Kıbrıs Ekonomik Bataklıkta
Kapitalist krizin iflasa sürüklediği Güney Kıbrıs’ta haftalardır sular durulmuyor. Yunanistan’a borç vermek zorunda kaldığı için krize giren Güney Kıbrıs’ta krizin sebeplerinden çok ‘getirileri’ ve sonuçları üzerinde duracağız.
Güney Kıbrıs’ın banka sistemindeki çöküşün sinyalleri çok önceden duyulmaya başlanmıştı. Güney Kıbrıs’ın geçim kaynağı finans ve turizmdir ve Kıbrıs’ta yıllık faiz oranları %5’leri bulmaktadır. İşte bu yüksek yıllık faiz oranları ise belli kesimin iştahını kabartmaya yetiyor. Kıbrıs’taki faizlerden nemalananlar ise Rus baronları olmuş. Hem de yüksek meblağlarda para aklama amacıyla. Bu durum ise Kıbrıs finans sistemindeki bankaların mevduat hesaplarını bir hayli şişirdi. Öyle ki Kıbrıs bankalarının toplam 68 milyar avroluk mevduat hesabının olduğu ve bunun yaklaşık 24 milyarının yabancı kaynaklı olduğu biliniyor (yabancı mevduat hesaplarının 17 milyarlık kısmı ise Ruslara ait).
İşte tüm bunlar yaşanırken Güney Kıbrıs iflasa sürüklenirken AB, Merkez Bankası ve IMF sadece avının iyice yorulmasını bekleyip uzaktan izledi. Ancak Kıbrıs’ın banka sistemi çökmeye başladığında ve bankaların gayrimenkul balonları patlamaya başladığında ise IMF ve AB’nin standart kemer sıkma politikalarına ek olarak, iki örgüt – IMF Başkanı Christine Lagarde ve Alman Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble’nin özel teşviki ile- Kıbrıs hükümetini banka mevduatlarına özel bir vergi getirilmesi için zorladı. 100.000 avronun altındaki mevduatlara %6.75’lik bir vergi, 100.000 avronun üzerindekilere ise %9.9’luk bir vergi konuldu. Bu vergilerin Kıbrıs’ın Rusya ile olan iş ilişkilerine taş koyulması misyonu da söylenebilir. Çünkü Rusya Maliye Bakanı Alexander Siluanov, Eurogroup ve Rusya’nın koordineli bir yaklaşımda anlaşmış olmasına karşın AB’nin Moskova’ya danışmadan özel bir vergi kararı almasını eleştirmişti. AB’nin burada Güney Kıbrıs’ın ekonomisinin yanı sıra stratejisini de göz önünde bulundurduğunu söylemek gerek.
AB’den Kıbrıs’a vergi dayatması
Özel vergiler karşısında şok olan sadece Rusya değil Kıbrıs’lı mudiler de şok oldu. Paralarını çekmeye çalıştılar ancak Merkez Bankası banka hesaplarını dondurdu. Merkez Bankası Kıbrıs’a milyarlarca dolar bulamaması halinde acil yardım paketlerinden yararlanamayacağını ve finansal çöküşe razı olmalarını dile getirerek baskı yarattı. Tüm baskılara boyun eğip iflas bayrağını çeken Kıbrıs yönetimi ise AB troykasına teslim oldu. Banka sisteminin çökmesi üzerine kapitalist krize giren Güney Kıbrıs’ta batan bankaları kurtarmak için AB, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’den oluşan troyka Rum lider Nikos Anastasiadis’i 10 milyar avroluk kurtarma paketi konusunda ikna etti.
Kıbrıs Yönetimi Ülkeyi AB Troykasına Teslim Etti
AB Troykasının kurtarma paketine göre; memur ve emekli maaşlarına kesinti ile petrol ve başta tekel ürünleri olmak üzere tüketim ürünlerine zam uygulamaları yer alıyor. Paketin diğer önemli maddesi ise ülkenin ikinci büyük bankası Laiki kapatılıyor olması. Laiki’nin kapanmasından doğacak milyarlarca dolarlık kayıp, hisse senedi sahipleri ile mevduat hesabı 100.000 avroyu aşan mudiler tarafından karşılanacak. Ayrıca 100 bin avronun altındaki mevduatlar Bank of Cyprus’a devredilecek. 100 bin avroyu aşan hesaplardan ise yüzde 40’a varan oranlarda vergi alınabilinecek. Troyka tarafından verilen 10 milyar avronun 10 milyonluk kısmının bankalara verileceği söyleniyor.
Kriz ve Mücadele
Tüm bu yaşananlar üzerine Kıbrıs halkı sokağa çıkarak hem krizden nemalanan AB’yi hem de ülkeyi kapitalist krize mahkum edip troykaya boyun eğen hükümeti protesto etti. Başkanlık sarayı önünde toplanıp ve krizin faturasını ödemek istemeyen emekçilerin protestolarına ise polis saldırıyor. Bir başka konu ise ülkede krizden kaynaklı olarak işsizlik sürekli artıyor. Resmi rakamlara göre 40 bin işsizin bulunduğu söylense de bu sayının her geçen gün arttığı biliniyor.
Güney Kıbrıs Merkez Bankası haftalardır kapalı kalan bankaların geçtiğimiz günlerde tekrar normal faaliyetlerine döneceğini ilan etti. Ancak Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Nikos Anastasiadis ve Maliye Bakanı Mihalis Sarris’ten tepki alan Merkez Bankası Başkanı Panikos Dimitriadis tekrar yaptığı açıklamada tüm bankaların kapalı kalacağını ve en erken ertesi gün açılabileceğini duyurdu. Öte yandan ülkenin en büyük bankası olan Cyprus Bank’ın Yönetim Kurulu Başkanı Andreas Artemis istifa etti. Artemis, bankaya kayyum atanması ve Yunanistan’daki şubelerinin haber verilmeksizin satılmasını protesto ederek istifa etti. Tüm tartışmaların gölgesinde bankalara gece nakit takviyeleri yapılarak bankalar açıldı. Bankalar açıldı ancak önlemleri de hemen ardından geldi. Bankanın önünde olası protestolara karşı alınan önlemlerden mevduat sahiplerine günlük 300 Euro para çekme sınırı konularak önlem alındı. Tüm bu önlemler Kıbrıs’ı paranın dolaşımına kısıtlama getiren ilk Euro Bölgesi yaptı. Maliye Bakanlığı kısıtlamaların geçici bir önlem olduğunu söylese de uzmanlar kısıtlamaların daha uzun zaman kalacağı öngörüsünde bunuyor.Sonuç
Kıbrıs’ta bankalar sıkı önlemlerle açıldı ancak görünen o ki Kıbrıs’taki yabancı menşeli bankaların yavaş büyüyen ekonomi karşısında tutunamayıp gideceklerdir. Yüksek faizlerle yolunu bulan, vergiden kaçan Rus para babalarına kucak açan offshore bankacılık sistemi de kapanacaktır. Kıbrıs kurtarma paketleriyle ‘kurtarıldı’ fakat bunun faturasının yükü yine emekçi halkın sırtına yüklenecek. Kredilerden yoksun kalan ekonomi daha da küçülüp halka kemer sıktırmaya zorlayacak. Kıbrıs’ta ülke batağın tam anlamıyla içinde bulunuyor olsa da emekçi halkın kurtarma paketleri ve kemer sıkma politikaları ile mücadelesinin sonuçsuz, sahipsiz ve bir perspektiften yoksun olduğunu söylemek doğru olacaktır. Kıbrıs’ta halkın öfkesini doğru yere kanalize etmenin yollarını sağlayacak öznel faktörlerin eksikliği bölgenin en yakıcı sorunu durumunda.