Sosyal Demokrat Emekçilere Açık Mektup: Seçimlere Bel Bağlama Güzel Kardeşim!

Sosyal Demokrat Emekçilere Açık Mektup: Seçimlere Bel Bağlama Güzel Kardeşim!

Yerel seçimler iyice yaklaştı. 24 Haziran şokunu yeni yeni atlatan muhalif sosyal taban yeniden umutlanmaya başlıyor. Hinoğlu hinliğin kitabını yazmış AKP, ekonomik krizi bekleyecek değildi tabii. 24 Haziran’da kriz çarşıyı pazarı vurmadan baskın seçimi yapıverdi. Vasıfsızlığın kitabını yazan “CEHAPE” yöneticileri ise birbirlerini yemekten başarısız olan seçim politikasının içeriğini tartışamadı bile. Adam diploma diploma diye seçimi tüketti! Sanırsın ülkedeki herkes doktorasını bitirmiş ya da tez aşamasında…

Sorsan bu ülkeden bu kadar olur diyecek. Asıl senden bu kadar oluyor. Ülke, tarihin en ciddi ekonomik krizlerinin içine sürükleniyor, emekçi inim inim inliyor. Ama CHP tam takır. Ne bir seçim programı ne bir kampanya… Ama bunlar için önce emekçiden yana olmak gerekir değil mi! CHP’deki arkadaşlar ise ihtiraslı zenginlerden oluşuyor. Hırslı zenginlerimizin makam mevki için yapmayacakları yok. İstediklerini alamayınca öç almak için hemen diğer partiye geçivermek bile var.

İçerikse aynı. Defalarca denenen ve her seferinde hüsrana uğrayan aynı oyun planı. Sağdan aday koyalım, vatandaş bize oy verir. Silik neoliberal siyasetinle ancak hiçleri oynarsın. Giddenscı, Blairci kardeşlerin tüm dünyada silindi gitti, haberin yok. Dünyadan haberin olmadığı gibi patronlardan da haberin yok.

Ama bu sefer başka. AKP etkilerini hafifleteceğim diye bir yerlerini yırtsa da ekonomik kriz vatandaşı ciddi biçimde vuruyor. Kazıkların büyükleri seçim sonrasına kaldı ama ekonomik krizin bu kadarı bile AKP’yi ciddi şekilde yoracak. Eyvallah da nereye kadar? Bir iki iyimser seçim anketi muhalif vatandaşın yüreğini kıpır kıpır ediyor. Bu tahmin, AKP karşıtlarını ümitlendirse de bizler “umut fakirin ekmeği” deyip geçemeyiz. Hoşumuza gitmese de gerçekleri konuşmalıyız.

Hiçbir toplumun kaderi seçimlerle belirlenmedi. Bu yüzden AKP’den kurtulmak için sadece sandığına gidip oy atmanın yeterli olacağını sanmak gerçekten saflık olabilir. Ya da “ben daha fazlasıyla uğraşamam”, “risk alamam”, “emek veremem” demektir. Bakınız dünya Trump’ların, Putin’lerin, Şi Cinping’lerin, Bolsonaro’ların dünyası. Siz hala Türkiye’deki tek adam rejiminin emperyalist kapitalist sistemin tarihsel krizi ve yarattığı eğilimlerle alakasını kurmayın. Ne diyordu bunlardan biri “Reis kaybedeceği seçime girmez”. Ankara’da bundan önceki seçimlerde Mansur Yavaş aslında kazanmamış mıydı!? Bunu yeni duyan varsa zaten bundan gerisini okumasın. Ne olmuştu? Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala Yenimahalle oy toplama merkezinde almıştı soluğu, Melih’in oğlu Osmancık da Seyran’da aynı işi görmüştü. Sonra sabaha karşı Anadolu Ajansı tam da Mansur, Melih’i geçecekken 2 saatliğine veri akışını kesmişti. Sonra Melih kazandı, geçmiş olsun, hepiniz dağılın. Ve o hımbıl CHP gerçekten de dağıldı, toplaşan milleti de dağıttı. Tam da Gezi Türkiye’sinin hala canlılığını koruduğu 2014 yılında, 15 Temmuz’a daha yıllar varken, AKP diktası henüz yerleşmemişken… O zamanlar Gezi ezilmemişti, HDP ezilmemişti, 17-25 Aralık’ı henüz patlatan Gülenciler rahat rahat maklube kaşıklamaya devam ediyordu. Üsküdar’da da aynısını yaptılar mı, yaptılar. CHP yine dağıldı mı, dağıldı.

Bunları niye söylüyorum? Moral bozmak için değil elbet. Sen git oyunu yine ver, bizden bilirsin sonra ama şu da kafana dank etsin artık: Özgürlük emek ister kardeşim. Gölgenden bile tırsma bir zahmet. Her Allah’ın günü zırlayıp, her dakika beddua ederek eline bir şey geçmeyecek. Zalimin karşısında el pençe duracak kadar aciz misin be kardeşim. Sabah akşam CHP’ye saydırıp CHP hımbıllığını yaşam felsefesi yapmak nedir! Sonra üstten üstten her halk hak ettiği gibi yönetilirmiş deme bari. Sen de bu halinle Reis’i hak ediyorsun.

KATEGORİLER