Libya’da Daha Fazla Macera Daha Fazla Kan – V. U. Arslan
Petrol zengini Libya toprakları 2011’den beri kanla yıkanıyor. Güya Kaddafi devrilecek ve ülkeye demokrasi ve özgürlük gelecekti. Hakikati bu şekilde ters yüz etmek emperyalist propaganda makinasının gücünü gösteriyor. Gerçekteyse Libya’nın canına okundu. Ülke kaynaklarını yağmalamak isteyen ne kadar akbaba varsa çölün denizle buluştuğu bu topraklara çöreklendi.
En büyük akbaba (ABD) ortada gözükmediğinden meydanı boş bulan daha küçük akbabalar ceseti (Libya) didiklemek için birbirlerini gagalıyor. Ve nihayet büyük kavga başlamak üzere.
Alt-Emperyalist İhtiraslar
Siyasal ve ekonomik krizle boğuşan, toplumsal muhalefetle baş etmekte zorlanan ve geleceğinden şüphe duyan despotik rejimlerin önlerini açmak için savaşı bir tür kurtarıcı olarak gördüklerini tarihten biliyoruz. AKP’nin durumu giderek bu örneklere benzemeye başladı.
Halk desteği istikrarlı biçimde eriyen, dahası ekonomik kriz yüzünden iyimser olması mümkün olmayan, gençliği kaybeden, zorbalık yapsa da muhalefetin canlılığını kıramayan AKP iktidarının en büyük kozu, milliyetçi muhafazakar tabanı mest eden neo-Osmanlı hayalleridir. Libya bu ihtirasları tatmin etmek için çok elverişli bir sahaya dönüştü. Nitekim AKP basını Suriye’den sonra Libya’da elde edilen başarıları yere göğe sığdıramıyor.
Alt-emperyalist ihtiraslar, Libya’yı Ankara’dan emir alan vasal devlet statüsüne indirmek, Libya petrollerine çökmek, bu arada on milyarlarca dolarlık müteahitlik anlaşmaları kotarmak ve doğu Akdeniz enerji paylaşımlarında aslan payını kapmak için coşmuş durumda. Sisi’yi, BAE’yi, Suudları ve bu arada Yunanistan’ı “bozguna uğratmak“, “Osmanlı’nın dirilişi” ve “güçlü Türkiye“nin şahlanışı olarak sunulacak ve AKP’ye muazzam bir öykü verecektir.
Sirte ve Cufra’da Savaş Patlak Verecek mi?
Bütün bunların gerçekleşmesi için Hafter birliklerine ve müttefiklerine büyük ve belirleyici bir darbenin daha vurulması gerekiyor. AKP’nin Trablus’taki askeri başarıları henüz yarım bir başarıdır. Düşman koalisyon geriletilse de dağılmaktan henüz uzaktır. Bu yüzden iki taraf da gerçek bir hesaplaşma için Sirte ve Cufra’ya güçlerini toplamış durumda. İki taraf da caydırıcı olmak adına her fırsatta kararlılıklarını ortaya koyuyorlar. Sisi bir yandan kendi kırmızı çizgilerini ilan ederken (20 Haziran) diğer yandan Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler daha dün (03 Temmuz) Trablus’a inip Erdoğan’ın iradesinin altını özellikle çizdiler.
Liman kenti Sirte, Libya petrollerinin %60’ına ev sahipliği yapan ülkenin ortasındaki önemli bir liman. Cufra ise ülke hava sahasının kontrol eden kritik hava üssünü barındırıyor. Bu yüzden Sirte ve Cufra’yı alan Libya pastasından aslan payını almış olacak. Ama AKP için mesele bununla sınırlı değil. Sirte’deki net zaferin ardından doğu Libya’da ilerlemenin hayalini kurduklarından şüphe etmemeliyiz.
AKP’nin cesaretini arttıran askeri alandaki şu değerlendirmelerdir:
- Ortadoğu’da ağırlık azaltan ABD sahada değil, ABD olmayınca Fransa gibi AB ülkelerinin Libya’ya müdahale etmesi mümkün değil. Yunanistan hesaba bile katılmıyor.
- Düşmanlardan BAE’nin parası olsa da ordusu yok.
- Suudi Arabistan komşu ülke Yemen’de çıplak ayakla savaşan Husileri bile yenemiyor.
- En ciddi düşman olarak görülen Rusya ise Libya’ya resmi olarak müdahil olmuyor. Wagner gibi paralı askeri birlikler üzerinden müdahalede bulunmak Rusya’nın varlığının ve baskınlığının sınırlarını işaret ediyor.
- Mısır’ın başındaki Sisi ise elini taşın altına sokup risk alacak durumdaki esas güç. Aynı zamanda güneyde Etiyopya ile savaşa yaklaşmış durumda ve kaybedecek çok şeyi var.
Rusya
Daha önce hayal bile edilemezdi, ama ABD Libya’yı kendi haline bırakınca Rusya da Libya’da kendisine yer edinmek için devreye girdi. Akdeniz kıyısındaki Sirte’de askeri bir üs ya da Gazprom‘a yeni imkanlar açacak Libya petrolleri üzerindeki denetim şansı Rusya için gayet çekici görünüyor. Ama şartlar Suriye’dekinden çok farklı. Bu yüzden Putin, Kremlin’in gayrı resmi savaş aracı olan paralı askerlerden oluşan Wagner ile hamle yaptı, yani Moskova’ya sorarsanız Libya’da bir varlığı bulunmuyor. Ama gerçekte Cufra hava üssü şu anda 3 bin kişiye çıktığı iddia edilen Wagner birliklerine ev sahipliği yapıyor. Yani Rusya resmi anlamda bir sorumluluk almıyor. Wagner kayıplar verse de Rusya bu kayıplara şiddetle karşılık vermek zorunda olmayacak. Geçmişte Suriye Deyr Zor‘da petrol bölgesine taarruz etmek için Suriye Ordusu ile birlikte Wagner gönderilmiş, ABD’nin yoğun hava saldırıları sonucu Suriye askerleriyle beraber Wagner de büyük kayıplar vermişti. Bu kayıpları Rusya sahiplenmemiş, görmezden gelmeyi tercih etmişti. Daha önce Ukrayna’da da Wagner önemli görevlerde bulunmuş ve Ukrayna’nın doğusundaki Luhansk ve Donetsk‘te fiili bağımsızlık ve bölünme durumunu sağlamada etkili olmuşlardı. Şimdi ise karşılarında Libyalı İslamcılar ve Suriye’den gelen savaş deneyimli 10 bini aşkın ÖSO unsuru ve bunlara yoğun destek veren TSK bulunuyor. Neticede başarıda da başarısızlıkta da Moskova yeniden pozisyon alabilecek durumda. Ama Trablus taarruzunun bozguna uğraması ve Mayıs ayında gerçekleşen geri çekilişten sonra Rusya Hafter birliklerine verdiği desteği yoğunlaştırdı. Bunların başında da 14 adet Mig-29 ve Su-24 savaş uçağının Suriye üzerinden Libya’ya geçmesi oldu. Koordineli şekilde saldırıya geçen TSK drone’ları savaşın gidişatında büyük bir rol oynamış, Hafter birliklerinin hava savunma sistemleri etkisiz kalmıştı. BAE‘nin parasını verdiği Rus Pantsir hava savunma sistemleri başarısız olunca TSK destekli Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin karşı taarruzu sonuç almıştı. İşte Mig-29’lar TSK’nın drone üstünlüğünü sonlandırabilir mi? Burada kritik bir soru daha var: Bu modern jetleri kim uçuracak? İşte bu noktada yine deneyimli Rus savaş pilotlarının paralı asker olarak Libya’ya getirildiği iddiaları dolaşıyor. Böyle bir pilotaj olmadan Mig-29’ların bir işe yaramayacağı ortada. Yine Pantsir hava savunma sistemini destekleyen gelişmiş radar sistemleri ve bunu kullanacak becerikli operatörler olmadan Pantsir hava savunma sistemlerinin başarısız olmasına şaşmamalı. Nitekim Hafter’e verilen yeni Pantsir sistemlerindeki radar ekipmanlarının geliştirildiği ve fazladan küçük topların cihaza eklendiği servis edilen fotoğraflarda görüldü. Kısacası Sirte için verilecek savaşta TSK dronlerının durdurulup durdurulamayağı büyük önemde olacak.
Mısır
Sisi Sirte’nin Mısır’ın güvenliği için kırmızı çizgileri olduğu ilan ederek olası saldırı durumunda Libya’ya doğrudan müdahale edeceklerini ilan etmişti. Buna uygun şekilde Mısır ordusunun alarm halinde Libya sınırına yığınak yaptığı biliniyor. Gelgelelim Mısır ekonomisi berbat durumda ve büyük oranda BAE ve Suud’dan gelecek yardımlarla ayakta duruyor. Bunun dışında Nil Nehri‘ne baraj meselesi yüzünden Etiyopya ile güney sınırında da savaş rüzgarları esiyor. Ayrıca Mısır’ın Libya’da bir süre sonra işgalci görünebileceği ve bataklığa saplanma ihtimalinin belirmesi mümkün. İhtimaller bununla bitmiyor. Libya’da Rusya’nın bir ayağının dışarıda olduğu ortada. Hal böyleyken Türkiye ile olası sıcak çatışmada Mısır kendi başının çaresine bakmak zorunda kalabilir ve yaşanacak hezimet Sisi’nin sonu olabilir. Mısır’ın bu sıkıntılarını bilen AKP cephesi de Sisi’nin çıkışlarını ciddiye almıyoruz havasında. Mısır’ın cephe hattına yakınlığı büyük bir avantaj olsa da yetenekleri tartışmalı Mısır ordusunun neleri başarabileceği ayrı bir soru işareti. Bu yüzden Sisi AKP’nin Sirte’ye yüklenmemesi için caydırıcı olmak adına bir çıkış yaptı, ama gerçekten Libya’ya asker çıkarıp çıkarmayacağını göreceğiz. Neticede işin içinde bataklığa saplanmak ya da hüsrana uğramak da var.
TSK’nın Sınırları
TSK askeri uzmanları, Bayraktar drone filosu, Fırtına obüsleri, Suriye’den gelen paralı 10 bin ÖSO kuvveti ve yerel kuvvetler bir sürpriz yaşanmazsa önümüzdeki günler içerisinde Sirte’ye yüklenecek. Tüm işaretler bunu gösteriyor. Bu taarruzdaki zayıf noktalar ise ortada:
- AKP Libya macerasına tek başına atılacak. Rusya’nın karşı tarafta olması hiçbir şekilde ABD desteğini garanti etmeyecek.
- Hava sahasının Hafter’in elinde olması. TSK’nın müttefikleri havadan bombalanacak. Bu, savunma savaşı yapan Hafter güçleri için büyük bir avantaj. Omuzdan atılan füzelerle savaş uçaklarına karşı konulması eldeki seçenek.
- Rus pilotların kullanacağı Mig-29’lar TSK dronle’larına karşı etkili olabilir. Bu durum Sirte taarruzunun en önemli bileşenin devre dışı kalması anlamına gelebilir.
- İkmal problemleri. Savaşın uzaması ve Mısır ile direk çatışmaların başgöstermesi durumunda TSK’nın deniz aşırı lojistik desteğinde büyük güçlüklerin yaşanması söz konusu olabilir.
- TSK F-16’ları menzil yetersizliği yüzünden havada ikmal (refueling) yapmak zorunda kalacak ve bu durum Mısır Mig-29’larına büyük avantaj sağlayacak.
- Türkiye’de halen sürmekte olan ekonomik krizin etkileri.
Devimci Görev
Devrimci görev emperyalist savaşa karşı çıkmakla gerçekleştirilebilir. Ortadoğu’da emperyalist güçlerin ve yerel sömürücülerin alt edilmesi için sosyalist örgütlülüğün yükselmesi şart. Bu kan banyosunun yegane alternatifi Sosyalist Ortadoğu mücadelesidir. Sınıf bilinçli işçiler ve devrimciler olarak bu mücadeleyi büyütmemiz için enternasyonalist devrimci bilinçle donanmak zorundayız. Bunun pratikteki anlamlarından birisi de ilk olarak kendi sömürücülerimize karşı mücadele etmek; şovenizme, milliyetçiliğe ve yayılmacı hayallere pabuç bırakmamaktır.
KATEGORİLER V. U. Arslan