
Yumruk Provokasyonuna Tepki Büyültülmeli – Sadece Kendi Canınızdan Sorumlu Değilsiniz! – Batuhan Karacabey
4 Mayıs günü, İstanbul’da binlerce insan, hayatını kaybeden mücadele insanı Sırrı Süreyya Önder’i uğurlamak için AKM’de buluştu. Buluşma sonrası Gezi Parkı ağaçlarının gölgesinde bir cenaze korteji oluşturuldu ve Sırrı Süreyya Önder, mücadeleyle geçen anısına yakışan biçimde sloganlarla uğurlandı.
Anmaya katılan CHP lideri Özgür Özel, AKM’den ayrıldığı sırada güvenlik önlemlerini sorgulatacak bir saldırıya uğradı. Saldırganın 2004 yılında iki çocuğunu canice katlettiği, bakanlık tarafından duyurulurken, ilk anlarda iktidar cephesinden geçmiş olsun mesajları iletildi. Ancak Özgür Özel’in aracının protokol otoparkına alınmaması ve saldırganın Özgür Özel’in çıkış güzergahında keşif gezintileri yaptığı ortaya çıkınca, ilk andan beri herkesin aklında olan planlı provokasyon düşünceleri güçlendi.
19 Mart sürecinden bu yana gergin bir siyasi atmosfer varken, ana muhalefet liderine fiziki bir saldırı cesaretini oluşturan durum, iktidarın kullandığı hedef gösterici nefret diliyle doğrudan bağlantılıdır. Geçtiğimiz yıllarda Cumhurbaşkanı’nın muhalif yurttaşlar için “çürük”, “sürtük”, “çapulcu” gibi ifadeleri kullandığını sıkça duymuştuk. Çok kısa bir zaman önce ise kelime dağarcığına “telef” sözcüğünü de eklemişti.
Nefret diliyle toplumu geren iktidarın kuru geçmiş olsun telefonlarına büyük anlamlar ve “normalleşme” imaları yüklenmemelidir. Saldırı haberinden sonra bir gözü hep haberlerde olan toplum, Özgür Özel’in açıklama yapacağı anda ekrana kilitlendi. Bir daha kimsenin saldırı gerçekleştirmeye cesaret edememesi için cesur ve yüksek perdeden açıklamalar beklenirken, tersine sakin bir görüntü çizildi. Kriz anlarını nasıl yönettiğiniz, sizin iktidar fragmanınızdır. Üzerinizde yoğun bir siyasal baskı varken fiziki saldırıya uğradığınızda ülkeyi ayağa kaldırmıyorsanız, kitleler bunu seçim günü hatırlayacak ve kendi canını size emanet edecek güveni duymayacaktır.
Saldırgan ifadesinde şu sözleri kullanmıştır: “CHP’nin gençleri sokağa çağırmasıyla ilgili daha önceden biriktirdiğim sinirimi içimde muhafaza ediyordum.” Ezberletildiği hissedilen bu açıklama tehdit niteliğindedir. Unutmamak gerekir ki Özgür Özel sadece kendi canından sorumlu değildir; kendisi üzerinden toplumsal muhalefete verilmek istenen yumruk mesajına karşı, 19 Mart darbesine karşı koyan iradeyle demokratik zeminde bir karşı mesaj vermesi gerekir.
İlerleyen saatlerde CHP Genel Merkezi’ne bir çağrı yapıldı. Saat 21.00’de genel merkez bahçesinde saldırıyı kınayacak bir buluşma hedefleniyordu. 19 Mart günü de aynı bahçede buluşulmuş ve katılımcılar tarafından buluşmanın lokasyonu eleştirilmişti. En önemli anlarda, etrafında mahalle, meydan, cadde bulunmayan; toplumsal tepkinin potansiyelini sınırlayan bir mekâna çağrı yapılması hatadır. Saldırıya karşı, iktidara oy veren toplumsal kesimlerin bile tepkisi varken, bu tepkiyi kazanmak ve beraber yol yürümek için kentin merkezi noktalarında buluşmak zorunluluktur.
Buluşma vaktinden saatler önce CHP Genel Merkezi’ne gittiğimde, bir meydan okumadan çok, “dostlar alışverişte görsün” buluşması olduğu belli olmuştu. CHP bahçesi doldurulsa da tarihi bir kalabalık oluşmamış, kitleye saatlerce ses sistemlerinden müzik dinletilmişti. CHP Sincan örgütünün getirdiği pankart haricinde alanda pek pankart ya da döviz yoktu. Sosyalist Emekçiler Partisi imzalı “Baskılar bizi yıldıramaz” ve “AKP ve emir erleri hesap verecek” dövizleri, hem katılımcılar hem de basın tarafından büyük ilgi gördü. Halk TV, Sözcü gibi muhalif kanallar canlı yayında bu dövizleri gösterdi; muhabirleri tarafından vurgulandı.
Bu ilgi, örgütlü ve söylemi bulunan bir tepki beklentisini doğrular nitelikteydi.
Özgür Özel’e atılan yumruk sadece CHP ile sınırlandırılamaz. Dayanışma ruhunun yoğun olduğu bugünlerde, saldırılara ortak ve örgütlü tepkiler verilmelidir. Son olarak unutulmamalıdır ki, belediyelere atanan kayyuma verilen cılız tepki, iktidara cesaret vermiştir. Bu tip saldırılara tepki canlı tutulmalıdır ki kimse bir daha cesaret edemesin.