Moskova’daki Katliam Üzerine Bazı Değerlendirmeler – V. U. Arslan
Geçtiğimiz cuma günü Moskova’da sivillere yönelik korkunç bir katliam gerçekleşti. 143 kişinin vahşice öldürüldüğü katliamın görüntüleri IŞİD’in yayın organı Amaq tarafından dünyaya servis edildi. Katliamcı dört kişi yaptıkları kıyımı üzerlerindeki vücut kameralarıyla görüntüye alıp IŞİD medya kanallarına aktarmışlardı. Katliamcıların saldırıya iyi hazırlandıkları ve profesyonalce planladıkları görünüyordu. Saldırı mekanı hakkında detaylı bilgiye sahiplerdi. Konser, AVM ve expo alanı olarak kullanılan mekanın dışarısındaki yolların araç trafiğiyle dolu olacağı ve dolayısıyla herhangi bir kurtarıcıya veya acil servise erişimin mümkün olmayacağı bir saati seçmişlerdi.
Saldırıyı gerçekleştiren 4 Tacik terörist katliamın ardından kaçmaya çalıştı. Katliamcılar Moskova’dan yüzlerce km uzaklaşıp Ukrayna sınırına sadece 148 km kala yakalandı. Bu da başka spekülasyonları gündeme getirdi. IŞİD militanları katliamdan sonra olay yerinden kaçmaz, cennete gideceklerine inandıklarından sonuna kadar çatışır ve üzerlerindeki intihar yeleklerini patlatarak ölmeyi tercih ederlerdi. Bir de katliamcıların bu işi para için yaptığı iddiaları mevcut. Bu iddialara karşı yine IŞİD’in gerçekleştirdiği 28 Ocak’taki İstanbul Sarıyer kilise saldırısını hatırlayalım. Birisi Tacik diğeri Rus pasaportuna sahip olan iki saldırgan kilisede işledikleri cinayetin ardından polisle çatışmaya girmeyip yakalanmayı tercih etmişlerdi. Yine IŞİD’in 2022’de Afganistan’da düzenlediği bir saldırıdan sonra militanların kaçmış olduğu biliniyor. Son yıllarda zayıflayan ve militan sıkıntısı çeken IŞİD’in aynı netlikte militanlar bulmakta zorluk çektiği pekala varsayılabilir.
Bu noktada önemli bir konuyu gündeme getirmek gerekiyor. Moskova katliamcılarından en az birinin Rusya’ya İstanbul üzerinden gittiği ortaya çıktı. Bu kişi Başakşehir’de ikamet ediyor, Fatih’te geziniyor ve turistik yerlerde fotoğraflar çekiniyordu. O zaman sormak gerekiyor: AKP’nin o çok övündüğü MİT ve diğer istihbarat birimleri acaba ne kadar becerikli? Daha iki ay önce Tacik ve Rus iki militan kilise saldırısı yapmışken İstanbul Fatih’ta yaşayan Tacik cemaati ne kadar izlenebilmiş? Hadi Rus istihbaratı Ukrayna Savaşı ile meşgul, onların zaafiyetinin bir bahanesi olabilir. Ama Türkiye istihbaratının küçük bir cemaati bile takip edip edemediği sorusu bu saldırıdan sonra gayet yerinde bir sorudur.
Ukrayna mı Organize Etti?
Putin katliamın ardından derhal Ukrayna’yı sorumlu tuttu. Saldırganların Ukrayna sınırına kaçmaya çalıştığını vurgulayıp teröristlere güvenli bir geçiş imkanının sunulacağını iddia etti. Gelgelelim Rusya-Ukrayna sınırında savaş nedeniyle iki tarafın da kuş uçurtmadığını varsayarsak bu teröristler Rus kolluk kuvvetlerini sınır hattında nasıl atlatacaklardı? Belarus sınırı da yakalandıkları noktaya bir hayli yakın olduğuna göre belki de bu ülkeye yöneleceklerdi. Bu ihtimallerin hangisinin doğru olduğunu belki de hiç bilemeyeceğiz.
Ruysa’nın derinliklerinde bir takım saldırılar, sabotajlar ve suikastler düzenleyen Ukrayna istihbarat örgütünün Moskova’daki katliamın düzenlenmesinde IŞİD ile birtakım dolaylı dolaysız ilişkiler geliştirmiş olduğu varsayılabilir. Bu, olmayacak bir şey değil, ama buna dair somut deliller ortaya konulması da açık ki hiç mümkün olmayacak. Diğer taraftan katliamdan Ukrayna ve Batı’yı sorumlu tutmak Putin için oldukça faydalı. Böylelikle Ukrayna ve müttefikleri üzerinde askeri ve diplomatik baskıyı arttırmak mümkün olabilecek. Aynı zamanda Rusya’da ulusal bütünlüğü sağlamak ve savaş azmini güçlendirmek de bu katliamın sonuçlarından birisi oldu. IŞİD ve Rusya’nın tüm diğer düşmanları Rusya’daki dinsel ve etnik fay hatlarının harekete geçmesini umuyorlar. Nitekim bu saldırıdan sonra Rusya’da Müslüman azınlığa karşı düşmanlığın ve hatta saldırganlığın artması beklenebilirdi. Bu durumun farkında olan Kremlin, Müslümanları da kucaklayan ulusal birlik mesajları vermeye özen gösterdi. Örneğin 16 yaşındaki göçmen Kırgız bir genç katliamdan yüzlerce insanın sağ kurtulmasını sağladığı gerekçesiyle medyada kahraman ilan edildi ve Kremlin tarafından madalya ile ödüllendirildi. Rusya bugüne kadar etnik ve dini fay hatlarını kontrol etmesini bildi.
Katliamı derhal üstlenen IŞİD’in Rusya ile özel olarak sorunu olduğu biliniyor. Cihatçı şebekelerin Rusya ile hesabı Afganistan’dan Çeçenistan, Dağıstan, Kırım ve Suriye’ye kadar uzanıyor. Nitekim IŞİD’in üye portföyünde de eski Sovyet Cumhuriyetleri, Afganistan ve Suriye kökenli militanlar başı çekiyor. IŞİD için Rusya Müslümanlara zulmeden baş düşmanların önde gideni konumunda. Nitekim IŞİD Rusya’ya dönük kanlı birçok saldırıya imza atmıştı. Bunların başında 2015’te Mısır’dan dönen Rus turistleri taşıyan yolcu uçağının bombalanarak düşürülmesi geliyor. Bu saldırıda 215 kişi hayatının kaybetmişti. 2017’de St.Petersburg metrosunun bombalanmasında ise 15 kişi hayatını kaybetmişti. Bu tarihten sonra da daha küçük çaplı, engellenen ya da başarısız kalan başka IŞİD saldırıları da yaşanmıştı. 2022’de IŞİD, Kabil’deki Rus büyükelçiliğine ölümcül bir intihar saldırısı yapmıştı.
Son Moskova saldırısından günler önce 7 Mart’ta IŞİD’in Afganistan kolu olarak bilinen IŞİD Horasan’ın Rusya’nın Kaluga bölgesinde bir sinagoga yönelik saldırı girişiminin Rus güvenlik makamları tarafından engellendiği duyurulmuştu. Aynı gün içerisinde Rusya’nın ABD büyükelçiliği kendi vatandaşlarına terör saldırısı ihtimali nedeniyle kalabalık yerlerden uzak kalmaları çağrısı yapmıştı. Peki ama ABD elindeki istihbarat bilgilerini Rusya ile paylaşmış mıydı? Rusya kaynakları böyle bir bilginin kendileriyle paylaşılmadığını aktardılar. Unutmayalım ABD kendisi açısından Ortadoğu’da kalmanın güzel bir gerekçesi olan IŞİD’i neden ele versin ki!
Sonuç olarak Rusya bu katliamın faturasını Ukrayna’ya çıkaracak. Haklı ya da değil. Haklı olmanın değil, güçlü olmanın iş gördüğü bir zamandayız. Rus ordusu Ukrayna savaşında üstünlüğü ele geçirmiş durumda. Ukrayna savunma cephesinin bir noktada kırılmasını umuyorlar. Batı ise ateşe attığı Ukrayna’ya söz verdiği yardımları bile yapmakta güçlük çekiyor. ABD’nin Kiev’deki Maydan renkli devriminin yöneticilerinden ve ABD’nin Ukrayna’da izlediği şahin politikanın tasarlayıcılarından olan Dış İşleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland’ın istifası da NATO’nun tıkanışının bir ifadesi. Diğer tarafta Ukrayna için kararan tabloda giderek büyüyen Trump gölgesi beliriyor.