OHAL’in İkinci KHK’sı: Hukuk Daralıyor
AKP’nin 15 Temmuz darbe girişimini bahane ederek devreye soktuğu Olağanüstü Hal’in ikinci Kanun Hükmünde Kararnamesi de çıktı. Dün Resmi Gazete’de “Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler İle Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında KHK” adıyla yayınlanan 668 sayılı kararname ile 3 haber ajansı, 45 gazete, 16 televizyon kanalı, 23 radyo kanalı ve 15 dergi ile 29 yayınevi-dağıtım organı kapatıldı. Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı, bütünüyle İçişleri Bakanlığı’na bağlandı. TSK’da ise 149’u general ve amiral, 1099’u subay ve 436’sı astsubay olmak üzere çok sayıda personel ihraç edildi.
668 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 3 haber ajansı, 45 gazete, 16 televizyon kanalı, 23 radyo kanalı, 15 dergi ve 29 yayınevi-dağıtım organı kapatıldı. Kapatılan haber ajansları Cihan, Muhabir ve Sem. Millet, Bugün, Taraf, Yarına Bakış, Zaman, Today’s Zaman gibi gazeteler kapatılan gazeteler arasında yer alıyor. Kapatılan televizyon kuruluşları arasında ise Bugün, Kanaltürk, Samanyolu TV, Samanyolu Haber gibi televizyon kanalları yer alıyor. Nokta Dergisi de kapatılan dergiler arasında.
Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nda “tanım” başlıklı 3. maddeden Jandarma’nın “askeri bir güvenlik kuvveti” olduğu çıkarıldı. Getirilen yeni hükümde ise “Türkiye Cumhuriyeti Jandarması, emniyet ve asayiş ile ilgili kamu düzeninin korunmasını sağlayan ve diğer kanunların verdiği görevleri yerine getiren silahlı genel kolluk kuvvetidir” tanımına yer verildi. Yine aynı kanunun 4 maddesi de yeniden düzenlenerek “Jandarma Genel Komutanlığı İçişleri Bakanlığına bağlıdır” denildi.
Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’nda da değişiklik yapıldı. Yeni düzenlemede Sahil Güvenlik Komutanlığı “silahlı bir güvenlik kuvveti” yerine “silahlı bir genel kolluk kuvveti” olarak tanımlandı. Kanunun 2. maddesinde yer alan “Bu Komutanlık, Türk Silahlı Kuvvetleri kadro ve kuruluşu içerisinde olup” hükmü maddeden çıkarılarak yerine “Bu komutanlık İçişleri Bakanlığına bağlıdır” hükmü getirildi.
KHK’nın ekli (1) sayılı listesinde yer alan kişiler TSK’dan ihraç edildi. Listede Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 87 general, 726 subay, 256 astsubay; Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 30 general, 314 subay, 117 astsubay; Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 32 amiral, 59 subay, 63 astsubay yer aldı. 149’u general ve amiral, 1099’u subay, 436’sı astsubay olmak üzere toplam 1684 personel ihraç edilmiş oldu.
KHK’nın 2. maddesinin 4. fıkrasında “Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine aidiyeti veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı olan ve listelerde yer almayan özel radyo ve televizyon kuruluşları ile gazete ve dergiler, yayınevi ve dağıtım kanalları, ilgili bakan tarafından oluşturulacak komisyonun teklifi üzerine ilgili bakan onayı ile kapatılır.” Şeklinde bir hüküm yer almakta. Hükümet, her zaman olduğu gibi yine “milli güvenlik” gerekçesiyle bakanlıklara, medya üzerinde rahatça sallayabilecekleri bir kılıç sunmuş durumda.
OHAL’in bu ikinci KHK’sının 3. maddesi ile “Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu işlenen suçlar bakımından” yakalama emrinin Cumhuriyet savcıları tarafından verilebileceği düzenlenmiş (Olağan durumda yakalama emri Cumhuriyet savcısının talebi üzerine sulh ceza hâkimliği tarafından verilebiliyordu.). Yine aynı maddenin devamında konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda aramanın, Cumhuriyet savcısının emriyle yapılabileceği yer alıyor. Aynı madde ile avukat bürolarında yapılacak arama ve elkoyma işlemlerinin de Cumhuriyet savcısını vereceği kararla ve Cumhuriyet savcısının katılımı olmaksızın yapılabileceği düzenlenmiş. Bu paragrafta bahsedilen düzenlemelerle, hâkim kararına ihtiyaç duyulan pek çok önemli yakalama, arama ve elkoyma durumu için Cumhuriyet savcıları yetkili kılınarak, yurttaşların hukuki güvenliği azaltılmış durumda.
KHK’nın 37. maddesi ile “15 Temmuz darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya tedbirleri icra eden, , her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile olağanüstü hal süresince yayınlanan KHK’lar kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz” şeklinde bir hüküm getirilmiş. Buna göre 15 Temmuz’dan bu yana yaşanan gözaltı, tasfiye ve baskı operasyonlarında karar ve görev alanlar hukuk açısından peşinin temize çekiliyor! Yani bu süreçte devlet görevlileri herhangi bir yaptırıma maruz kalma riski taşımadan istediğini yapabilecek!
Son olarak KHK m. 38 ile “OHAL süresince yayımlanan KHK’lar kapsamında alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez” denilerek, OHAL döneminde gerçekleşecek hukuksuz uygulamalara karşı idari dava ile hukuksuzluğu önleme yolu da kapatılmış durumda.
AKP, OHAL dönemi Kanun Hükmünde Kararnameleri ile hukuki korumaları gittikçe daraltıyor, yürütme gücü olan hükümetin yetki alanını ise elinden geldiğince genişletiyor. Hukukun daralması şimdilik fiilen Fetullahçılara yönelik uygulanıyor görünse de, şimdiden az sayıda da olsa KESK üyesi vb. kimselerin de tasfiye edilmeye çalışıldığı ve toplumsal muhalefetin OHAL KHK’larının hedefine oturtulma çabaları gözlemlenebiliyor. OHAL KHK’ları belli ki sadece cemaat için ilan edilmiyor. RTE’nin Feto ile hesaplaştıktan sonra okların hedefini yeniden devrimcilere, sosyalistlere ve diğer toplumsal muhalefet bileşenlerine yönelteceği gerçeği karşısında OHAL KHK’larına karşı çıkmak gerekiyor.
Darbe Bahanesiyle OHAL’e Hayır!
OHAL KHK’ları Geri Çekilsin!