Savaş Dünyanın Yoksul Halklarını da Vuracak!

Savaş Dünyanın Yoksul Halklarını da Vuracak!

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sürüyor. Savaşın ne kadar uzayabileceğini tahmin edebilmek zor. Fakat savaş uzadığı ölçüde kaybeden başta Ukrayna halkı olmak üzere tüm dünyadaki yoksul emekçi sınıflar olacak. 

Gıda Krizine Koşar Adım

2021 yılı son on yılın en yüksek global gıda fiyat artışına sahne olmuştu. Pandemiyle birlikte tedarik zincirlerinde başgösteren problemler, yükselen enerji ve hammadde fiyatları, önemli üretici ülkelerde gerçekleşen kuraklı ve bunun sonucunda oluşan verim düşüklükleri gıda fiyatlarındaki artışın ana nedenleri arasında yer alıyor. FAO (BM Gıda ve Tarım Örgütü) verilerine göre gıda fiyat endeksi 2020 yılına göre 27,6 puanlık artış gösterek 125,7 puana yükseldi. Bundan önceki en yüksek oran 131,9 puanla 2011 yılına aitti. Buğday fiyatları 2022 başından bu yana yaklaşık olarak % 20 artış gösterirken, mısır fiyatı ise % 15 arttı. 

Rusya’nın Ukrayna işgali ise gıda (özellikle de tahıl) fiyatlarındaki bu artışın daha da yukarılara taşınması olasılığını güçlendiriyor. Zira iki ülke tüm dünyadaki buğday ihracatının % 29’unu, mısır ihracatının % 19’unu ve ayçiçeği ihracatının % 80’ini gerçekleştiriyor. Ukrayna AB ülkelerinin “ekmek sepeti” ünvanına sahip. 

Ukrayna için 2021/2022 yıllarında Arpa, Mısır, Ayçiçek Yağı, Kanola ve Buğday ihracat payı öngörüsü

 

Daha da önemlisi iki ülke özellikle yoksul Asya, Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin en önemli gıda tedarikçileri. Lübnan’ın buüday tüketiminin % 50’sini, Libya’nın % 43’ünü, Yemen’in % 22’sini ve Bangladeş’in % 21’ini Ukrayna sağlıyor. 2020 yılında Mısır buğday ithalatının % 80’ini, Türkiye ise % 75’ini bu iki ülkeden sağlamıştı. İki ülke ihracatının büyük çoğunluğu Karadeniz limanları üzerinden gerçekleştirilirken, işgalin ardından limanların devredışı bırakılmasıyla birlikte buğday ihracatı da sekteye uğramış oldu. Asıl tedirgin edici nokta ise savaşın uzaması ihtimali karşısında önümüzdeki aylarda gerçekleşecek hasatın durması ve bu sağlansa bile tedarik zincirlerinde devam edecek kırılmalar. Uluslararası medya organlarında özellikle yoksul ülkelerde önümüzdeki zaman diliminde ekmek fiyatlarındaki artışın neden olabileceği toplumsal patlama ihtimalleri sıkça dillendiriliyor. 

Enerji Fiyatları Şimdiden Cebe Yansımaya Başladı!

Ukrayna krizinin enerji fiyatları üzerindeki etkisi şimdiden görülmeye başlandı. Enerji zamları dünya ekonomilerindeki enflasyonist dalgayı güçlendirse de, ekonomileri kırılgan konumda bulunan ülkeler bu süreçte daha büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacak. Türkiye bu ülkelerin başında geliyor. Geçtiğimiz günlerde benzinin litresine 1,61 TL, motorinin litresine ise 1,51 TL zam yapıldı. Bu zamlar halihazırda TÜİK’in şaibeli rakamlarıyla bile üstü örtülemeyen enflasyonun önümüzdeki aylarda daha da yukarı tırmanmasını beraberinde getirecek. 

Ukrayna işgalinin başlamasıyla birlikte dünyada brent petrolün varil fiyatı 100 $’ı aşmıştı. JP Morgan Rusya’dan petrol akışının yarı yarıya düşmesi senaryosunun gerçekleşmesi durumunda küresel petrol fiyatının 2008 Temmuz’unda gördüğü 147,5 $’lık rekoru tazeleyerek varil fiyatının 150 $’ı aşabileceği öngörüsünde bulunmuştu. Bu durum Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ve döviz krizinin yaşandığı ülkelerin ekonomisi için yıkım anlamına gelebilir.

Kriz Büyürken Ne Kadar Hazırlıklıyız?

Şimdiye kadar yaşadıklarımızın fragman sayılabileceği derin bir krizin kıyısında olabiliriz. Dünyada yaşanan hemen her krizden en derin şekilde etkilenmeyi başarabilmemizin bir sebebi olsa gerek: 20 yıllık AKP iktidarı…

Bu 20 yılda Türkiye’de tarımsal üretim çöküşün eşiğine getirildi. Ülke tarımda uluslararası tekellerin insafına terk edildi; şeker fabrikalarından TEKEL’e tarımsal üretimin birçok ayağı tasfiye edildi. İktidarın krizi derinleştiren ekonomi politikaları maliyetleri katladığı ölçüde ithalat başlıca seçenek haline getirildi. 

İthalat arttığı ölçüde yerli üretici katlanan maliyetlerin etkisiyle üretemez hale getirildi ve sonunda üretimden elini eteğini çekmeye başladı. Bu süreç devam ettiği ölçüde Türkiye için durumun daha kötü hale geleceğini öngörmek zor değil.

Sonuç olarak iktidar öngörüsüzlüğün bedelini milyonlarca yoksul emekçinin sırtına yıkılmaya devam edecek.

Öte yandan son olarak şunu vurgulamak gerekmektedir. Emperyalist kapitalizmin maliyeti dünyanın yoksul halkları için giderek yükseliyor. Savaşlar, krizler, iç çatışmalar, ekolojik kriz… Kabaca göz atıldığında Rosa Luksemburg’un yüzyıl önce dile getirdiği “Ya Barbarlık Ya Sosyalizm” sloganının ete kemiğe büründüğünü içinde yaşadığımız dünyada görebilmek mümkün hale geliyor.

 

KATEGORİLER