Putin Yeniden Sahnede – V.U. Arslan
Suriye’de yüz binlerin hayatını kaybettiği, yüz binlerin sakat kaldığı, milyonların mülteci durumuna düştüğü iç savaş, bütün korkunçluğu ile hükmünü sürüyor. Mesele, yüz binlerce Suriyelinin Avrupa’nın gelişmiş refah ülkelerinin kapısına dayanmasıyla ancak sıradanlaşmaktan kurtulabildi. İç savaş, farklı emperyalist güçler ve bunların bölgesel uzantılarının müdahalesiyle uzadıkça uzuyor. Etnik ve dinsel kimlikler üzerinden gelişen düşmanlıklar, bu ateşin tükenmeyen yakıtı gibi. Bu düşmanlıkların emperyalist kapitalizmin efendileri tarafından yaratıldığını, gelecekte tırmandırılmak üzere geleceğe yatırım olarak bırakıldığını ve zamanı geldiğinde coğrafyanın ameliyat masasına yatırılması için kaşındığını, kanatıldığını kimse inkar edemez. Nitekim her türlü leş kargası, Suriye’nin cesedi üzerinden pay kapma derdinde. Gerçekten de artık Suriye bitti, mahvoldu, Afganistan’dan beter hale getirildi. Son söyleyeceğimizi bu sefer baştan söyleyelim: Ortadoğu halkları için enternasyonalizmin kızıl sancağı bir alternatif haline gelmeden bu kan deryası kurumayacaktır.
Putin Bir Kez daha Sahnede
ABD-İsrail-Türkiye-Suudi ve Körfez Emirlikleri bloğuna karşı Rusya-İran bloğu Esad’ı ayakta tutan taraf olmuştu. Şimdilerde Putin’den yeni hamleler geliyor. Kesin olan bilgiler şunlar:
– Rusya, 1970’lerden beri sahip olduğu Tartus’taki üslerine ilaveten Akdeniz kıyısında yeni üsler inşa ediyor, buralarda hummalı çalışmalar sürerken bu üslere gelişmiş Rus savaş uçakları ve helikopterleri ile hava savunma sistemleri getiriliyor, ayrıca sayıları yüzlerce ile ifade edilen Rus askeri uzman danışman sıfatıyla Suriye’de iş başı yapıyor.
– Bunun dışında Putin, ABD kanalı CBS’ye “Doğru, aynen öyle. Esad’ın başında bulunduğu Şam yönetimini kurtarmak hedeflerimizden biri” diye demeç verirken sırasıyla Netanyahu, Erdoğan ve Obama ile yüz yüze Suriye meselesini görüşüyor.
– John Kerry geçtiğimiz hafta Esad’ın çekilmesi gerektiğine ancak çekilmenin hemen gerçekleşmesinin gerekmediğine değinirken, Merkel’den “Suriye’de iç savaşın bitirilmesi konusundaki görüşmelere Esad da katılmalı” açıklaması geldi. RTE de geçiş sürecinin Esadlı da olabileceğini ilk kez dillendiriyor.
– IŞİD’e karşı Suriye Hava Kuvvetleri’nin yürüttüğü hava saldırıları son haftalarda daha etkili ve noktasal olarak vurucu hale geliyor. Suriye kaynakları, Rus askeri uzmanlarının uydu görüntülerinden elde ettiği askeri istihbaratın bu başarılı saldırıların arkasındaki etken olduğunu bildiriyor. Bu arada Halep’in doğusundaki IŞİD kuşatmasındaki Kuwayris askeri üssüne yapılan hava saldırılarında ilk kez yeni Rus uçakları kullanılıyor.
Rusya’nın bu müdahaleleriyle Suriye iç savaşında yeni bir aşamaya gelindiği konusunda herkes hemfikir. Rusya’nın Suriye’de ne yapıp yapmayacağı ise biraz tartışmalı, ama Putin’in hamlelerinin bir kez daha oyunu değiştiren hamleler (game changer) olacağını söyleyebiliriz. Askeri denklemlerde yeni bir dengenin kurulacağı kesin gibi. Bunun ne yönde gelişebileceğini birazdan tartışacağız.
Sahada Son Durum Neydi?
Hatırlanacak olursa 2013’te Şam’ın Guta banliyösünde gerçekleşen bir hayli şüpheli kimyasal saldırı ertesinde ABD yoğun şekilde Esad’a karşı savaşma baskısı altında kalmış, meseleyi çözen yine Putin olmuştu. Böylelikle artık ABD’nin Esad’a karşı Kaddafi ve Saddam senaryosunu devreye sokmayacağı açıklığa kavuşmuştu. Diğer taraftan ABD’nin bölgedeki en yakın müttefikleri (Suudiler ve Türkiye gibi) Esad karşıtı İslamcı cihatçıları yoğun bir şekilde desteklemeye devam etmişti. Esad ise İran ve Hizbullah’tan gelen desteklerle ayakta kalmayı başarmıştı. Ne var ki 2015 baharında El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra’nın başını çektiği İslamcı grupların İdlip’i ele geçirerek kuzeyden Lazkiye’ye baskı yapması, diğer taraftan IŞİD’in doğuda antik kent Palmira’yı ele geçirerek Humus’a yönelmesi, Esad rejiminin direnme enerjisinin azalmakta olduğunu ortaya koymuştu. IŞİD’a karşı ABD hava saldırılarının Suriye ordu birliklerine destek olmak konusunda ise kılını kıpırdatmadığını da belirtelim.
Üç İhtimal
İşte Putin’in son hamlesi böyle bir anda gerçekleşiyor. Peki Rusya askeri denklemlerde ne kadar etkili olabilir? Şu aşamada 3 ihtimal bulunuyor:
- Rusya gerçekten de sadece askeri danışmanlık hizmeti verecek.
- Rusya IŞİD’e karşı tıpkı ABD gibi hava saldırılarına başlayacak ve Akdeniz kıyılarındaki üsleri kullanacak.
- Rusya kara birlikleriyle da iç savaşa dahil olacak.
Birinci ve ikinci ihtimaller arasındaki ayrım, aslında bir hayli flu. Zira aradaki fark sadece Rus savaş uçaklarını kullanacak pilotların Rus mu Suriyeli mi olacağına kadar indirgenebilir, kaldı ki bunu da tespit etmek çoğu kez mümkün olmayacaktır. Çünkü savaşta Ruslar bir fark yaratacaklarsa bu, konvansiyonel hava saldırılarından farklı olarak uydu görüntülerinden alınan noktasal bilgilerle karşı tarafa ağır kayıplar verdirmekle mümkün olabilir. Eğer Rus askeri kuvvetlerinin böyle bir yetisi varsa sahada bu gerçekten fark yaratır. Hatırlanacak olursa ABD savaş uçaklarının Kobane ve Tel Abyad’da YPG’ye verdiği hava desteği çok etkili olmuştu. Özellikle IŞİD’in Rakka’nın hemen kuzeyindeki Tel Abyad’a destek birlik bile gönderemeden kenti bırakmış olması, uydulardan elde edilen bu noktasal vurucu gücün ne kadar etkili olduğunu gösteriyor. Diğer taraftan aynı yetenek Suriye ordusunda olmadığı için Suriye savaş uçakları çok daha sınırlı bir verimlilik ve başarı sergileyebiliyordu. Deyr Zor ve Rakka’dan harekete geçen uzun IŞİD konvoyları, açık hedef oldukları uzun çölü herhangi bir saldırıya uğramadan geçerek Palmira’yı ele geçirebiliyordu. Şimdilerde eğer Rusya bu gücü devreye sokarsa Rus savaş uçaklarını kullananların Arap pilotlar olması sahadaki durum için pek fark yaratmayacaktır. Suriyeli pilotlar da iç savaşta muazzam bir tecrübe kazanmıştır. Sahada asıl fark yaratacak olan şey, uydu teknolojisidir.
Üçüncü ihtimale gelince… Rusya’nın ikinci bir Afganistan bataklığına girmek konusunda temkinli davranmasını beklemek gerekir. Zaten gerilla ve şehir savaşında düzenli ordular için risk çok büyüktür ve fark yaratmak için büyük sayıları devreye sokmak ve büyük kayıpları göze almak gerekir. Buna ise ne dünya konjonktürü izin verir ne de Rusya bu işe kalkışır. Diğer taraftan Suriye’deki cihatçı birlikler içerisinde azımsanmayacak ölçüde Çeçen savaşçı vardır ve bunlar elit birlikler olarak sahada yer almaktadır. Gerek IŞİD’in gerekse de El Nusra’nın askeri komutanları arasında önemli Çeçen isimler bulunuyor. Kremlin’e sadık Çeçen lider Kadirov ise kan davası güttüğü cihatçı Çeçenlerle Suriye’de kozlarını paylaşmak istediğini daha önce bir çok kez dillendirmişti. Bir ihtimal de elit birlikler olarak devreye girecek Kadirov’un adamlarının dahliyle Suriye’de bir Çeçen kapışmasının yaşanmasıdır.
Politik Yansımaları
IŞİD’e karşı savaş bahanesi ABD’ye Ortadoğu’da bir çok kapı araladı. Örneğin daha önce giremediği Suriye
hava sahası IŞİD sayesinde eline geçmiş oldu. Dünyada büyük çoğunluk, bölgedeki ABD askeri varlığını ve saldırganlığını meşru görüyor. “Kurtarıcı ABD, gel bizi kurtar” çağrısı Irak’ta Suriye’de Kürdistan’da yankılanıyor… Bu yüzden de rahatlıkla söyleyebiliriz ki ABD’nin IŞİD’e karşı gerçekten savaşmak istediği falan yok. İstenen kontrol altındaki bir IŞİD’dir. Ama şimdi aynı IŞİD bahanesini Putin de kullanıyor. Bu ise Putin’in ABD kalesine atmış olduğu muazzam bir gol. ABD’nin yapabileceği fazla bir şeyse yok. Afganistan’daki gibi cihatçılara hava savunma füzeleri veremez, zira bu füzeler ABD uçaklarına karşı da kullanılacaktır. Tabi Ruslar savaşa kara birlikleri gönderirse o başka. Rusya’nın savaşa doğrudan müdahil olması cihatçıların Rusya içerisindeki saldırılarına vesile olabilir, ama Rusya bu tehditle zaten uzun yıllardır yaşıyor. Rusya’ya karşı ekonomik yaptırımlarsa zaten Ukrayna meselesinden ötürü uygulandı, denendi. Rusya’nın ana gelir kaynağı petrolde fiyatlar 40 dolar seviyelerine düştü, Rusya krize girdi; ama Putin pek de zayıflamadı. Kırım’ı kolayca ele geçiren, Ukrayna’nın doğusunu kontrol altına alan ve bunun karşılığında baş edebildiği dertlerle yüzleşen Putin, Suriye masasında da SSCB’den beri ilk kez uzak ülkelerde askeri operasyon kabiliyeti gösterirse karizmasının doruğuna çıkacaktır. Rusya’daki milliyetçi kamuoyu ve toplumsal muhalefetin zayıf olması, Putin’in işini bir hayli kolaylaştırmaktadır. Neticede Rusya Ortadoğu’ya net bir şekilde ana oyuncu olarak dönmüş ve Akdeniz’de muazzam bir etkinliğe ulaşmış olacaktır.
Suriye Bölünüyor mu?
RTE’nin de dillendirdiği bu ihtimal, fiili bir durumun oluşması anlamında olasılık dışı değildir. Rusya’nın ağırlığını koymasıyla Esad’ı düşürmek RTE gibileri için bir rüyaya dönüşürken sonsuz savaş senaryosunun alternatifi, kalıcı ateşkes senaryosunun devreye girmesidir. Böylelikle Suriye, resmen olmasa da fiilen bölünmüş olacaktır. IŞİD ise uluslararası bir koalisyon şeklinde yenilgiye uğratılacak. Peki Nusra ne olacak? Bir hayli zor gözüken IŞİD’in yenilgisi mümkün olsa bile böyle bir anlaşmayı Nusra’nın başını çektiği diğer aşırı İslamcılar kabul etmeyecektir. Diğer taraftan ülke zaten iç savaş cephesi boyunca zaten bölünmüştür. Nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan Esad denetimindeki sahil şeridinde, Hama ve Humus’ta, Şam’ın merkezinde hayat neredeyse normal akışını sürdürmekte. Aynı şey, PYD kontrolündeki Rojava’da da geçerli. Benzer bir durum, kısmen de olsa IŞİD’ın elindeki Rakka ile El Nusra ve Ahrar-u Şam’ın elindeki İdlib’de de geçerli. Hayat bir şekilde akıp gidiyor, insanlar bir şekilde böyle bir yaşama adapte oluyorlar.
AKP Dış Politikası Hezimet Üstüne Hezimet Yaşıyor
Bütün planlarını Esad’ın gitmesi üzerine kuran RTE’nin dış politikası Rusya’nın son müdahaleleriyle iyiden iyiye rezil bir durum düştü. Bu saatten sonra ABD’nin sahada güvenebileceği tek unsur olan PYD’ye daha fazla bel bağlaması kaçınılmaz görünüyor. Bu çerçevede PYD’nin önümüzdeki süreçte Cerablus’a yönelmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Bu da Rojava’daki kantonların birleşmesi yönünde atılmış bir adım olacaktır. Bu da RTE’nin hem dış politikasının hem de Kürt politikasının mutlak anlamda dibi boylaması anlamına gelir.
Ayrıca, RTE’nin son açıklamasında görüldüğü üzere AKP iktidarı, Esad’ın tüm dünyada meşru bir iktidar olarak kabul görmesini hatta Esad’ın ayakta kalmasını sineye çekmek zorunda kalacaktır. Rus uçaklarının, hava savunma füzelerinin koruduğu Suriye hava sahasına AKP’nin göz dikmesi, hayalini kurduğu uçuşa yasak bölge uygulamasının hayat bulması, imkansız hale gelmiştir. Bırakın Türkiye’yi Suriye hava sahasında İsrail* bile sokulamaz, ABD bile artık dikkatli olmak durumundadır. Özetle Suriye’de ağırlığını koyan, hatta buradan İran ile birlikte Irak’a bile uzanma fırsatı yakalayan Rusya, her şey kendisi için el elverişli hale geldiği bir anda gerekli hamleyi yapmıştır. AKP dış politikası ise fiyaskodan rezilliğe doğru yol almaktadır.
*Hizbullah’ın Suriye’den çekiliyoruz açıklamasını da İsrail’in teskin edilmesi olarak yorumlayabiliriz. Sınırlı bir kadroya sahip olan Hizbullah’ın Suriye’de epey yorulması da ayrı bir durum. Zaten Hizbullah gerillalarının tamamen Suriye’den çekilmesini de kimse beklemiyor. Ama kapsamlı Hizbullah operasyonları geride kalmışa benziyor.