Tek Adam Rejiminin Bir Yılı – Emre Güntekin

Tek Adam Rejiminin Bir Yılı – Emre Güntekin

Ä°lgili resim

Erdoğan çok istediği başkanlık koltuğuna kavuşalı bir yıl oldu.

Çok istediği başkanlık koltuğuna oturuşunun yıldönümüne İstanbul’da yaşadığı ağır bir hezimetle giriyor olması tarihin bir ironisi. Erdoğan geçtiğimiz yıl 19 Haziran’da yani başkanlık seçimine beş gün kala şunu söylüyordu:

“Bu kur filan, bunların hiçbirisi bizim geleceğimizi belirleyen şeyler değil. Bizim geleceğimizi, biz belirleyeceğiz. 24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz.”

Erdoğan 24 Haziran 2018’de yetkiyi bir şekilde almayı başardı. Peki, yetkiyi alan “bu kardeşimiz”in “faizle şunla bunla” savaşı nasıl sonuçlandı?

Aşağıdaki tabloda tek adam rejimi altında geçirdiğimiz bir yılda faizlerin bırakın düşmeyi, neredeyse iki katına yaklaştığı gözlemleniyor. Bu süreçte özel bankalar kredi musluklarını mümkün olduğunca kısarken, ihale kamu bankalarının üzerine kaldı. 31 Mart yerel seçimleri öncesinde iktidar kredi kartı borçlarından, futbol kulüplerinin borçlarının yapılandırılmasına kadar bütün hamlelerinin yükünü kamu bankalarına yüklemişti. Elbette kaynak ihtiyacı da emekçilerin alın teriyle oluşturulan işsizlik sigortası fonu ile hazineden karşılandı. Verilen kredilerin büyük kısmı yatırıma dönüşmezken, sadece var olan borçların çevrilmesine imkân sağladı.

Kredi Cinsi 24 Haziran 2018 24 Haziran 2019
İhtiyaç Kredisi (%) 17,3 29,6
Ticari Kredi (%) 16,6 27,6
Konut Kredisi  (%) 11,7 21,9
Taşıt Kredisi (%) 15,6 29,1

Bir yıllık tek adam rejiminin çözemediği ve çözemeyeceği en önemli problemlerden birisi işsizlik. Türkiye ekonomisi 2018’in son çeyreğinde % 3, 2019’un ilk çeyreğinde % 2,6 küçüldü. Yüksek enflasyon ve yüksek işsizlikle birlikte nur topu gibi bir stagflasyonla karşı karşıyayız. Faizlerin yükselmesi nedeniyle yatırımlar gerilerken bunun doğrudan sonucu karşımıza işsizlik olarak çıkıyor. 2018 Haziranında % 10,9 olan işsizlik oranı, TÜİK’in açıkladığı Mart ayı verilerinde % 13,7’ye yükselirken, işsizler ordusuna yaklaşık 1 milyon kişi daha katıldı. Genç işsizlik ise % 20,1’den % 25,7’ye fırladı.

Veriler Erdoğan’ın miting meydanlarında bol keseden salladıkları ile hayatın gerçeklerinin birbirinden ne kadar uzak olduğunu göstermesi açısından önemli. Emekçi yoksul insanların rakama da ihtiyacı yok: Her gün bir yenisi yaşanan işsizlik ve geçim sıkıntısı kaynaklı intiharlar, hayat pahalılığı, bel büken vergiler, zamlar insanlara krizin acı deneyimlerini sürekli tattırıyor. Öte yandan bir grup aile ferdinin, iktidar yanaşması iş adamının, ünlünün, paralı trol ordusunun, dini vakıf ve cemaatlerin, parti kadrolarının kamusal zenginliği nasıl talan ettiği; bütün devlet kademelerinde eş dost kayırıcılığının ne boyutlara geldiği artık saklanamaz gerçekler olarak yoksul emekçi insanların gözüne daha çok çarpıyor.

Sorun sadece ekonomi de değil.

Tek adam rejimi ayakta kalabilmenin yolu olarak toplumsal kutuplaşmayı daha da artırdı, etnik ve mezhepsel gerilimleri daha da körükledi. Toplumda kadın cinayetlerinde, kadınlara ve çocuklara yönelik taciz ve tecavüz vakalarında büyük artış yaşandı. Ana akım medyanın neredeyse tamamı iktidarın emrine girerken, yalan ve manipülasyon iktidarı korumanın tek aracı haline getirildi. 

Dış politikada ise AKP bir yılda tam bir sıkışmışlığın ortasına düştü. ABD ve Batı’yla zıtlaşmayı bir iç politika mezesine dönüştüren iktidar, Rusya’ya parasını ödediği ve Temmuz ayında alıyoruz dediği S-400’leri hala koyacak yer bulamıyor. Vazgeçse Suriye’de Rusya’nın kapıyı gösterip Erdoğan’ı evine postalaması söz konusu; alsa pamuk ipliğine bağlı bir ekonomi ABD ve Batı’nın yaptırımlarıyla yüz yüze kalacak.  Geçtiğimiz yıla benzer döviz şokları gündeme gelecek.

Kısacası artık mızrak çuvala sığmıyor. Yalanla, hileyle, baskıyla adım adım inşa edilen tek adam rejimi sapır sapır dökülüyor. Bir yılın sonunda Erdoğan’ın siyasi hırslarını tatmin etmek için geçilen başkanlık rejiminin ülkeye sunduğu tablo budur. Bu tablonun cezasını ise emekçi sınıflar hem 31 Mart’ta hem de 23 Haziran’da iktidara tokadı vurarak kesti.

Yeterli mi? Emekçi sınıfların Erdoğan rejimiyle işi henüz bitmemiştir. Erdoğan rejimi yara alsa bile hala manevra imkanına sahiptir. Rejimin önümüzdeki dönemde atacağı ilk adım krizin bedelini işçi sınıfına yıkmak olacaktır. Fakat, emekçi sınıfların bu sürece iktidardan daha moralli ve umut dolu gireceği de 23 Haziran’da netleşmiştir. Bu morali ve umudu tek adam rejimine, sömürüye ve kapitalist krize karşı anlamlı kılmanın yolu örgütlü bir sınıf mücadelesinden geçmektedir. İktidara ölümcül darbeyi vuracak olan budur!

KATEGORİLER