Mısır'da Referandum Yapıldı: Mursi’nin Pirus Zaferi!
24 Aralık, 2012
Mısır’da referandum ikinci ayağı da tamamlandı. İlk olarak verileri bir araya getirelim:
– Mursi, yoğun kitlesel eylemlerin ardından kendisine büyük yetkiler veren ilk anayasa taslağını geri çekmek zorunda kalmıştı. Mursi bu geri adımı attı, ama şeriata vurgu yapılan yeni değişikliklerle referandumu zorladı ve kör topal bir oylama da olsa referandum yapıldı.
– Referandumun en çarpıcı rakamı kuşkusuz katılım oranı: sadece %30. Bu rakam cumhurbaşkanlığı seçimlerinde %51 idi. Refenduma katılımın düşük olmasında seçmenlerin kütüklerinin bağlı bulunduğu merkezlerde oy kullanmalarının istenmesiydi. Böylelikle kentlere yakın tarihte gelmiş olan çoğu genç yaklaşık 10 milyon kişi oy kullanamadı. Zira referandumun olup olamayacağı bile son ana kadar belirsizdi ve memlekete gidip gelmek bir hayli masraflı bir işti. Bu sayede daha muhafazakar kırsal kesimin ağırlığı referandum öncesi arttırılmış oldu.
– Referandumun bir dayatma olarak gündeme gelmesi, katılımın çok düşük olması ve yaygın hile iddiaları, referandumun sonuçlarının meşruiyetini büyük ölçüde sıfırladı.
– İlk oylamada %56.5 evet oyu elde edilirken, daha kırsal kesimleri kapsayan ikinci oylamada henüz açıklanmasa da Müslüman Kardeşler %63 evet oyu elde ettiklerini duyurdular. Yaygın hile iddialarını akılda tutarak bazı çarpıcı sonuçlar şöyle sıralayabiliriz: Mısır’ın kalbi Kahire’de hayır oyları %57 ile çoğunluk durumunda. İşçi sınıfı eylemlerinin merkezi durumunda olan Mahalla ve Tanta gibi kentleri kapsayan Garbiya eyaletinde de hayırlar çoğunluktaydı. (%52.1) İkinci en büyük kent İskendieriye’de de hayır oyları az farkla da olsa birinci. Diğer taraftan kırsal kesimdeki Assiut’te evet oyları %74 ile açık ara önde.
Sonuçlar:
1) http://bolsevik.org/ihvanin-referandum-hamlesi-kitlelerin-ayaklanmasiadlı makale Mursi’nin referandum hamlesinin anlamını yorumlamıştı. Mursi, zar zor da olsa referandumu hayata geçirerek istediğini ilk etapta aldı. Yaygın kitle gösterileri yavaşlamış gözüküyor ve Mursi referandumda çoğunluğu elde etti. Ama, diğer taraftan referandum, toplam seçmenlerin %30’unun katıldığı bunun da yarısından biraz fazlasının evet dediği bir oylamayla geçti. Bu da olsa olsa %20’lik bir seçmen desteği anlamına geliyor. Bu da Mursi’nin meşruluk krizini atlatamayacağını göstermekte. Ayrıca her türlü dalavereye rağmen elde edilen evet oyları da Mursi’nin beklentilerinin çok altında kaldı. Daha bir yıl önceki parlamento seçimlerde Müslüman Kardeşler ve Selefiler’in Nur Partisi toplam oyların %70’inden fazlasını almışlardı. Bütün bunlar Mursi’nin zaferinin Pirüs zaferinden başka bir şey olmadığını ortaya koyuyor.
2) Kahire, İskenderiye ve Mahalla’nın içinde bulunduğu işçi havzası Garbiya’da hayır oylarının çoğunlukta olması, Mısır’da gençlik ve sınıf hareketinin gücünü gösteriyor. Bu bölgeler, Mısır toplumunun can damarları ve lokomotifi durumunda. Sonuçlar, bu haliyle yeni kuşağın gücü ve geleceğini ortaya koyuyor. Arap uyanışı, ilk fırsatta Mursi’ye karşı “devrimi tamamlamak” şiarıyla ayağa kalkacak ve kendisini ortaya koyacaktır. Bunun için de muhtemelen fazla beklememiz gerekmeyecektir.
3) Mursi, referandum öncesinde, IMF istekleri doğrultusunda alınan temel ihtiyaç maddeleri üzerindeki vergi arttırımı ve sübvansiyonların kaldırılması kararını iptal etmek zorunda kaldı. Bu, önümüzdeki süreçte neoliberal programı uygulamak konusunda Mursi’nin bir hayli zorlanacağını gösteriyor. Zaten Mısır ekonomisi bir hayli zor durumda. Bu yüzden de Mursi, ABD ve küresel sermayeye el açmak durumunda. Onlar da neoliberalizmi dayatacaklar, bu da yoksulluk ve geleceksizlik içerisinde kıvranan emekçi halkın ve gençliğin şiddetli mücadelelere girmesine yol açacaktır. Örneğin, Mahalla bu tarz grev ve eylemlerin merkezleri olmaya adaydır. Nitekim Mursi ve ekibi bu tehlikenin farkındadır ve Arap Baharı ile patlama yapan bağımsız sendikal hareketin gelişiminin önüne geçecek hamleler peşindedir.
4) Mursi, içeride sallantıda bir lider olarak dışarıda da zayıflaşmıştır. Zayıf bir Mursi ABD-İsrail ekseni karşısında daha da bağımlı bir görüntü çizmek durumundadır. Bu da Mursi ve Müslüman Kardeşler’in prestijinin daha da hızla tükenmesi anlamına gelecektir.
5) Kitlelerdeki bilinç bulanıklığı esas olarak devam etse de bu konuda önemli ilerlemelerin olduğu ortadadır. En başta da bizdeki “yetmez ama evet” rezilliğinin Mısır versiyonu tümden çöplüğe atıldı bile. Başlangıçta Mübarek ve askeri cuntaya karşı Müslüman Kardeşler’i müttefik olarak görenler çoktandır MK’ye karşı barikat savaşları veriyorlar. Ama bu demek değil ki ideolojik zayıflık aşılmıştır. Sol Nasırcı Hamdun Sabbahi, Baradey ve Amr Musa gibi figürlerin başını çektiği Ulusal Kurtuluş Cephesi, muhalefetin sözcüsü gibi hareket ederken bu birliğin emekçilerin ve gençliğin taleplerini karşılaması mümkün değildir. Neoliberalizme ve ABD’ye cephe almayan hiçbir politik gücün Müslüman Kardeşler’den özünde bir farkı olamaz. Bu anlamda sosyalist cenahta toparlanma ve alternatifin yaratılması büyük önem kazanmaktadır.
6) Mısır’daki hareketin taşrada yankı bulmadığı referandum sonuçlarından da anlaşılabilir. Bu büyük bir sorundur ve ancak emekçi halkın taleplerinin daha da öne çıkarılması ve yoksul köylülüğün sempatisinin kazanılması ile çözüme varılabilir. Unutulmamalıdır ki Mısır nüfusunun yarısından biraz fazlası hala kırsalda yaşamaktadır.
7) İki yılın büyük sosyal çalkantılarının ardından genişçe bir kesim yorgun düşmüştür. Özellikle küçük burjuvazinin iş yapabileceği, turizmin yeniden canlanacağı huzur ortamına duyduğu özlem, otoriter eğilimlerin toplumsal destek tabanını işaret ediyor olabilir. Bu tehlike de ancak somut talepler etrafında şiddetlenecek ve sonuç alacak bir sınıf atılımı ile bertaraf edilebilir. Bütün bu görevlerin yerine getirilmesi açısından sürekli devrim programını birleşik işçi cephesi taktiği çerçevesinde hayata geçirecek bir Bolşevik öncünün yaratılması zorunludur.
– Mursi, yoğun kitlesel eylemlerin ardından kendisine büyük yetkiler veren ilk anayasa taslağını geri çekmek zorunda kalmıştı. Mursi bu geri adımı attı, ama şeriata vurgu yapılan yeni değişikliklerle referandumu zorladı ve kör topal bir oylama da olsa referandum yapıldı.
– Referandumun en çarpıcı rakamı kuşkusuz katılım oranı: sadece %30. Bu rakam cumhurbaşkanlığı seçimlerinde %51 idi. Refenduma katılımın düşük olmasında seçmenlerin kütüklerinin bağlı bulunduğu merkezlerde oy kullanmalarının istenmesiydi. Böylelikle kentlere yakın tarihte gelmiş olan çoğu genç yaklaşık 10 milyon kişi oy kullanamadı. Zira referandumun olup olamayacağı bile son ana kadar belirsizdi ve memlekete gidip gelmek bir hayli masraflı bir işti. Bu sayede daha muhafazakar kırsal kesimin ağırlığı referandum öncesi arttırılmış oldu.
– Referandumun bir dayatma olarak gündeme gelmesi, katılımın çok düşük olması ve yaygın hile iddiaları, referandumun sonuçlarının meşruiyetini büyük ölçüde sıfırladı.
– İlk oylamada %56.5 evet oyu elde edilirken, daha kırsal kesimleri kapsayan ikinci oylamada henüz açıklanmasa da Müslüman Kardeşler %63 evet oyu elde ettiklerini duyurdular. Yaygın hile iddialarını akılda tutarak bazı çarpıcı sonuçlar şöyle sıralayabiliriz: Mısır’ın kalbi Kahire’de hayır oyları %57 ile çoğunluk durumunda. İşçi sınıfı eylemlerinin merkezi durumunda olan Mahalla ve Tanta gibi kentleri kapsayan Garbiya eyaletinde de hayırlar çoğunluktaydı. (%52.1) İkinci en büyük kent İskendieriye’de de hayır oyları az farkla da olsa birinci. Diğer taraftan kırsal kesimdeki Assiut’te evet oyları %74 ile açık ara önde.
Sonuçlar:
1) http://bolsevik.org/ihvanin-referandum-hamlesi-kitlelerin-ayaklanmasiadlı makale Mursi’nin referandum hamlesinin anlamını yorumlamıştı. Mursi, zar zor da olsa referandumu hayata geçirerek istediğini ilk etapta aldı. Yaygın kitle gösterileri yavaşlamış gözüküyor ve Mursi referandumda çoğunluğu elde etti. Ama, diğer taraftan referandum, toplam seçmenlerin %30’unun katıldığı bunun da yarısından biraz fazlasının evet dediği bir oylamayla geçti. Bu da olsa olsa %20’lik bir seçmen desteği anlamına geliyor. Bu da Mursi’nin meşruluk krizini atlatamayacağını göstermekte. Ayrıca her türlü dalavereye rağmen elde edilen evet oyları da Mursi’nin beklentilerinin çok altında kaldı. Daha bir yıl önceki parlamento seçimlerde Müslüman Kardeşler ve Selefiler’in Nur Partisi toplam oyların %70’inden fazlasını almışlardı. Bütün bunlar Mursi’nin zaferinin Pirüs zaferinden başka bir şey olmadığını ortaya koyuyor.
2) Kahire, İskenderiye ve Mahalla’nın içinde bulunduğu işçi havzası Garbiya’da hayır oylarının çoğunlukta olması, Mısır’da gençlik ve sınıf hareketinin gücünü gösteriyor. Bu bölgeler, Mısır toplumunun can damarları ve lokomotifi durumunda. Sonuçlar, bu haliyle yeni kuşağın gücü ve geleceğini ortaya koyuyor. Arap uyanışı, ilk fırsatta Mursi’ye karşı “devrimi tamamlamak” şiarıyla ayağa kalkacak ve kendisini ortaya koyacaktır. Bunun için de muhtemelen fazla beklememiz gerekmeyecektir.
3) Mursi, referandum öncesinde, IMF istekleri doğrultusunda alınan temel ihtiyaç maddeleri üzerindeki vergi arttırımı ve sübvansiyonların kaldırılması kararını iptal etmek zorunda kaldı. Bu, önümüzdeki süreçte neoliberal programı uygulamak konusunda Mursi’nin bir hayli zorlanacağını gösteriyor. Zaten Mısır ekonomisi bir hayli zor durumda. Bu yüzden de Mursi, ABD ve küresel sermayeye el açmak durumunda. Onlar da neoliberalizmi dayatacaklar, bu da yoksulluk ve geleceksizlik içerisinde kıvranan emekçi halkın ve gençliğin şiddetli mücadelelere girmesine yol açacaktır. Örneğin, Mahalla bu tarz grev ve eylemlerin merkezleri olmaya adaydır. Nitekim Mursi ve ekibi bu tehlikenin farkındadır ve Arap Baharı ile patlama yapan bağımsız sendikal hareketin gelişiminin önüne geçecek hamleler peşindedir.
4) Mursi, içeride sallantıda bir lider olarak dışarıda da zayıflaşmıştır. Zayıf bir Mursi ABD-İsrail ekseni karşısında daha da bağımlı bir görüntü çizmek durumundadır. Bu da Mursi ve Müslüman Kardeşler’in prestijinin daha da hızla tükenmesi anlamına gelecektir.
5) Kitlelerdeki bilinç bulanıklığı esas olarak devam etse de bu konuda önemli ilerlemelerin olduğu ortadadır. En başta da bizdeki “yetmez ama evet” rezilliğinin Mısır versiyonu tümden çöplüğe atıldı bile. Başlangıçta Mübarek ve askeri cuntaya karşı Müslüman Kardeşler’i müttefik olarak görenler çoktandır MK’ye karşı barikat savaşları veriyorlar. Ama bu demek değil ki ideolojik zayıflık aşılmıştır. Sol Nasırcı Hamdun Sabbahi, Baradey ve Amr Musa gibi figürlerin başını çektiği Ulusal Kurtuluş Cephesi, muhalefetin sözcüsü gibi hareket ederken bu birliğin emekçilerin ve gençliğin taleplerini karşılaması mümkün değildir. Neoliberalizme ve ABD’ye cephe almayan hiçbir politik gücün Müslüman Kardeşler’den özünde bir farkı olamaz. Bu anlamda sosyalist cenahta toparlanma ve alternatifin yaratılması büyük önem kazanmaktadır.
6) Mısır’daki hareketin taşrada yankı bulmadığı referandum sonuçlarından da anlaşılabilir. Bu büyük bir sorundur ve ancak emekçi halkın taleplerinin daha da öne çıkarılması ve yoksul köylülüğün sempatisinin kazanılması ile çözüme varılabilir. Unutulmamalıdır ki Mısır nüfusunun yarısından biraz fazlası hala kırsalda yaşamaktadır.
7) İki yılın büyük sosyal çalkantılarının ardından genişçe bir kesim yorgun düşmüştür. Özellikle küçük burjuvazinin iş yapabileceği, turizmin yeniden canlanacağı huzur ortamına duyduğu özlem, otoriter eğilimlerin toplumsal destek tabanını işaret ediyor olabilir. Bu tehlike de ancak somut talepler etrafında şiddetlenecek ve sonuç alacak bir sınıf atılımı ile bertaraf edilebilir. Bütün bu görevlerin yerine getirilmesi açısından sürekli devrim programını birleşik işçi cephesi taktiği çerçevesinde hayata geçirecek bir Bolşevik öncünün yaratılması zorunludur.