Mikrofon Emekçilerde 26: Veterinerlik Hizmetlerinde Ağır Sömürü Var
Merhaba. Bize kendinizden ve çalışma koşullarınızdan bahseder misiniz?
Merhaba 25 yaşındayım 4 yıldır Veteriner Teknikeri olarak çalışıyorum. Asgari ücret civarı bir ücrete, günde 16 saat bile çalıştığım oluyor. Klinikte olabilecek her işi yapıyorum. İşe ilk başladığımdan bu yana belki daha iyi koşullar bulurum diye birkaç işyeri değiştirdim ve hemen hemen hepsinde çalışma koşulları aynı.
Genel olarak veteriner sektöründe temizlikçi yerine tekniker ve hekimlerden temizlik yapması bekleniyor. Uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve haftalık iznin yalnızca bir gün olması oldukça yıpratıcı. Günde 16 saate kadar çalışıyorum. Çalışmadığım zamanlarda da devamlı olarak iş telefonu alıyorum. İş koşulları çok kötü olduğundan uzun süreli çalışabilen arkadaşlarımızın sayısı çok az. Asgari ücrete her işi yapmamız bekleniyor. Her sektörde olduğu gibi bizim sektörde de patronların tek düşüncesi daha fazla kar etmek.
Sık sık yaralanma ve iş kazası yaşıyoruz. Bunların hiçbiri iş kazası sayılmıyor. Fazla mesailer ödenmiyor. Konusu bile açılmıyor. Üniversite okuduk ama durum bu.
Veterinerlik hizmetleri temel hizmetlerden biri ve pandemi döneminde sağlık emekçileri aşılama programında yer alırken siz yer almıyorsunuz. Pandemi döneminde karşılaştığınız ek sorunlar neler oldu.
Pandemi döneminde bizde de çalışma zorunluluğu var. İlk olarak ulaşım sıkıntısı var. Sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor ancak Ankara’da bu günlerde ulaşım yok. Hem çalışma izni veriliyor hem ulaşım sağlanmıyor. Cebimizden taksi parası vermek zorunda kalıyoruz. Zaten asgari ücretle çalışan insanlarız. Yani hafta sonları ulaşım sorunumuz büyük. Ve çözüm yok.
Hayvan sağlığı alanında çalışıyoruz ama Sağlık Bakanlığına bağlı olmadığımız; Tarım Bakanlığına bağlı olarak çalıştığımız için aşılamada önceliğimiz yok maalesef. Geçen hafta klinikte Covid pozitif vaka çıktığında belirti olmadan test yaptırmak istediğimde patron açıkça yüzüme “çok kurcalama” dedi. Her gün kaç hasta ile ilgilendiğimi bile bilmiyorum, açıkça risk altındayız ama bir şey yapılmıyor. Yaşadıklarımız, tüm emekçilerin yaşadığı sorunlardan farklı değil elbette. Bir de giderek artan hayat pahalılığı da iyice hayatı çekilmez hale getirdi. Zaten çalışmaktan başka hiçbir şey yapmıyoruz ona rağmen yine de geçinemiyoruz.
Pandemi döneminde hayat her açıdan daha çok zorlaştı.
Ucuza, esnek, keyfi çalıştığınızdan bahsettiniz. Hayvan sağlığı için çalışan emekçilerin ne tür talepleri var?
İş tanımımızda geçtiği gibi yalnızca hayvan sağlığı ile ilgilenmek istiyoruz. Bunun yanı sıra ekonomik kaygılarla ek olarak pet kuaförlük yapıyorum, temizlik, sekreterlik gibi tüm klinik işlerini biz yapıyoruz. Hiçbir iş tanı yok. Aralıksız, molasız çalışıyoruz. Mesela patron şu sıralar yeni bir hastane açıyor. Onun temizliğini de bize yaptırmak istedi. İş arkadaşlarımla birlikte tepki gösterince geri adım attı. Yeni hastane sahibi olacak kadar çok parası var ama bizim suyumuzu sıkıyor.
Uzun çalışma saatleri verimliliğimizi ve mesleğe olan isteğimizi düşürüyor. Ve yanı sıra ek ücret ödenmemesine rağmen işini kaybetme riski var. Zaten iş yerinde çok fazla sirkülasyon oluyor. Bu ağır koşullara rağmen emekçinin susmak zorunda kalması noktasına gelinmesi de zor durumlardan biri.
İş güvenliği konusunda da iyileştirilmeye gidilmesi gerekiyor. Isırılma gibi durumlarda patron hiçbir sorumluluk almıyor. Ayrıca beşeri sağlıkta olduğu gibi bizde de sağlıkçıya yönelik şiddetler zaman zaman söz konusu oluyor. Can güvenliğimizin sağlanması da bir başka isteğimiz
Bu sorunlar sizce neden yaşanıyor?
İşsizlik oranının yüksek olması sebebiyle işsiz kalma korkusu çok. Patronlar bunu iyi bildikleri için mobbing uygulayabiliyor. İşçiler bu zor koşulları çoğu durumda içselleştirmiş oluyor. Özelikte genç teknikerler açısından durum bu.
Yanı sıra üniversitelerde yeterli uygulamalı eğitimin olmaması işe başlama tarihinden itibaren insanları bir usta çırak ilişkisine itmekte. Ve işi öğreten kişiye bağımlı kılmaktadır. Bu da staj sürecinde sömürüyü iyice arttırıyor. Üniversite eğitiminin nitelikli ve uygulamalı olması gerekiyor.
Veterinerlik hizmetleri, toplumsal sağlığın bir parçası olarak görülmeli. Sınırlı sayıdaki üniversite veterinerlik fakültesi hastanelerinin dışında halk da özel kliniklere mahkum ediliyor. Halk çok fahiş paralar ödemeye mecbur bırakılıyor. Tamamen özel sektörün ve patronların insafına terk edilmiş bir alan veterinerlik alanı. Dolayısıyla örgütlülük de hiç yok. Yaşadığımız problemlerin en temelinde de bu yatıyor zaten.
Son olarak, eklemek istediğiniz bir şey var mı?
İşçilerin birlik olamadığı her yerde bu ağır koşullarla yüz yüze olacağımız kesin. İş yeri komitelerini yaygınlaştırmak, patronun günübirlik keyfi işlerine karşı birlikte tavır göstermek bile sınıf bilincinin yükseltilmesi açısından çok önemli. Ben de her durumda bunu yapmaya çalışıyorum. İşçilerin haklarını bilmesi ve birlik olması her şeyin başı.