Video Haber: G20 Protestolarından Gözlemlerimiz
Arjantin geçtiğimiz günlerde G20 zirvesine ev sahipliği yapmıştı. G20 Zirvesi klk defa bir Latin Amerika ülkesinde toplanmış oldu. Arjantin hükümeti zirve boyunca geniş güvenlik önlemleri aldı, dahası G20’nin gerçekleştirileceği gün tatil ilan edildi. Toplu taşıma iptal edildi, şehre giriş çıkışlar yasaklandı, ana akım medya provokasyon haberleriyle eyleme katılımı engellemeye çalıştı. İçişleri Bakanı Patricia Bullrich zirve öncesinde herhangi bir şiddet eylemine tolerans göstermeyeceklerini açıklamıştı ve halka “tatile çıkmalarını” tavsiye etmişti. Ayrıca anarşistlere yönelik operasyonlar yapıldı.
Peronist lider Christina Kirschner eyleme gitmeyin çağrısı yaparak emperyalist kapitalist düzene sadık bir muhalefet olduğunu gösterdi ve önümüzdeki yıl yapılacak olan seçimlerde uygun bir başkan adayı olduğunun sinyallerini vermiş oldu.
https://www.facebook.com/tilbe.akan/videos/10216006066679950/
Macri hükümetinin G20 zirvesi için 40 milyon dolardan fazla para harcadığı tahmin ediliyor ki ülkedeki ekonomik kriz, halkın yoksulluğu, enflasyon ve IMF’den alınan borç düşünülünce halkın öfkesi kaçınılmaz oldu.
Zirve süresince Devrimci Marksist örgütlerin başını çektiği binlerce insan, uzun bir yürüyüşle G20’yi protesto etti. Başta Trump, Macri, Bolsonaro olmak üzere, Merkel, Putin, Erdoğan ve Salman’ın fotoğraflarının olduğu “Defolun” yazan ozalitler taşındı. “Fuera G20, Fuera FMI” (IMF Defol, G20 Defol) eylemin ana sloganıydı. Avrupa’daki eylemlerin aksine çatışmasız geçen eylem, Devrimci Marksist örgütlerin günlerdir ana akım medyanın ve hükümetin provokasyonlarını boşa düşürmesi açısından başarılı ve anlamlı oldu.
SEP olarak Türkçe ve Yunanca pankartımızla alanda yer alarak oldukça dikkat çektik.
G20 zirvesi Marksistler açısından emperyalist kapitalizmin efendilerinin gösterisinden başka bir şey değildir. Emperyalist kapitalistler, ne krize çözüm bulmaya ne de yaşanılabilir bir dünya kurmaya muktedir değildir. Keza bu zirvelerin amacı da kendilerini aklamak ve kan emici iktidarlarını devam ettirmekten başka bir anlam ifade etmez. En büyük örneği, Cemal Kaşıkçı cinayetinin ardından ilk defa uluslararası bir toplantıya katılan Salman’ın oldukça sıcak karşılanması ve aklanmasıdır. İşçi sınıfının örgütlü gücü ve devrimci mücadelesi olmadıkça gidişatın düzelme şansı yok.