Yasa Dışı Mermisiyle Bir Bekçi Yaklaşmakta – Engin Kara

Yasa Dışı Mermisiyle Bir Bekçi Yaklaşmakta – Engin Kara

Av. Engin Kara

Bekçilerin yetkileri bir süredir kamuoyunda yaygın şekilde tartışılageliyordu. Daha önce bu sitede biz de konuyu ele almış ve bekçilerin durdurma ve kimlik sorma yetkilerinin olmadığını yazmıştık. AKP ise şimdi meclise getirdiği bir kanun teklifi ile bekçilere durdurma, kimlik sorma, arama, zor ve silah kullanma gibi yetkiler vermeye hazırlanıyor. Verilecek yetkileri anlamak için önce neden bekçilerin yetkilerini tartışmaya başladığımızı hatırlayalım.

Konu Nasıl Tartışmaya Açıldı?

Erdoğan rejiminin OHAL döneminde “polis devleti” görüntüsünü daha da genişletmek için yeniden aktive ettiği çarşı ve mahalle bekçiliği, uygulamaya girdiğinden bu yana tartışmaları da beraberinde getirdi. Bekçiler hızlı bir şekilde akşam ve gece saatlerinde mahalle veya meydanların köşe başlarına çöreklenerek gelene geçene GBT (kimlik sorma) uygulaması yapan bir mekanizma olmuştu.

Bu “yasadışı” görevlerini icra ederken bekçilerin giderek saldırganlaşan tavırlarının basına yansımasıyla bekçilerin yasal yetkileri de tartışılmaya başladı. Özellikle 2019 yazında İzmir’de bekçilerin durdurdukları genci kimlik göstermediği için darp etmesi ve görüntülerin basına yansıması üzerine tartışma bir anda alevlendi.

Olayın ardından bekçilerin 772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’na göre bekçilerin durdurma ve kimlik sorma yetkilerinin bulunmadığını hatırlatıp şunları yazmıştık:

“Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’nda […] suçüstü hallerindeki yakalama yetkisi dışında durdurma ve kimlik yetkisi verilmemiştir. Çarşı ve Mahalle Bekçilerinin Vazifeleri ile İlgili Olarak Riayet Etmeleri Gereken Hususları Gösterir Yönetmeliği’nin 16. Maddesinde ise şöyle bir düzenleme yer alıyor: ‘Bekçiler bölgeleri içinde dolaşın şüpheli şahısları takip eder ve hüviyetlerini araştırırlar.’ […] Ancak bu hüküm, polis için açık adlandırmayla durdurma ve kimlik sorma yetkisi verildiğini düşününce, sadece suç şüphesi (polisteki gibi makul sebep değil) üzerine kişileri kimliğini tespit etmeye yöneliktir. “Şüpheli şahıs” ifadesi “makul sebep”ten daha ağır şartları gerektirir ve her yoldan geçene uygulanamaz. Bu durumda bekçilerin sokak başlarında, mahalle girişlerinde, yoldan geçenleri durdurma ve kimlik sorma yetkisi yoktur.”

İzmir’deki olay tekil değil. Daha önce ve daha sonrasında pek çok olay yaşanmaya devam etti. Ama 2019’un sonlarına geldiğimizde artık geniş kesimler bekçilerin iyice keyfileşen kimlik sorma uygulamasına tepki göstermeye başlamıştı. Konunun medyaya da yansımasıyla birlikte AKP’li vekiller, bekçilerin fiilen kullandığı yetkileri kanuna sokuşturmak için harekete geçti ve 23 Ocak’ta meclise bir kanun teklifi sundular.

Kanun Teklifinde Neler Var?

AKP’li vekiller tarafından meclise sunulan ve şimdiye kadar İçişleri Komisyonu’nda görüşülüp onaylanan – ama henüz Genel Kurul’dan geçmeyen, yani kanun halini almayan – kanun teklifine göre bekçilere şu yetkiler verilecek:

  • Durdurma ve kimlik sorma
  • Yoklama şeklinde üst ve araç araması
  • Zor ve silah kullanma yetkisi

Durdurma yetkisi için makul bir sebep bulunması gerekiyor ve “Süreklilik arz edecek, fiili durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılamaz.” denmiş.

Devamında bekçilerin – kendi kimliğini ibraz ettikten sonra ve durdurma ‘makul’ sebebini kişiye bildirdikten sonra! – kişilere durdurma sebebine ilişkin sorular sorabilecekleri, kimliğini veya gerekli diğer belgelerin (örneğin ehliyet) ibrazını isteyebilecekleri düzenlenmiş.

Yine teklifte bekçilere “silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphe”nin varlığında kişilerin üstünü el ile dıştan kontrol etme yetkisinin verilmesi düzenlenmiş.

Polislerin zor ve silah kullanma yetkisini, polis kanuna yapılan atıfla bekçilerin de kullanması düzenlenmiş.

Kanun teklifinin maddeleri hakkında detaylı inceleme için tıklayın!

Kanun Teklifi Hangi Sonuçları Doğuracak?

Bekçilerin keyfi ve usulsüz şekilde, süreklilik arz edecek biçimde köşe başlarına çöreklenerek gelen geçenin kimliğini sorması, kanun-yetki soranlara hakaret etmesi, kimlik göstermeyenleri darp etmesi, vakit geçirmeye gittikleri mekânda “Çav Bella” çalıyor diye havaya ateş açması…

Bu gibi sebeplerden bekçilerin keyfiyet kazanan bu uygulamalarının hiçbir yasal dayanağı yok, bu yetkilere sahip değiller derken, itiraz edenler kuşkusuz bu yetkilerin yasaya sokuşturulmasından bahsetmiyordu. Artık raydan çıkan bu uygulamaya karşı önlem alınması talep ediliyordu.

Ama AKP’li bir grup vekil, durumdan vazife çıkararak Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’nun yenilenmesine yönelik bir kanun teklifi sundular. Bekçilerin sahip olmadıklarında bu kadar keyfi kullandığı bu yetkilere yasal kılıf hazırlamaya giriştiler.

Enteresandır, tam da kanun teklifinin komisyondan geçmesinin ardından bugün Malatya’dan bir haber geldi. Yeşilyurt ilçesinde anons üzerine şüpheli sahsı bulan 3 bekçi, alkollü şahısla arbede yaşamış. Bu sırada bekçilerden biri “havaya” ateş açmış. Ancak ilginçtir, “havaya” sıkılan kurşunlardan biri “sekmiş” ve bir diğer bekçinin kafasını sıyırmış. Ne diyelim! Bir de bunlara zor ve silah kullanma yetkisinin bu şekilde geniş geniş verildiğini düşünün…

Sözün özü, AKP’lilerin bu kanun teklifi, bekçilik uygulamasındaki sorunları çözmek şöyle dursun bu sorunları daha da kangrenleştirecek. Zira konumuz bekçilere yetki vermekle çözülebilecek bir mesele değil.

Herhangi bir bekçi sizi çevirdiğinde bir sorun bakalım, ne zaman bekçi olmuş, önceden ne iş yapıyormuş? Pek çoğu henüz aylarla ifade edilebilecek bir deneyime sahip ve önceki işlerinde maaşları düşük olduğu için ya da işten atıldıkları için bekçi olmaya karar vermiş! Erdoğan, işsizlik sorunu yaşayan taraftarlarına bekçilik mekanizması sayesinde istihdam yaratmış olabilir, eyvallah. Ama kimse böyle bir düzene katlanmak zorunda değil!

Yasal hakları bilmek, AKP’yi şimdi bekçilerin yetkilerini yeniden düzenlemeye mecbur bıraktığı gibi bir ruh hali yaratabilir. Biz ses çıkartmadıkça keyfiyet kurala dönüşüyor. Ses çıkarttığımızda en azından ayaklarına kanuna göre uzatmaları yönünde bir basınç oluşturabiliriz.

Ama her defasında yaptığımız uyarıyı hatırlatmakta fayda var.  Elbette bu basıncın gerçekçi bir boyuta varması için kanunsuzlara karşı örgütlü bir toplumsal mücadele yürütmek zorunda olduğumuzu, hiçbir zaman unutmayın.

Katlanma, Örgütlen!

KATEGORİLER
ETİKETLER