Venezuela’yı Nasıl Savunmalı?
Venezuela’da Chavismo’nun kaderi giderek daha da karanlık bir hal alıyor. Sefalet ve emperyalist müdahale tehlikesi ülkeyi bıçak sırtı bir noktaya taşıyor. Bir zamanların “21.yy sosyalizmi” ülkesi ve kıtada sırayla iktidara gelen popülist reformist iktidarlar kuşağı da sağın yükselişi ile bitmişken Venezuela’nın kıtadaki yalnızlığı ve Chavismo’nun kaderi üzerine bir iki kelam etme vaktidir.
Venezuela’da kurucu meclis seçimleri 30 Temmuz pazar günü gerçekleşti. ABD’nin doğrudan beslediği MUD’un boykot ettiği seçimlerden Maduro “galip” çıktı. Ancak görünenler gerçekliği ne kadar ifade ediyor? Solun, Maduro’nun zaferini kutladığı , burjuva basının karala kampanyalarına giriştiği, ABD’nin doğrudan darbe ve işgal ile tehdit ettiği Venezuela’yı savunmak istiyorsak önce yalan ile gerçekleri ayırt edeceğiz.
Venezuela’yı emperyalizm karşısında savunmak için gerçekleri çarpıtmaya ihtiyacımız yok. Gerçekler devrimcidir. Ve bu gerçeklik de şu an Venezuela halkının büyük bir sefalet içinde kıvrandığıdır. Maduro güzellemesinden devrimcilik çıkmaz. Sosyalizm diye anlatılan şeyin aslında petrolün piyasa fiyatına endekslenmiş bir kaynağa dayandığı gerçeği karşınıza çıktığında sınıfsal uçurumlara da kılıf uydurmakla meşgul olursunuz. Şu an Venezuela, yıllardır sayısız gücün tarumar ettiği Suriye’den daha büyük bir kıtlık ve kırılganlık içinde.
Amerikancı MUD son seçimde parlamentoda nitelikli çoğunluğu kazanmıştı.Yani Chavismo başkanlığın getirdiği bürokratik güç dışında toplumsal desteğini giderek yitirmekteydi. ABD’nin oluk oluk para ve basın kaynağı sağladığı bu gerici odak giderek ülkede büyüyordu. 30 Temmuz seçimlerinin Maduro’nun “ezici zaferi” olduğuna yönelik yorumlar yanlış. Yani oransal olarak ülkenin çok az bir kısmı kurucu anayasa yapmak üzere görevlendirilecek olan kurucu meclis seçimlerine gitti. Pazar günkü seçimde boykot yapan MUD, 19 milyonluk ülkede seçimlere katılım, PSUV’nin kamu çalışanlarını sandığa gitme konusunda örgütleme çabalarına rağmen %41’de kaldı. MUD’un sokağa çıkma çağrısına rağmen ise geniş kesim sokağa çıkmadı. Ancak kriz içinde tükenen kitlelerden aşırı sağ yanlısı olmayanlar da Chavismo’nun tarihsel iflasından dolayı tepki duyduğu çok açık. Maduro, kendince bürokrasi hamlesi yaparak kurucu meclisten kurucu anayasa çıkartıp yine idari tedbirler konusunda elini rahatlatacak yasalar çıkarma peşinde. Oysa durum işgal-darbe noktasına gelmiş durumda. Ülkede şu an yürürlükteki anayasa zaten Chavez’in popülist Bolivarcı anayasası. Yani siyasi bir dönüşüm değil, başkanlık seçimlerinde seçilmeyeceği garantilenmiş Maduro’nun son yıllarında yasal yollarla sağın gücünü kırma hedefi bu seçimin nedeni. Oysa çözüm net: sağı besleyen sabotajcı sermayenin tepesine çökmek!
Ülkede enflasyon %800 civarında. Gıda ve ilaç yok derecesinde. Kıtlık ciddi bir tehlike. Bunlar yetmezmiş gibi kuraklık nedeniyle tarımsal üretim felç ve elektrik kesintileri 18 saate ulaşıyor. Tüm bu krizin temeli ise Uzun yıllar yüksek seyreden petrol gelirlerine dayanarak reformlar gerçekleştiren Chavez’in, zaten yaşamının sonlarında önemli ölçüde düşen petrol gelirleri ve reformlar sürecinin sonuna gelinmesi. Maduro zaten düşüşteki bir rejimin başına geçmişti. 2014 yılında ABD tipi ham petrolün (WTI) varil fiyatı 90 dolar iken Venezuela ekonomisi için bir sorun yoktu. Özel sektörün hiçbir imtiyazına dokunulmadı. Sadece petrolden gelen gelir, hiçbir şeyi olmayan yoksul halka eğitim ve sağlığın yanında kısmi gıda temin projelerine harcandı. Ve bizim “sosyalistlerimiz”, bunu bütün dünyaya sosyalizm olarak anlattı. Oysa gerçek, Chavez yaşıyorken, iktidarının altın yıllarında militan solcu işçiler öldürülüyor, liderleri hapislere atılıyordu. Kişi başına düşen milli gelir 13 bin 750 Amerikan doları civarındaydı. Ancak petrol fiyatlarının düşmeye başlamasıyla ertesi yıl bu rakam 7 bin dolara düştü. Petrole endeksli Chavismo rüyası fiyatların düşmesiyle çakıldı. Amerikan emperyalizminin de bu zayıflamayı beklediği çok açık. Venezuela’nın azılı düşmanları kapısında bekliyordu. Chavez’i yoksulların babası olarak görüp 2002’de darbecilerden alan halk, şimdi halefi Maduro’yu %20 destekle baş başa bırakıyor. Venezuela halkının hiçbir sorununun çözülememesi, emperyalist saldırganlığın başarılı olmasının temelidir.
ABD destekli aşırı sağ unsurlar hem sokak çatışmalarıyla ülkeyi ciddi bir felce uğratıyor. Bombalı, silahlı saldırılar, baskınlar, cinayetler büyük çoğunluğu Chavismo’nun partisi PSUV sempatizan, üye ve bürokratlarını yani rejim mensuplarınndan. Kesin rakam bilinmese de dört ay içinde 120 ölü var. Ülkeyi felç etmek adına karaborsacılık, grevler, blokajlar ve sabotajlar örgütleniyor. Dikkatli bir gözle bakıldığında Şili’de Allende’nin iktidara gelmesinden sonra ülkede faşistlerin gerçekleştirdiği saldırıların çok benzerinin Venezuela’da yeniden sahnede olduğunu görebilirsiniz.
Dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip olan Venezuela, toplam gelirinin yüzde 95’ini de bu sektörden sağlıyor. ABD ekonomik yaptırımdan da söz ediyor. Günde yaklaşık 750 bin varil ham petrolü Venezuela’dan alan ve bu ülkenin en büyük petrol müşterisi olan ABD’nin ülkenin ham petrol ihracatındaki payı yüzde 40 düzeyinde seyrediyor. Bu, aynı zamanda ABD’nin toplam ithalatının da yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyor. Yani Venezuela’da krizi derinleştirmek isteyen leş kargaları her yolu deneyebilir.
Venezuela’yı emperyalist saldırganlıklara karşı savunacağız. Ancak iktidarı boyunca kendi zenginlerini yaratmış, halkın hiçbir sorununu çözememiş, sosyalist tedbirlerden ölesiye korkan, reformizmin tarihsesl iflasını yaşamış Chavismo’yu savunacak değiliz. CIA’in bölgedeki aktif operasyonları, Trump’ın açık tehdidi, kıtada sağcı iktidarları hakim kılmak isteyen emperyalizmin çok canlı hareket ettiğini gösteriyor.Bu “denge” bile sayılamayacak durum sonsuza kadar devam edemez. Ya emperyalizmin kaynakları kurutulacak ya da emperyalizm yenilecek. Venezuela emekçilerinin kazanımlarını bir bir ezip solu yok etmeyi hedefleyen emperyalizme çare yine onlardan gelebilir. İşçi sınıfının reformist sınırları aşıp devrimci bir atılım yapması şu an tek seçenek. Aksi takdirde Amerikancı güçler solu ezip geçmeye hazır.
ABD şu an açık açık işgal ile tehdit ediyor. Darbe dinamikleri de Venezuela için işlemeye başladı bile. Maduro’nun yapabildiği tek şey mahkeme kararları, polis otoritesi, anayasaya aykırı olsa bile sağ muhalefeti bir şekilde susturmanın çeşitli bürokratik yolları. Maduro kendi temelini çürütüyor. Sabotaj yapan şirketler parayı merkez bankasından alıyor, mülklerine el konulmuyor. Karaborsacılık yapan sermayeye kesinlikle dokunulmuyor. Oysa bunlar olmadan krizi aşacak bir kaynak da yaratılamayacak. İşçi denetiminde sabotajcı sağcı sermeyenin acil kamulaştırılması karaborsaya düşmüş ve canından bezmiş halkın günlük dertlerini de çözmek için tek çözüm. Sağı güçlendiren sorunlar ancak bu zamana kadar Chavismo’nun dokunmadığı sermayeye dokunarak yani devrimci bir sürece girerek aşılabilir. Fakat ne bireysel olarak Maduro’nun ne de tarihsel olarak Chavismo’nun böyle bir perspektifi bulunmuyor. Devlet gücüne dayanarak, halkı felakete sürükleyerek var olma çabası ise kırılganlığı artırıyor. Maduro’nun eli çok zayıf. Kimse kendini kandırmasın. Venezuela’ yı savunmak için yalanlara ve çarpıtmalara ihtiyacımız yok!
Venezuela’da emperyalizmi geriletmenin yolu, emekçilerin elini güçlendirmekten geçiyor: Ve tek başına Maduro’nun devrilmesi emperyalizmin ve sağın zaferi olacaktır, bu yüzden sadece reformist ve tükenmiş Chavizmo yıkılsın gitsin diyen ya da savunmaya geçmeyen bur sol emperyalizme hizmet eder.
Ülkede solun büyümesi, krizdeki ülkede somut örgütlenmeleri başarması çok hayati:
-
Venezuela’da Maduro ve partisi PSUV’den bağımsız olarak örgütlenen işçi-emekçi komiteleri kurulmalıdır.
-
Sağcı çetelere karşı bağımsız sokak hareketi örgütlemelidir. Maduro’nun uzlaşmacı ve kaypak hamleleri net bir şekilde eleştirilmelidir.
-
Karaborsacılara fiilen müdahale eden işçi komiteleri, halkın yaşadığı gıda sorunun çözmek için devreye girmelidir. Gıda üretimi, ticareti ve dağıtımını işçi kontrolüne almak için mücadele edilmelidir.
-
Sağcı çetelere, olası Amerikancı darbeye ve işgal tehlikesine karşı karşı milis kuvvetlerini örgütlenmelidir.
-
Yolsuzluğa bulaşmış PSUV’li politikacıların defedilmesi için harekete geçmelidir. Bu bürokrat ve politikacıların mallarına el konulmalıdır.
-
İş yerlerinde kontrolün işçi komitelerine geçmesi için gereken yapılmalıdır.
-
Dış borçların ödenmesi reddedilmeli, bu paranın gıda sorunun acil çözümü için harcanması için mücadele edilmelidir.
Bu yöntemler hayatın akışını emekçilerden yana değiştirecek, MUD’a yüz vermeyen geniş sol kesimi de bağımsız bir şekilde örgütleyecek bir sonuç yaratacaktır.
ABD ELİNİ VENEZUELA’DAN ÇEK!