SEP’ten 15 Temmuz Açıklaması
Bir yıldır 15 Temmuz darbe girişimi ile yatıp kalkanlar, 15 Temmuz’u bilerek karanlıkta bırakmakta; darbenin planlayıcılarını açığa çıkarmamakta; daha derin araştırma çabalarının önünü kesmektedir. FETÖ’yü devlet içerisindeki en kritik noktalara yerleştirip yıllar boyunca FETÖ ile stratejik ittifaklar kurmuş olanlar, 15 Temmuz darbesinden ötürü birinci derecede sorumludur. Darbeyi fırsata çevirerek her türlü demokratik hakkı askıya alanlar, muhalefeti sindirmeye çalışanlar da halka karşı suç işlemektedir. Bugün de başka başka cemaatler, devletin en kritik mevkilerine -polise, yargıya, yüksek bürokrasiye- yerleştirilmekte bunların hesabı sorulamamaktadır.
15 Temmuz’u sözde demokrasi şöleni olarak kutlayanlar, aslında Türkiye’de zaten zayıf olan demokratik hakları tümden ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.
15 Temmuz’u “Allah’ın lütfu” diye karşılayanlar, baskı rejimi kurmak için darbe girişimini fırsata çevirmişlerdir.
Bugün ne kutlanmaktadır?
Hukukun yerinde yeller esmesi mi; demokratik hakların tamamen yok sayılması mı; emekçi haklarına saldırı üstüne saldırı yapan OHAL rejimi mi; işsizlik ve hayat pahalılığı mı; grev yasakları mı; cebimizdeki kaynakların zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi, araç geçiş-yolcu-hasta garantisi gibi uygulamalarla şirketlere aktarılması mı? Gerçekte AK/Saray rejimi kendi emekçi düşmanı diktatörlüğünü kutlamaktadır.
15 Temmuz sonrasında iktidarın giriştiği icraatlar, başarılı bir darbenin icraatlarıdır. Bir yıldır hüküm süren OHAL emekçiler için, demokratik haklar için, özgürlükler için kocaman bir darbe olmuştur. KHK’lar eliyle iktidarın keyfi yönetimi taçlanmakta, grev yasakları gibi emekçi düşmanı düzenlemeler yapılmakta, AKP’ye muhalif sol unsurlar kamudan ve akademiden ihraç edilmektedir.
FETÖ temizliği diye başlayan süreç, hiçbir adil sorgulama-yargılama olmadan ihraçların yaşandığı, sokak eylemlerinin yasaklandığı, dergi-gazete ve derneklerin kapatıldığı, belediye başkanları ve milletvekillerinin tutuklandığı bir ülke ile sonuçlanmıştır.
AKP, bütün muhalefeti ne olduğu belirsiz bir “terör örgütü” umacası altında sindirmek istemektedir. Bu umacanın çapı muhalif gazetecileri, akademisyenleri, belediye başkanlarını ve aralarında HDP Eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş ile CHP İstanbul milletvekili Enis Berberoğlu’nun olduğu 13 milletvekilini içerecek kadar genişlemiştir.
Ülkede bir demokrasi şöleni olacaksa bu, her türlü darbecilerin emekçiler eliyle ortadan kaldırıldığı zaman olacaktır.
Bizde yaratılmak istenen karamsarlığa inat unutmamalıyız ki biz ister ve bunun için mücadele edersek bu günler hiç de uzak değildir.
Bize dayatılmaya çalışan tek adam rejimini kabul etmeyen milyonlarız. Biz bu toprakların derinlerine kök salmışız; hiçbir güç bizi yok edemez.
Yeter ki örgütlü şekilde mücadele edelim.
Sosyalist Emekçiler Partisi