Soma'da Halka Yumruğu Reva Görenler, Birgün Kendileri O Yumruğu Tadacak!
16 Mayıs, 2014
Soma’da yaşanan madenci katliamının üzerinden dört gün geçti. Bu kadar kısa bir sürede Türkiye’de sömürü düzeninin işleyişi ile ilgili son oniki yılı ağır çekim özetleyen bir manzarayla karşı karşıya olduğumuz çıplak bir şekilde ortada duruyor. Neresinden başlasak tünelin sonu acı bir hikayeye ulaşıyor. Henüz madenin kör karanlığından yayılan ölümün acıları çok taze ve bu durum şimdilik meseleyi politik alanın dışında vicdani bir boyuta taşıyor.
Bugüne kadar yaşananlar bize yaşanan katliamın nasıl adım adım örüldüğünü gösteriyor. Bugün basın açıklamasında Soma Holding’in aç gölü patronunun, şirketin pişkin genel müdürünün ve ancak isteyerek cinayet işleyebilecek katillere özgü soğukkanlılıkla konuşan işletme müdürünün konuşmaları işçi sınıfının nasıl bir zihniyetin eline mahkum edildiğini ortaya koyuyor.
Patronların konuşmalarından bugüne kadar kar hırsı ve sömürü dışında herhangi bir yaşam emaresinin bulunmadığı açık. İşçi sağlığı ve güvenliği onlar açısından en başta kar edilmesi gereken bir maliyet alanı. Madende çalışan bir mühendisin dediği gibi patronun gözünü sadece yapılacak üretimin ve karın bürüdüğü bir ortamda insan canının en ufak bir esamesi okunmuyor.
Patron çünkü kendisine güveniyor.
Başı dara düştüğünde imdadına yetişebileceği bir iktidar desteğini her daim arkasında hissediyor. Doldurduğu havuzların birgün kendisine yeni cinayetler işleyebileceği işyerleri olarak geri döneceğini biliyor.
Oldu da yakınlarını madende kaybedenler isyan mı etti? O zaman iktidarın başbakanından başlayarak polisine kadar bütün unsurlarının yumruğuyla, tekmesiyle, gazıyla, tomasıyla gık diyenin üzerine çullanacağını biliyor.
Katliam gerekli önlemleri almadığı için gerçekleşse bile yüzlerce işçiden çok iki gündür değiştirmediği gömleğini düşünen bir bakanla al takke ver külah meseleyi halledebileceğini görüyor.
Söylenen yalanları büyük bir hızla yayabilecek bir medya çöplüğüne sahip olmanın özgüvenini taşıyor.
Yüzlerce madencinin katledilmesi konusunda kendisine soruşturma açılsa bile onu sütten çıkmış ak kaşık olarak yeni katlamlar için salıverecek bir yargının kendisine hesap soracağını biliyor.
Bu da kapitalizmin “fıtratı”. Karşımızda patronu, iktidarı, polisi, medyasıyla iki yüzyıldır değişmeyen örgütlü bir suç düzeni sapasağlam dikiliyor. Tayyip’in verdiği örneklerdeki gibi 1862 İngiltere’sinde ne ise 2014 Türkiye’sinde de aynı değirmen dönüyor.
Ancak artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Ölümü bu kadar sıradanlaştıran ve emekçilere kaybedecek zincirlerinden başka herhangi bir şeyin bulunmadığını hergün hatırlatan bir düzenin uzun süre ayakta kalabilmesi mümkün değildir.
Bu halk ve emekçiler kendilerine o utanmaz ellerden çıkan yumruğu hafızalarına kazıyacaklardır. Halka tekmelerini reva görenlere geçmişte böylesi diktatör bozuntularının “fıtratını” hatırlatacaktır.
Bugüne kadar yaşananlar bize yaşanan katliamın nasıl adım adım örüldüğünü gösteriyor. Bugün basın açıklamasında Soma Holding’in aç gölü patronunun, şirketin pişkin genel müdürünün ve ancak isteyerek cinayet işleyebilecek katillere özgü soğukkanlılıkla konuşan işletme müdürünün konuşmaları işçi sınıfının nasıl bir zihniyetin eline mahkum edildiğini ortaya koyuyor.
Patronların konuşmalarından bugüne kadar kar hırsı ve sömürü dışında herhangi bir yaşam emaresinin bulunmadığı açık. İşçi sağlığı ve güvenliği onlar açısından en başta kar edilmesi gereken bir maliyet alanı. Madende çalışan bir mühendisin dediği gibi patronun gözünü sadece yapılacak üretimin ve karın bürüdüğü bir ortamda insan canının en ufak bir esamesi okunmuyor.
Patron çünkü kendisine güveniyor.
Başı dara düştüğünde imdadına yetişebileceği bir iktidar desteğini her daim arkasında hissediyor. Doldurduğu havuzların birgün kendisine yeni cinayetler işleyebileceği işyerleri olarak geri döneceğini biliyor.
Oldu da yakınlarını madende kaybedenler isyan mı etti? O zaman iktidarın başbakanından başlayarak polisine kadar bütün unsurlarının yumruğuyla, tekmesiyle, gazıyla, tomasıyla gık diyenin üzerine çullanacağını biliyor.
Katliam gerekli önlemleri almadığı için gerçekleşse bile yüzlerce işçiden çok iki gündür değiştirmediği gömleğini düşünen bir bakanla al takke ver külah meseleyi halledebileceğini görüyor.
Söylenen yalanları büyük bir hızla yayabilecek bir medya çöplüğüne sahip olmanın özgüvenini taşıyor.
Yüzlerce madencinin katledilmesi konusunda kendisine soruşturma açılsa bile onu sütten çıkmış ak kaşık olarak yeni katlamlar için salıverecek bir yargının kendisine hesap soracağını biliyor.
Bu da kapitalizmin “fıtratı”. Karşımızda patronu, iktidarı, polisi, medyasıyla iki yüzyıldır değişmeyen örgütlü bir suç düzeni sapasağlam dikiliyor. Tayyip’in verdiği örneklerdeki gibi 1862 İngiltere’sinde ne ise 2014 Türkiye’sinde de aynı değirmen dönüyor.
Ancak artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Ölümü bu kadar sıradanlaştıran ve emekçilere kaybedecek zincirlerinden başka herhangi bir şeyin bulunmadığını hergün hatırlatan bir düzenin uzun süre ayakta kalabilmesi mümkün değildir.
Bu halk ve emekçiler kendilerine o utanmaz ellerden çıkan yumruğu hafızalarına kazıyacaklardır. Halka tekmelerini reva görenlere geçmişte böylesi diktatör bozuntularının “fıtratını” hatırlatacaktır.
KATEGORİLER Karışık