Şan Olsun İnsanlığın Geleceği Adına Umudu Yeşertenlere!
Bundan 101 yıl önce insanlık tarihinde kızıl bir sayfa açılmıştı: Rusya’da Bolşeviklerin önderliğinde işçi sınıfı Çarlık rejimini alaşağı ederek insanlığa gerçek eşitliğe, kardeşliğe ve özgürlüğe giden yolun kapısını açtılar. Tüm dünyada milyonlarca işçi ve emekçi 20. Yüzyıl boyunca Bolşeviklerin ve Rus işçi sınıfının açtığı yolu takip etti. Almanya’dan Çin’e, İspanya’dan Yunanistan’a kapitalizm birçok ülkede sallandı. Ekim Devrimi’nin idealleri kapitalizm ve onun Rusya’daki işbirlikçisi olan Stalinist bürokrasi tarafından ezilmemiş olsaydı bugün tüm dünyada bambaşka bir hikâye konuşuluyor olacaktı. Evet, Ekim Devrimi yenildi. Evet, bu uğurda milyonlarca kahraman devrimci yaşamlarını insanlığın en kutsal savaşı için feda ettiler. Ancak emekçi sınıflar ve ezilenler bir kez kaderini eline almanın mümkün olduğunu öğrenmişti.
Kapitalistler hala Ekim Devrimi’nin yarattığı korkuyla boğuşuyorlar. Sosyalizmin her alanda çürüyen kapitalizme bir alternatif olarak parlamasının önüne geçemiyorlar. Her buldukları fırsatta Marksizm’e, sosyalizme, Leninizm’e saldırmaya devam ediyorlar. İnsanlığa getirdikleri acılardan, yokluktan, Stalinizm’in işlediği günahlardan bahsediyorlar. Ayrıcalıklı dünyalarının sonsuza kadar varolması için mecburlar.
Troçki “Rus Devrimi’ni Savunurken” başlıklı makalesinde şunları dile getiriyordu:
“Toplumsal rejimlerin ölümsüz olmadığı açıktır. Tarih sahnesine çıkarlar ve ardından gelişimin önünde köstek haline gelirler… Fakat şu ana dek hiçbir egemen sınıf isteyerek ve barışçı yollarla sahneden çekilmemiştir. Ölüm kalım anı geldiğinde akıl hiçbir zaman zorun yerini tutamaz. Üzücü olabilir ama bu böyle. Dünyayı bu hale getiren biz değiliz.”
Kapitalistler ayrıcalıklı konumlarını kaybetmemek için her şeyi yapıyorlar: Emeğin sömürüsü şiddetleniyor, savaşlar ve katliamlar milyonlarca insanın canına mal oluyor, doğa köşe bucak talan ediliyor, kadınlar, eşcinseller ve diğer ezilen kimlikler sürekli bir eşitsizlik ve baskı cenderesinde yaşamaya zorlanıyorlar.
Troçki’nin dediği gibi… Dünyayı bu hale biz getirmedik. Trumplar, Putinler, Erdoğanlar, Merkeller, Macronlar… Reformistinden aşırı sağcısına kadar bütün iktidarlar bu barbarlığı devam ettirmek için varlar ve bunu daha da içinden çıkılmaz hale getirmekten başka yapabilecekleri hiçbir şey yok. Hizmet ettikleri sınıfın çıkarları için sürekli ve sürekli olarak nasıl bir barbarlık içinde yaşadığımızı hatırlatmak zorundalar.
Emekçilerin, yoksulların, ezilenlerin yapabileceği hala bir şeyler var. İnsanlık yeni Ekimler yaratmadan geleceklerini kurtaramazlar. Bizleri bekleyen çöküşü ancak dünyanın kaderini Bolşevik bir gelenek öncülüğünde gerçekleşecek enternasyonal bir devrim kurtarabilir.
Troçki’nin de dediği gibi:
(…) Fakat daha yolun sonuna gelmedik. Hayır, bu daha başlangıç. (…) Sosyalizm, zorunluluk aleminden özgürlük alemine bu anlamda da bir sıçrama anlamına gelecek, tüm çelişkileri ve uyumsuzluğuyla birlikte bugünün insanı yeni ve daha mutlu bir ırkın yolunu açacaktır.
Selam olsun Ekim’i yaratanlara, bu uğurda dövüşenlere!