Türkiye ve Suriye’de Gerçekleşen Depreme Dair İnqilabın Sesi Açıklaması

Türkiye ve Suriye’de Gerçekleşen Depreme Dair İnqilabın Sesi Açıklaması

Türkiye ve Suriye’de yaşanan deprem ve ağır sonuçlarını acı bir şekilde izliyoruz. Depremin başladığı günden itibaren hem Azerbaycan’da, hem de Türkiye’de eğitim alan arkadaşlarımızla birlikte bir seferberlik başlattık. İlk andan itibaren İnqilabın Sesi üyeleri Ankara, İzmir, İstanbul ve Türkiye’nin diğer şehirlerinde  kardeş partimiz “Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP)” ile birlikte deprem bölgesinde acil ihtiyaç olunan eşyaları toplamaya başladık. Azerbaycan’daki yoldaşlarımızın para ve eşya desteğini Türkiye’deki yoldaşlarımıza bölgelerine ulaştırmaları için gönderdik. İnqilabın Sesi üyesi yoldaşlardan bir ekip SEP ile birlikte depremden en çok etkilenen bölgelerden biri olan Adıyaman’a geldi. Yoldaşlarımız orada toplanan malları emekçi halka ulaştırıyor, yemek yaparak açlığa mahkum edilen halka yardım ediyor, çadırlar kurarak soğuğa mahkum edilerek halkın yaralarını sarmaya çalışıyor. İktidarın ölüme mahkûm ettiği, patron ve şirketlerinse kar hırsıyla yalnızlığa mahkum ettiği bölgelerde dayanışmayı yükselten yoldaşlarımıza selam olsun!

Deprem Türkiye için yeni bir olgu değil. 1999 Gölcük, 2011 Van, 2020 Elazığ, 2020 Ege, 2023 Maraş ve ismini saymadığımız bazı afetler çevre illerde yıkıma neden oldu. Jeoloji profesörleri Kahramanmaraş’ın merkezinde deprem olacağını televizyon kanallarında söylediler. AKP bu açıklamaları dinlemedi. Profesörleri dikkata alıp gereğini yapmak AKP’nin işine gelmez çünkü. AKP, 1999’daki Gölcük depreminden sonra toplanan deprem vergilerinin nerede olduğunun sorgulanmasını istemez. Ucuz ve niteliksiz binalar yapan mütteahitlere kimlerin ruhsat verdiğini ve bundan kimlerin yararlandığının sorgulanmasını istemiyor. Ama biz Azerbaycan emekçileri, Türkiye emekçi halkını ölüme mahkum edenlerden Türkiye emekçileriyle beraber hesap sormalıyız!

“Doğal” felaket diye bir şey yoktur. Felaket başlı başına politik bir meseledir. Ona göre de, yansıtılmak istenilen “siyaset üstülük”ü kabul etmiyoruz. Kabul ettirilmek istenilen birlik ve beraberlik safsatalarını da kabul etmiyoruz. Kiminle birlik olacağız? Emekçi halkın omzundan inmek bilmeyen patronlar ve onları koruyan iktidarla mı? Türkiye’nin egemen sınıfları ile diğer ülkelerin egemen sınıfları birlik olabilir. Sadece Azerbaycan işçilerini ezen İlham Aliyev Türkiye işçilerini ezen Recep Tayyip Erdoğan ile birlik olabilir. Çünkü İlham Aliyev de en az Recep Tayyip kadar suçlu. Biz Azerbaycanlı devrimciler ve emekçiler, ancak diğer ülkelerin emekçileriyle birlik ve beraberlik içindeyiz. Bunun bir örneği de, eski “VAZ” arabasına battaniye yükleyen bir sembol haline gelen Sarvar’dır. İşçiler, emekçiler, kendilerinin veya evlatlarının 2 kıyafetinden 1’ni sınıf kardeşlerine gönderiyorlar. İşçi sınıfının birliği, depremin yıkımından daha güçlüdür!

Suriye’ye uygulanan yaptırımlar kapitalizmin yaşamı umursamadığını gösteriyor. Suriye halkını ölüme, açlığa, sefalete ve göçe mahkum eden emperyalizm, deprem karşısında da halkı çaresiz bıraktı. Biz Azerbaycanlı devrimciler, Suriye’deki yaptırımların derhal kaldırılmasını talep ediyoruz!

Orta Doğu’nun alnına yazılmak istenilen felaket coğrafyası kurgusunu kabul etmiyoruz. Ne kadar ki egemen sınıflar Orta Doğu’nun emekçi halkını semirmeye devam edecek, burada felaketler de devam edecek. Orta Doğu’da yeni bir baharın gelmesi için, emekçiler ve ezilenler, egemen sınıfları tarihinin tozlu sayfalarına hapsetmelidir. Bu nedenle, sürekli devrim programı dışında hiçbir program bizlere yol gösteremez.