Meraklanmasınlar, Biz Gençliği Eğitmeye Devam Edeceğiz – Güneş Gümüş

Dünkü KHK ile üniversitelerde solcu, sosyalist, barış yanlısı akademisyenlere yönelik büyük bir temizlik harekatı yapıldı. 15 Temmuz’dan beri devam eden bu tasfiyelerle RTE rejiminin üniversitelerdeki baskı ve ablukası, Kenan Evren’in 12 Eylül rejimini sollamış oldu. Mağdur edebiyatlarıyla, ağlaya ağlaya, duygu sömürüsüyle iktidara gelenlerin kuzu postuna bürünmüş kurt olduğunu bugün en kör gözler bile görmüş durumda.

Yapılanların hukukla hiçbir alakası olmadığını, üniversitelerdeki tasfiyelerin bir siyasi hesaplaşma olduğunu herkes biliyor. Ankara Siyasal gibi, İLEF gibi, DTCF gibi özgür düşüncenin anıtsal ağaçlarını köklerinden sökmeye çalışan bu zihniyet, bütün Türkiye’ye deli gömleği giydirmeye çalışıyor.
 
Okumuşlardan korkan, kitaptan, sanattan, edebiyattan, düşünceden korkan bu zorbaların üniversitelerle görülecek bir hesapları var. Eski bir hesap bu. En azından 1968’den beri gelen, kendilerinden çok daha nitelikli rakiplerine karşı duydukları bir kıskançlık, korku ve nefret karışımı… Üniversiteler solcu yetiştiriyor, diye düşünüyor zorbalar; özellikle de iyi üniversiteler… Bu saldırganlık, bu fırsatçılık, bu kalleşlik bu yüzden… Emir en tepeden geliyor ve tarihe bir yüz karası olarak geçecek yalaka ve vasıfsız rektörler gereğini yapıyor.
 
Marksist Bakış dergisinde Emre Güntekin’in yakınlarda ölen Rafsancani ile ilgili güzel bir yazısı yayınlandı. İran’daki rejimin tepe isimlerinden Rafsancani, devrimden önce yoksul mu yoksuldur; ama devrimden sonra hesabı yapılamayan varlıklarıya İran’ın en zengin adamı olur. Türlü türlü yağma ve yolsuzluklar bu zenginliğin kaynağıdır tabi, ama dikkat çeken bir şey daha var bu öyküde: Rafsancani kanlı molla rejiminin en zorba isimleri arasında başı çekmektedir.
 
Kulağa çok tanıdık geliyor değil mi? Elindeki sopayla muhalefete gözdağı veren paraya aç İslamcılar, yeni burjuvalar olmak isterler, bu yüzden çalarlar çırparlar; iki yüzlü, midesiz ve merhametsizdirler… Soma’da göz göre göre katledilen madencilerin ailelerini tekmelerken içleri acımaz, ama yalandan ağlamayı iyi bilirler. Bu pisliği dinin kutsal örtüsüyle kapatmaya çalıştıklarında ise yaydıkları iğrenç koku daha dayanılmaz hale gelir.
 
Uzun lafın kısası kurulmaya çalışılan zorbalık düzenidir. Vasıfsızlıkları ile ülkeyi içinden çıkılmaz problemlerin içine sürükledikçe daha da saldırganlaşmaları beklenmelidir. Bu deli gömleği Türkiye’ye dar gelecektir, bundan şüphem yok; ama bu, kolay olmayacak. Özgürlük bedel istiyor, demokratik kazanımları daha güçlü olan hiçbir ulus yoktur ki bu bedelleri ödememiş olsun. Bizde de gazeteciler, aydınlar, akademisyenlerin yolu zindanlardan geçiyor ve geçecek; ama kimse umutsuzluğa kapılmasın. Biz mücadele edersek, dayanışmamız yüksek olursa, örgütlü mücadeleyi yükseltirsek, hırsızlar ve zorbalar kurdukları bu düzenin altında kalacaklar ve aydınlık bir gelecek bizleri bekliyor olacak. Dost da düşman da bilsin ki bizler, gençliği emekçi sınıfın sömürüye karşı mücadelesi için örgütlemeye ve eğitmeye devam edeceğiz.
KATEGORİLER