TÜSİAD’dan Müttefik Çıkarmak – Güneş Gümüş

TÜSİAD’dan Müttefik Çıkarmak – Güneş Gümüş

Dün TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplandı ve “Geleceği İnşa” adlı gelecek için yol haritasını kamuoyuyla paylaştı. Tabii TÜSİAD da Saray rejiminin gidiş yolunda olduğunun kokusunu aldı; bir nebze rahatlayıp geleceğini düşünerek üç beş kelam etmiş. Ülkenin içine düştüğü bunca rezillikler sırasında neredeydiniz diye sorarlar yarın bir gün. TÜSİAD da ufak tefek çıkışlarla sessiz kalmamış olacak hesapta.

TÜSİAD’ın bu güdük karşı çıkışını allayıp pullayıp bizi mest etmeye çalışan ve sermaye cephesini toplumsal muhalefet için sevimli hale getirmek isteyen liberallere itibar etmeyin!

Neden mi?

  1. Sermaye sınıfına güvenilmez; özellikle de Türkiye gibi azgelişmiş ülkelerde. Tarih sahnesine devlet kaynaklarını semirerek çıkmış Türkiye sermaye sınıfları kendi siyasal programına bile sahip çıkmaktan bile aciz olduğunu yeterince göstermedi mi!? Bugün devletin başını tutan AKP’nin elindeki kaynak aktarım imkanlarından geri kalmamak için 100 yıllık cumhuriyet projesi tel tel dökülürken susuyorlardı. Şimdi de iktidarı doğrudan hedef alan bir şey dedikleri de yok. Geçmişte daha sert eleştiriler yaptıklarını da gördük; AKP iktidarı ipleri ellerinde daha çok topladıkça sesleri daha az çıkmaya başladı. Bırakılır mı ballı ihaleler, vergi indirimleri… Bugün de olur da AKP biraz güçlensin hemen başkan değiştirip Saray gemisinin kıçında seyahate devam ederler. Kısacası “patronlar da AKP’den kopuyor, sonları geldi” diyenler Türkiye’nin düzenini hiç anlamamışlar. TÜSİAD, Saray rejiminin son 5 yıldır Türkiye’yi soktuğu rotadan rahatsız olsa da bu gidişatı değiştirebilecek bir toplumsal hegemonyaya, siyaset üzerinde belirleyici bir etkiye sahip değil. Geçmişte de hükümleri ancak zayıf iktidarlara söktü. Bugün altan alta muhalefet yön vermeye çalışırken vitrinde aman Erdoğan’ı fazla kızdırmayalım ruh halinin ötesine geçemiyorlar.
  2. AKP bu ülke halklarının başına bela olduysa sorumlusu başta TÜSİAD’dır. Dün TÜSİAD toplantısında bolca nutuk çeken Tuncay Özilhan, AKP iktidar olmadan önce TÜSİAD Başkanı olarak Avrupa ülkelerini dolaşıp AKP’ye kefil olmakla meşgüldü. Askeri-sivil bürokrasinin 80 yıllık hükmünü yerle yeksan etmek için emperyalist ortakları AB ve ABD ile AKP’nin önünü açan TÜSİAD’dan başkası değildi.
  3. AKP rejiminden en kazançlı çıkanlar TÜSİAD patronlarıdır. AKP’ye muhalif diye sunulan Koç Holding’ten Ali Koç’un “Hükümetimiz bizlere Cumhuriyet tarihinin en önemli programlarını, teşviklerini yetiştiriyor. Hiçbir dönemde sanayicilere bu imkânlar sunulmamıştı” sözü boşuna değil. Ülkenin en büyük birikimi Tüpraş’ı (Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinin bir numarası) Koçlar AKP sayesinde aldı. AKP’nin sağladığı kazanç vergi indirimleri, ballı ihaleler, özelleştirmelerle kaynak aktarımı ile sınırlı da değil. Özal sonrası dönemde emekçinin belini büküp sermayeyi ihya eden neoliberalizm şampiyonluğunu AKP’den başkası gerçekleştiremezdi.
  4. Paralar kasalarına aktıkça patron cephesinin AKP sempatisi sürdü, sürer. AKP’nin tek tek sermaye gruplarıyla ne sorunu olursa olsun genel olarak sermaye düzenini ihya ettiği için sermaye cephesinden çoğunlukla sempati gördü. Yani, bunların bugünkü timsah gözyaşlarına inanmayın. TÜSİAD toplantısından Leyla Alaton’un kadın hakları, kapitalist eşitsizliği ima yapan konuşması paylaşılıyor mesela. Alaton ailesi deyince Erdoğan’ın yancılarından başkası aklınıza gelmesin. Leyla Alaton denince şu sözleri hatırlayın: “Cumhurbaşkanımızı son derece feminist buluyorum… güçlü kadınlar yetiştirdi.”
  5. TÜSİAD’ın derdi Millet İttifakı’nın ekonomik rotasını çizmek. Emekçi sınıflarda artan hayat pahalılığı, işsizlik nedeniyle artan bir hoşnutsuzluk var. Olur da muhalefet emekçilerin bu tepkisine sol bir yanıt üretir; sol popülizm gelişir diye Millet İttifakı’nın iktisadi çerçevesi TÜSİAD tarafından çiziliyor. Enflasyona karşı çıkılacaksa da sermaye programıyla karşı çıkın deniyor.
  6. AKP sonrası dönemin kazananı da patronlar olsun diye uğraşıyorlar. TÜSİAD, AKP sonrasında burjuva normalleşme istiyor. Koç Holding’in başındaki Ömer Koç, 2001 krizi sonrasında AKP’nin ilk döneminde uyguladığı neoliberal programı çıkış yolu olarak gösteriyor. Geleceği İnşa programında asgari ücretle canı çıkasıya sömürülen, emeklilik hakkı neredeyse elinden alınan emekçiye bir gelecek yok. Aksine AKP’nin ekonomide yarattığı yıkımdan çıkış yolu diye sunulan Kemal Derviş, Ali Babacan yolu olunca hedeflerinde emekçi halkın sırtına daha çok binmek olacak: Kalan kurumların özelleştirmesinin tamamlanması, emeklilik hakkının özel sektöre havalesi, sağlık-eğitimin tamamen paralı hale getirilmesi, kıdem tazminatının yok edilmesi vb.

Emekçilere havanızı alın, gelecek de bizim istediğimiz gibi olsun diye patronlar cephesi burjuva muhalefeti hegemonyası altına almışken sosyalistlerin “AKP gitsin de nasıl olursa olsun” diye bir seçeneği olamaz. Emekçi sınıfların mücadele cephesi yoksul halk düşmanı neoliberal programları çöpe atabilecek ve demokrasiyi tabandan kazanıp yaşatabilecek tek güçtür.

NOT: AKP ile TÜSİAD arasındaki ilşkiye dair daha detaylı bir okuma için: https://www.sosyalistgundem.com/akp-ve-tusiad-gunes-gumus/ 

 

KATEGORİLER