Rus Büyükelçinin Suikastiyle İlgili SEP Açıklaması: AKP Diktası Ülkeyi Batırıyor

Rus Büyükelçinin Suikastiyle İlgili SEP Açıklaması: AKP Diktası Ülkeyi Batırıyor

Halep konusunda yalan ve manipülasyona dayalı öyle güçlü bir kampanya yapılmış ve siyasal İslamcılar mobilize edilmişti ki silah adeta ters tepti ve devletin bir polisi, Halep’in intikamı adına Rus büyükelçisini öldürdü. Günlerdir kendi kitlesini gaza getirmek için her türlü yalana ve duygu sömürüsüne başvuran AKP rejimi de bir anlamda kendi kazdığı kuyuya düştü. AKP dikta rejiminin pislikleri ortalığa saçıldı, siyasal İslamcıların ikiyüzlülüğü alenen ortaya çıktı. Şimdi soruyoruz: 

Kaybettikleri Halep için başka yerlerden arakladıkları fotoğraflar, yalan haberler ve uç noktadaki istismarcılıkla ayağa kalkan siyasi İslamcılar, AKP rejiminin İsrail ile anlaşmasına karşı neden harekete geçmezler? Yoksa onlar da mı tıpkı AKP/Saray iktidarı gibi Filistinlileri ve Mavi Marmara‘da İsrail tarafından öldürülenleri satışa getiriyor? Suudi Arabistan hemen her gün gariban Yemen‘de taş üstünde taş bırakmazken, sivilleri katlederken bu siyasal İslamcıların sesi neden hiç çıkmaz?

Bu soruların cevapları aşikârdır. Defalarca ispatlandı ki AKP rejimi ve yandaşları siyasal İslamcılar riyakar ve yalancıdır. İktidar ve nimetleri için en büyük kötülükleri yapabilecek tıynettedirler. Üstelik bu kötülükleri dini istismar ederek yapmakta ve halkı sürekli etnik ve mezhepsel nefrete sürüklemektedirler. Kindar gençlik yetiştirmekle övünen zorbalar, Rus büyükelçinin kâtili 22 yaşındaki polis Mevlüt Mert Altıntaş‘a iyi baksınlar. Sizin elinizden çıkacak insanlar bu tipteki beyni yıkanmış, nefretten gözü dönmüş ve soğukkanlılıkla adam öldürecek tipler olacaktır.

Rus diplomatın kâtili, devletin resmî polisi olunca ve suikast Halep konusunda AKP rejiminin gaza getirmelerinin neticesinde gerçekleşince AKP diktası ve yandaşları paniğe kapıldılar. Zerre utanması olmayan âdi herifler, sahtekar din simsarları ve diğer para avcıları, TV’lerde FETÖ kurmacasıyla saray/AKP’yi kurtarmaya çalışıyor.

Bunlardaki riyâkarlığı ve yalan söyleme kapasitesini görünce insan hayrete düşmeden edemiyor. Kabataş iftirasını atanlar, ya da Gezi döneminde camide içki içtiler yalanına sarılanlardan başkasını beklemiyoruz tabi. Ama teşhir etmek gerekiyor: FETÖ’yü devletin en kilit noktasına yerleştirenler siz değil miydiniz? 15 Temmuz’un da en büyük sorumlusu siz değil misiniz? Şimdi kalkıp Nusra sloganı atan kâtil polisin FETÖ üyesi olduğunu ya da CIA’ya çalıştığına inanmamızı mı bekliyorsunuz? Siz milletle dalga mı geçiyorsunuz!

FETÖ ya da CIA gibi iddialarla bu cinayetin üstü örtülemez. Kâtil polisin bağlantıları ortaya çıkarılmalıdır. Bu suikast organize bir iş midir? Kâtil polisin Nusra vb terör bağlantıları nelerdir? Devletin resmi görevlileri ile başka bağlantılar söz konusu mudur? Ülke içerisinde Nusra ve diğer cihatçı yapılanmaların ne tür yapılanmaları vardır? Bütün bu soruların cevapları aydınlığa kavuşturulmalı ve suikastin üzerinin örtülmesine izin verilmemelidir.

Pakistan ve Afganistan gibi ülkelerde devletin polisinin İslamcıların hedef gösterdikleri unsurlara karşı terör saldırısı düzenlemesine sıkça rastlanır. Türkiye’de bu anlamda bir ilk yaşandı. IŞİD ve Nusra’dan tutun türlü türlü fanatik cihatçı şebekesine Suriye’de kan dökmeleri için her türlü yardımları yapmış olan Türkiye’nin bu noktaya gelmesi kaçınılmazdı. Tek adam rejimini yerleştirmeye çalışan AKP düzeninin Suriye’yi Afganistanlaştırırken Türkiye’yi Pakistanlaştırdığının en iyi kanıtı dünkü suikast olmuştur.

Herkes bilsin ki bu ülkenin onurlu evlatları olan sosyalistler, ülkeyi hırsız ve kâtillerin ellerine bırakmamakta kararlıdır. Eğer örgütlü mücadeleyi büyütür ve geleceğimiz için elimizi taşın altına sokarsak bu karabasanı dağıtabiliriz. Bu yüzden mevcut gidişatı tersine çevirmek isteyen herkesi AKP dikta rejimine karşı partimiz saflarında örgütlü mücadeleye çağırıyoruz.

KATEGORİLER