Taliban’ın İktidarının Birinci Yılı: Afgan Devrimci Marksist Omid Jurrat Rastakhiz ile Afganistan’ın Güncel Durumu Üzerine
Tam bir yıl önce Taliban Afganistan’da yeniden iktidara geldi. Bu bir yıl içerisinde halkın yaşamında ne değişti?
Taliban’ın iktidara gelişi, eski rejimden bıkan bazı kesimleri özellikle köylerde yaşayan halkı az da olsa sevindirmiştir. Ancak Taliban’ın hegemonyayı ele aldığı ilk günden beri Afganistan’ın neredeyse tüm kesimleri ekonomik olarak güçlük çekmeye başladı. Bankalar kapandı, ülke ticaretini canlı tutan komşu ülkelerle sınırlar kapatıldı, öte yandan son savaşlardan dolayı devlet memurları kaç aydır maaşını alamıyordu. Eski rejimdeki hırsızlıklardan korkan halkın büyük çoğunluğu birikimlerini bankalara yatırmıştı, bankalar da merkez bankasının çalışmadığını söyleyerek kimseye nakit dağıtamadı aylarca. Öte yandan birçok devlet memuru işsiz kaldı. Özellikle kadınların %95’i işlerinden oldu. Taliban, maaşlarını ödeyemeyeceğini anlayınca birçok devlet memurunu işten çıkardı ki 350 bin güvenlik gücünü de buna katarsak oldukça büyük bir rakam. İşsizlik oranı korkunç dereceye kadar yükseldi. Neticede milyonlarca insan bir senelik Taliban rejimi altında açlıkla yüzleşti.
Diğer yandan bireysel özgürlükler de oldukça kısıtlandı. Bilhassa kadınlar yirmi sene öncesi gibi burka giymeye, evden çıkmamaya, çalışmamaya zorlandı. Erkeklerin sakal bırakması, sarık takması, Afgan geleneksel kıyafetinden başka bir şey giymemesi kararlaştırıldı. Müzik yapmak ve şarkı söylemek yasaklandı. Ayrıca binlerce devlet okulu ve özel okullar öğretmen yetersizliğinden veya ekonomik gerekçelerden dolayı kapandı. Sonuç olarak Taliban’a sempati duyan kesimlerin de durumdan şikayetleri de giderek artıyor.
Taliban, ekonomiyi nasıl idare ediyor? Gelirler nereden elde ediliyor?
Taliban’ın kendi söylediğine göre gelirlerinin çoğu vergilerden oluşmakta. Ancak buna inanmak biraz güç, çünkü ülkeyi sadece halkın veya küçük bir tüccar kesiminin ödediği vergilerle ekonomik olarak idare etmek mümkün gözükmüyor. Taliban’ın eskisi gibi uyuşturucu ticaretinden büyük gelirler elde ettiğini herkes biliyor. Öte taraftan Taliban, ülke ekonomisi için kritik kurumların başına, din derslerinden başka bir şey anlamayan çoğu mollaları oturtmuş durumda. Ekonomi yönetiminde de şu an ülkenin nereye gittiğine, sorunların nasıl çözüleceğine dair büyük belirsizlikler mevcut.
Afganistan’dan kaçma isteği halk arasında ne durumda? Mültecilerin gittikleri ülkelerdeki durumu hakkında ne biliniyor?
Genç kuşak ve okumuş aydın kesimler imkanı olursa ülkeden ayrılmak istemektedirler. Bir sene içinde gözlemlediğime göre, özellikle son 20 sene içinde yetişmiş kuşağın artık ülkeden umudunu kestiğini, onun için bu topraklarda hiçbir gelecek kalmadığını, Avrupa ve Batı ülkelerine gitmek istediğini görmek mümkün. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Şehirlerde yaşayan halkın büyük çoğunluğu imkanı olursa ülkeden kaçmak istemektedir. Ekonomik gerekçeler ve Taliban’ın baskıcı politikaları bu kaçış isteğini yaratan faktörler.
Kadınların düzenlediği protestolar hakkında ne söyleyebilirsin?
Gösteriler küçük çapta olsa bile, kadınların korkusuzca Taliban’a karşı koyması takdire değerdir. Çünkü şuan Afganistan’da hiçbir kanun yok, gücü eline alan istediğini yapabiliyor. Büyük bir güç boşluğu da var diyebiliriz. Dolayısıyla eylem yapan kadınlar her şeye hazır, hatta ölümü bile göze alarak meydanlara çıkıyorlar. Genel olarak erkeklerin ağzından korkudan dolayı çıt bile çıkmazken kadınların yaptıkları birer kahramanlıktır. Eylem yapan kadınların çoğu iyi eğitimli bilinçli kesimlerden geliyor. Ancak maalesef bu protestolar dağınık bir şekilde yapılmakta, daha iyi organize olmaları ve sembolik gösteriden daha fazlasını yapmaları gerekiyor. Daha ciddi şekilde örgütlenerek büyük kitlelere ulaşabilirler aslında.
Halkın arasında Taliban’a destek ne boyutta?
Afganistan’ın taşrasında yaşayan gelenekçi, muhafazakar halkın büyük çoğunluğu bir sene evveline kadar Taliban’ı son derece desteklemekteydi. Bilhassa ülkenin Peştun kökenli güney kısımları Taliban’ın etkin olduğu yerlerdi. Ancak bir sene içinde çok şey değişti ve bu da ekonomik sıkıntılara dayanıyor. Örneğin bir sene öncesine kadar Taliban’ı savunan benim bir akrabam yeni rejimden şu an son derece nefret ediyor ve Taliban’a ağzına geleni söylüyor. Tez zamanda gitmelerini umuyor. Eskiden en azından amelelik yaparak üç beş kuruş kazanabiliyorken şimdi neredeyse her gün aç karınla uyumak zorunda kalıyor çünkü. Diğer taraftan okumuş, aydın ve çoğunlukla şehirde yaşayan halk Taliban’ı Pakistan’ın kuklası olarak görüyor, hatta Peştun kökenliler bile durumdan son derece rahatsız.
Hazaralar ve diğer etnik azınlıkların durumu nasıl?
Taliban iktidarı eline geçirmeden önce Hazaralar’ın bir bölümü de saflarında yer alıyordu ve hatta şu an bile tek tük var. Ancak bir sene içinde gerek Şii mezhepliler olsun, gerek Sihlerle Hintliler olsun birçok baskılarla karşılaştılar. İlkin IŞİD Hazaralar’a karşı birçok saldırı düzenledi, yüzlerce Şii camilerinde kana bulandı. Son olarak da Sihler ve Hintlilere karşı saldırılar da artmış durumda. IŞİD yapıyor dense de, aslında bu saldırıları kimin gerçekleştirdiği belli değildir. Büyük ihtimalle Taliban içindeki aşırı radikal unsurlar yapmaktadır bunları. Öte taraftan Şii, Sih ve Hintlilerin dini merasimlerini de oldukça kısıtladılar. Örneğin geçen Muharrem ayında Şiilerin Kabil caddelerinde eylem yapmalarına müsaade edilmedi ve bunun üzerini örtmek için de telefon şebekelerini ve interneti bir günlüğüne kestiler. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde etnik azınlıklara karşı saldırıların artacağı ön görülüyor.
Ahmed Mesut ve Taciklerin direniş kapasitesi var mı?
Etnik Tacikler nüfus olarak Afganistan’da Peştunlardan sonra ikinci konumdalar. Tacikler, gerek yirmi sene öncesinde, gerek yirmi yıl içinde ülkeyi etkileyebilecek birçok donanıma sahipti. Öte yandan şuan Ahmed Mesud’un başını çektiği (Şura-yı Nazar) veya yeni adıyla Milli Direniş Cephesi, 20 sene önce Taliban’a veya herhangi başka bir güce uzun yıllar boyu direnebilecek ve Pancşir’e kimseyi sokmayacak techizata sahipti. Ama yirmi sene içinde ABD’nin girişimleriyle silah ve mühimat yığınları ellerinden alındı. Ayrıca Tacikleri temsil ettiklerini söyleyen Ahmed Mesud, onun amcaları ve Sovyet savaşından kalma birkaç savaş ağası yirmi sene boyunca yozlaşmış kukla hükümet içinde yer aldılar, Tacikler adına yapmadıkları kalmadı. Dolayısıyla Pancşir hariç, pek fazla destekçileri yok. Şahsen Ahmed Mesud bazı icraatlarla halkın desteğini alabilirse, büyük ihtimal direniş daha da büyüyecek ve yayılacaktır. Son olarak Ahmed Mesud ve onun savaş ağaları, bazı koşullar yerine getirildiği takdirde Taliban’la aynı çatı altında çalışabileceğini de beyan etmiştir. Kanımca direniş bahanesiyle yeni rejimden pay almak istemeleri de diğer bir ihtimal.
Taliban öncesi bir sol muhalefet var mıydı, neden toparlanamadı?
Çok etkili olmasa da Taliban öncesi, o zamanki rejime karşı sol bir muhalefet vardı ve şiarlarından biri de ABD emperyalizmine karşı direniş göstermekti. Ancak ABD’nin Afganistan’ı terk etmesini de istemiyor olmaları diğer bir gerçekti. Çünkü ABD çıkarsa, Taliban’ı tekrar getireceğini tahmin ediyorlardı ve bu öngörüleri de gerçekleşti zaten. Öncelikle şunu söyleyelim ki Afganistan’da aktif olan sol kesim sadece eski Maoculardan ibaret kalmıştı. Ancak neden mi toparlanamadılar? 2001’den sonra ülke ABD ve NATO tarafından işgal edildikten sonra fırsatı değerlendirmek isteyen sol örgütler bir araya geldi ve ne yapmaları gerektiğini konuştular. Bir grup eskisi gibi gizli faaliyetlerle örgütü genişletme isteğini dile getirirken daha genç kuşaklardan oluşan diğer grup da gelecek için emperyalizmin kaynaklarından faydalanmak istedi. Dolayısıyla eski kuşak pasif bir şekilde geride durdu ve bekledi. Ancak genç kuşak Afganistan Dayanışma Partisi (Hizb-i Hambastagi Afghanistan) adı altında, rejimle iç içe hareket etti. Hedefleri şöyleydi: emperyalizmin kaynaklarını kullanacak, yeni aydın ve sol görüşlü kuşaklar yetiştirecek ve emperyalizmi kendi silahıyla vuracaktı. Ancak kısa zamanda emperyalizmin parası maalesef baştakilerin çoğunun iştahını kabarttı. Bir taraftan yoksul gençleri, sosyalizm adına duygu sömürüsü yaparak etkisi altına alırken diğer taraftan kendileri mal mülk sahibi oldular, evlatları eğitim için dış ülkelere gitti ve sol değerleri tamamen ayaklar altına aldılar. Kısacası emperyalizmin parasının sıcaklığı vicdanlarını lekeledi. Kenarda seyre duran eski kuşak Maocuların ise çoğu ya hayatını kaybetti ya da yaşlılıktan ötürü bir şey yapamaz duruma düştü. Son olarak Taliban gelmeden bir ay öncesi, Hambastagi içinde darbe yapıldı ve Merkez Komitesi ile Siyasal Büroyu eleştirenler partiden tasfiye edildi. Tasfiye edilenler siyasal açıdan çok önemli ve halk nezdinde etkili şahıslardı. Bunların Taliban gelmeden bir ay öncesi tasfiye edilişi de soru işareti yaratıyor aslında. Maalesef şu an sol diye bir şey kalmadı. Tüm sol örgütler dağıldı.
IŞİD’in kapasitesi hakkında neler biliniyor?
Taliban her ne kadar IŞİD’in Afganistan’da etkili olmadığını ve hatta bazen IŞİD’in ülkede hiç olmadığını belirtse de IŞİD’in Afganistan’ın bazı noktalarında faaliyet yürüttüğü biliniyor. Bir sene içinde intihar saldırılarının çoğunu IŞİD üstlendi çünkü. Eski rejim döneminde önemli ölçüde etkinliğini artırmıştı bazı noktalarda, taki Taliban önüne geçene kadar. Ama yine de kesin bir bilgi yok. Muhakkak ABD, kendi çıkarları gereği, Çin ve Rusya’yı sıkıştırmak amacıyla gerisinde bırakmıştır IŞİD’i. Ancak Taliban ve El Kaide kadar IŞİD’in Afganistan toplumu üzerine etkisi olamamıştır. Çünkü IŞİD militanlarının çoğu yabancı uyrukluydu ve radikal unsurlar tarafından bile kabul göremediler. Ancak, Taliban’a küsen militanlar, ya da Taliban zulmüne uğrayan kesimlerin alternatifleri olmadığı takdirde IŞİD’e katılma ihtimalleri var. Taliban, Peştun olmayan toplumların üzerine biraz daha giderse, özellikle Afganistan’ın kuzeydoğu bölgesi IŞİD’in büyümesi için uygun bir ortam olacaktır.