyn’i destekliyorlar. İşçi Partisi’ne mesafeli duran ve Corbyn konusunda ilüzyonlara karşı uyarılarda bulunan diğer daha büyük Troçkist gruplar da Corbyn’e karşı başlatılan sağcı kampanyaya karşı net tavır almış durumdalar. Bunun dışında halen herhangi bir örgüte bağlı olmayıp kendisini devrimci sosyalist olarak gören geniş sol taban da Corbyn etrafında mobilize olmuş durumda.
Corbyn etrafında oluşan sol dalganın sebebi tabi ki ne Corbyn’in kendisi, ne de Troçkist yapılanmalar. Ülkede neoliberalizme karşı büyüyen birikmiş bir öfke var. İşte Corbyn kanalıyla bu gençlik ve işçi hareketi ülke kaderine etki etme şansını görüyorlar ve bu yüzden Corbyn’e sahip çıkmaya çalışıyorlar.
Ülkedeki küçük partileri dışlamak üzerine kurgulanmış Britanya siyasi sistemi, Britanya’daki kapitalist düzenin dillere destan istikrarı ve Troçkist örgütlerin kendi başarısızlıkları yüzünden ülke, reformizmin küllerinden yeniden doğuşuna tanıklık ediyor. Diğer taraftan Corbyn için reformist deyip burun kıvırmak da körlük derecesinde sekterlik ve siyasi intihar olacaktır. Corbyn’den pek bir beklentimiz olmasa da Britanya’da devrimci kanadın entrizm dahil neler yapabileceğini yakından takip etmek gerekiyor.