Memlekete Bahar Geldi! Değerlendirmeler – I
2 – Eylemlerin bir hayli heterojen olması gayet normal. Ulusalcıların önemli etkisi olduğu ortada. Diğer taraftan sosyalistlerin de önemli bir belirleyiciliği var. Özellikle de mücadelenin merkez üssü İstanbul ve Ankara’da. Bu noktada ulusalcılarla eylemlere yön vermek konusunda rekabet etmek gerekiyor. Mısır’da ve Tunus’ta da kendiliğinden harekete geçen milyonlarca kişi içerisinde bir sürü farklı eğilim biraradaydı. Yani eylemlere kara çalmak ve kafa karıştırmak için ulusalcıların varlığını bahane edenlere prim verilemez. Bu tarz propaganda yürütenler ya AKP’nin zayıflamasından korkanlardır ya da işe yaramaz, iflah olmaz sekterlerdir.
3 – Gezi Parkı’nın yoğun kitlesel mücadele ile halihazırda kurtarılmış olması toplumsal algıda büyük bir kırılma yaratmıştır. Hak aramanın sokaktan doğru mümkün olduğunu kitleler kendi deneyimleriyle görmüşlerdir. Güveni artan kitlelerin algısında kırılma ortaya çıkmıştır. Yükselen toplumsal dalganın işaretlerinden birisi olarak orta okul çocukları bile binlerle eylem alanındadır. Bu saatten sonra sürpriz bir şekilde eylemler bıçak gibi kesilse bile toplumsal bilinçte sıçrama yaşanmıştır. AKP şimdiden ağır yaralıdır. Daha önceleri çokça dile getirdiğimiz gibi işçi ve emekçilerin azılı düşmanı AKP’nin gidişi sokak sayesinde olacaktır. Bunu hisseden kitleler gerisini getirmeye çalışacaklardır. İleride de herhangi bir gerekçe büyük toplumsal olayları başlatmaya yetecektir.
4 – Sosyalist unsurların bir araya gelerek tabandan gelen büyük tazyiki olabildiğince yönlendirmesi ve talepleri somutlaştırması büyük önem taşıyor. Bu açıdan Gezi Parkı’na yapılması planlanan her türlü projenin resmi olarak iptal edildiğinin duyurulması, ölümlere sebebiyet veren emniyet birimlerinin yargı önüne çıkarılması, İçişleri Bakanı ile İstanbul ve Ankara valileri istifa etmesi, göz altındaki tüm eylemcilerin serbest bırakılması taleplerinin yükseltilmesi büyük önem taşıyor.
5 – KESK başta olmak üzere emek örgütlerinin tabandan yaratılacak bir basınçla harekete geçirilerek işçi sınıfının üretimden gelen gücünün devreye sokulması, işin rengini kökten bir şekilde değiştirecektir. Bu büyük hareketin KESK’in planladığı genel grevle kesişmesi aslında bir fırsattır. Ne yazık ki KESK’in ve diğer emek örgütlerinin şimdiye kadarki performansı rezalet derecesinde kötüdür. Ankara’da büyük kitlelerin toparlanmasını sağlayacak bir ses aracı dahi sağlayamayarak ne kadar büyük bir atalet içerisinde olduklarını, nasıl bir bürokratik kabuğa dönüştüklerini bir kez daha gösterdiler.
6 – Devrimci Marksistler bu hareketli süreçte olaylara güçlerinin yettiği ölçüde müdahil olmalıdır. Kitlelere bildiriler ve ajitasyonlarla ulaşmak zorunludur. Kitlelerin içindeki canlı unsurların ulusalcı etkiden kurtarılarak Marksizmin bayrağına kazanılması büyük önem arz etmektedir. Bu yüzden de radikal mücadelede kitlelerle olabildiğince kaynaşmalı ve Marksizme yeni unsurlar örgütlenmelidir.