Syriza’nın Seçim Zaferi Nasıl Açıklanır? – V.U. Arslan
Yunanistan’da 9 ay içerisinde yapılan 2. genel seçimden de zaferle çıkan Syriza oldu. Syriza, elde ettiği %35.4’lük oy oranı ve ikinci sıradaki sağcı Yeni Demokrasi’ye attığı 7 puanlık fark ile beklentilerin epey üstüne çıktı. Böylelikle iki partiyi başabaş gösteren anket şirketleri de fena halde yanılmış oldular.
Syriza’nın Ocak’ta verdiği sözleri çiğneyip Memoranduma boyun eğmesine rağmen Yeni Demokrasi’ye attığı fark, epey sükse yapsa Syriza’nın toplam oyunda büyük düşüşler oldu. (2.245.978 – 1.925.904) Oy oranı ile oy sayısındaki bu dengesizliği sağlayansa seçimlere katılımın rekor derecede düşük olmasıydı (%55). Yunan halkı içerisinde giderek artan sayıda insanın parlamenter budalalılığın bir oyundan ibaret olduğunu düşünmeye başlaması, seçimlere karşı ciddi bir kayıtsızlığın gelişmesini beraberinde getiriyor. Durum o kadar bariz ki kesinti paketlerini yırtıp atacağım diyen parti, Merkel’in temsil ettiği emperyalist-kapitalizme direniyor görünüyor, hatta halk referandumda %62’lik bir ezici paket karşıtı oy kullanıyor, ama gelin görün ki her şeye rağmen asıl kararlar kapalı kapılar ardından sitemin büyük efendilerince alınıyor ve kesinti paketleri tıkır tıkır o parlamentodan geçiyor. Durum böyle olunca, bir de daha radikal sol partiler kendisini gösteremediği için seçimlere katılım tarihin en düşük seviyesine geriledi.
Syriza’nın zaferini perçinleyen diğer bir etmen de Syriza’nın solundaki partilerin başarısızlığı oldu. Bunlardan Syriza’dan kopan Lafazanis önderliğindeki Halkın Birliği, %2.86 oy oranında kalarak %3’lük seçim barajının altında kaldı ve büyük bir düş kırıklığı yaşadı. SDH’nin de oy çağrısı yaptığı radikal soldaki Antarsya ise %0.85 ile kendi olağan sınırlarının ötesine pek fazla geçemedi. Yunanistan Komünist Partisi (KKE) ise %5.55’te kaldı ve bu yılın ocak ayında yapılan genel seçime göre toplam oy sayısında düşüş oldu. (338.188 – 301.632)
Sağcı Yeni Demokrasi %28 ile 9 ay önceki oy oranını korusa da bu parti de toplam oy sayısında düşüşler gördü (1.718.694 – 1.526.205). NeoNazi Altın Şafak ise %7’lik oy oranı ile 3. parti olsa da henüz beklenen çıkışı yapmaktan uzakta. Sosyal demokrat PASOK ise Syriza faktörüne rağmen oylarını bir miktar da olsa arttırmayı başardı (%6.2) ve Yunan siyasi hayatından silinmeye karşı dirençli olduğunu gösterdi. Hükümetin küçük ortağı, Syriza’nın partneri milliyetçi sağ parti Bağımsız Yunanlılar ise %3.7’ye gerileyerek istikrarlı bir şekilde gerilemesini sürdürdü. Gelgelelim Syriza’nın koalisyon ortağı olarak bir kez daha bakanlık koltuğunu kapmayı başardılar.
“Sağ”duyu Tsipras’ı İşaret Etti
Syriza’nın son seçim zaferindeki birinci neden, Syriza’ya daha önce destek verenlerin büyük çoğunluğunun Tsipras’ın Troika’ya karşı elinden geleni yaptığını düşünmesidir. Yani Tsipras AB ile pazarlıklarda ufak tefek şeyler de olsa koparmıştır, PASOK ve Yeni Demokrasi gibi Yunanistan’ın bugününden asıl sorumlu olanlara göre temiz bir isimdir vb. Yani Yunanistan’da emekçilerin öncü kesimi hariç tutulursa geri kalan geniş kesimler, henüz AB’den ya da Euro’dan çıkmaya ve dalgalı radikal sularda yüzmeye hazır değildir. Hele bu dalgalarda gemiyi ilerletecek güvenilir bir kaptan ortalıkta görünmüyorsa. Bu da devrimci alternatifin yokluğu ya da henüz zayıf olmasıyla alakalı.
Kriz emekçileri bunaltsa da henüz durum Yunanistan’da keskin bir hal almadı. Yunanistan emekçilerine göre AB hala zenginliğin ve gelişmişliğin ifadesidir, o yüzden de kopuş fikri, şu aşamada çok da popüler değildir. Syriza işte tam da bu sağ duyuya hitap ediyor: “Kesinti paketleriyle mücadele edelim, elimizden geleni yapalım, tavizler kopartalım, ama AB ve Euro’dan da çıkmayalım.” Tsipras bu yüzden hala popülerliğini koruyor. O da bu durumu bildiğinden baskın bir seçime gitmiş ve muhalifler toparlanmadan, kendi popülerliği inişe geçmeden durumunu sağlamlaştırmak istemişti ve istediğini de almayı bidi.
Syriza’nın Solundaki Partiler Hezimeti Yaşadı
Kriz, şartları henüz o kadar travmatik olmasa da Syriza’nın solunun almış olduğu mağlubiyeti sadece objektif koşullarla açıklayamayız. Özellikle Halkın Birliği’nin seçim barajını aşamayarak parlamento dışı kalması, taraftarları için ciddi bir hayal kırıklığıdır. Halkın Birliği, yaşamın testinden geçemeyen eski Syriza programıyla, cansız, renksiz, heyecansız haliyle nasıl ilgi odağı olabilirdi ki? Oysa Lafazanis çevresi Syriza içerisinde oldukça güçlü bir konumdaydı, ama bu konumun hakkını verecek parti içi mücadeleyi sergilemediler, Syriza’yı kolayca Tsipras’a teslim ederek tasfiye oldular. Yine de Hakın Birliği’ne ciddi bir ileri işçi ve gençlik katılımı oldu. Ama Halkın Birliği drahmiye geçiş dışında bir çıkış ve canlılık ortaya koyamadı. Üstelik daha soldaki Antarsya’dan gelen seçim ittifakı teflikleri de reddedildi. Belki Antarsya’nın öne sürdüğü kimi şartlar radikal geldi, belki neden Antarsya’nın önünü açalım dediler. Ama neticede 2.87 ile barajda boğulan Lafazanis ve ekibi oldu.
Antarsya Syriza’nın ihanetinden sonra gelişecek sol tepkiyle beraber bir boy büyüyüp kendisini yüksek siyasetin tanınır bir oyuncusu haline getirebilir miydi? Evet bu olanak vardı, ama Halkın Birliği’nin ortaya çıkışı hesapları biraz karıştırdı. Önce Antarsya’nın sağ kanadı ARAN/ARAS Halkın Birliği’ne katıldı. Halkın Birliği merkez kaç kuvvetler için ana adres haline geldi. Halkın Birliği, Antarsya’nın getirdiği şartlı ittifak teklifini reddetti ve Antarsya da haklı olarak kendi başına seçimlere katıldı. Alınan oyda çok sınırlı bir artış var, ama bu önemli değil. Asıl mesele sınıf mücadelesinin bundan sonraki gelişimidir. İçerisindeki sağ kanatı ayrılan Antarsya, eğer güçlü kampanyalarla sınıf mücadelesine etki edebilir ve işyerleri ile sokaklarda öne çıkabilirse tarihsel açıdan önemli bir yere gelebilir. Antarsya’nın konumunu muhafaza etmesi bu açıdan önemlidir.
KKE ise her zamanki KKE’dir. Temmuz ayındaki referandumda ortaya çıkan büyük HAYIR dinamiğine bile sekter ve düşmanca davranan KKE’nin kitlelerde en ufak bir sempati uyandıracağı yoktur. Bu yüzden de Syriza’nın ihanetine rağmen KKE oy kaybedebilmektedir. Oysa KKE halihazırda Yunanistan’da sınıf mücadelesinde ve politikada oldukça önemli bir güçtür, ama gelgelelim adeta kendi yenilgisi için politikalar izlemektedir. Tuttuğu yer itibariyle de izlediği politika, fren vazifesi görmektedir. KKE’den en ufak bir umut çıkmayacağı partinin geçmişiyle de bugünüyle de ortadadır.
Asıl Belirleyici Olan Sınıf Mücadelesidir
Yunanistan’da krizin biteceği yoktur. Er ya da geç Syriza hükümeti tekrardan Troika’dan para dilenmek zorunda kalacaktır. Onlar da emekçi haklarına daha fazla saldırı isteyecekler. Burjuva ekonomi kanalları yine Yunanistan Euro bölgesinden çıkacak mı diye günler boyu program yapacaklar. Unutmamak gerekir ki Yunanistan 6 yıldır bu krizin içerisinde. Yani bu pilav daha çok su kaldırır. Bu da Syriza’nın kazandığı son seçim olur. Tehlikeli olan nokta şudur: Eğer Syriza hükümetine karşı grev hareketleri örgütlenmezse toplumsal muhalefeti sanki aşırı sağ yapıyormuş gibi bir durum ortaya çıkabilir. Bu da Altın Şafak için ileriye doğru bir çıkış noktası oluşturabilir. Yapılması gereken toplumsal muhalefeti, grevleri, yürüyüşleri, etkili kampanyaları örgütlemektir. Yunanistan’daki durum bu şekilde devrimci muhalefet lehine bu şekilde derinleşecektir.