Home / Enternasyonal / Keşmir’in Kitlesel İsyanı: Ezilenlerin Ayaklanması

Keşmir’in Kitlesel İsyanı: Ezilenlerin Ayaklanması

Sözde “Azad” Keşmir’in işgal altında ve ezilmiş topraklarında biriken sınıfsal öfke bir kez daha sokaklara taşarak Pakistan devletinin sömürgeci girişiminin acımasız yüzünü ortaya çıkardı. Neoliberal yağmanın ve emperyal tipteki yönetimin bitmek bilmeyen vahşetine karşı sabrı tükenen on binlerce emekçi, Awami Eylem Komitesi’nin önderliğinde tarihsel bir ayaklanmaya girişti. Bu yalnızca küçük reform talepleri için bir protesto değil; belki de sömürü sistemlerinin tamamına karşı devrimci bir mücadelenin ilk işaretidir. Ekmek, ücretsiz ilaç, seçkinlerin ayrıcalıklarının kaldırılması, istihdam, temiz su temini ve en önemlisi, kukla parlamentoyu besleyen kota sistemi ve hayali sandalyelerin ortadan kaldırılması talepleri, yerel burjuvazi ile İslamabad’daki efendileri arasındaki asalak ortaklığın kalbine dokundu. Bu hareket, yıllardır süren bir aldatmacanın çözülüşüdür; Keşmir halkı artık yalnızca ulusal hakları için değil, geri dönüşsüz biçimde kapitalist devlete karşı sınıfsal bir güç olarak da mücadele ediyor. İslamabad’da Pakistan devlet otoritesiyle bir dizi görüşme yapıldı.

Görüşmeler sonuçsuz kaldı ve Awami Eylem Komitesi genel grev çağrısıyla ilerledi. Burjuva Pakistan devleti bir kez daha dişlerini gösterdi. Sınıf terörünün acımasız bir gösterisiyle rejim, Keşmir’in iletişim ağlarını keserek karanlığına gömdü. Cep telefonları, internet; her şey kesildi. Bu, halkın devrimci enerjisinden dehşete kapılmış bir egemen sınıfın son çaresidir. İşçilerin ve köylülerin temel hakları için verdiği gerçek mücadeleye tahammül edemeyen devlet, baskının eski silahlarına başvurdu. Paramiliter birlikler, FC (Sınır Kolordusu) ve diğer eyaletlerden getirilen polis kuvvetleri konuşlandırıldı; bölge işgal altında bir bölgeye çevrildi. Aktivistler taciz ediliyor, gözaltılar yapılıyor ve tüm bunlar sömürü düzenini savunma adına yürütülüyor.

Keşmir Kitlesel Halk Grevi
İnternetin kesilmesi nedeniyle doğru ve güncel haber almak son derece zorlaştı. Ancak sahadaki aktivistlerden ilk elden bilgiler edinebildik. 29 Eylül’de Awami Eylem Komitesi’nin çağrısıyla tam bir genel grev gerçekleştirildi. Hareketi bastırmak için yapılan bütün kirli girişimlere rağmen Keşmir’in tüm küçük ve büyük şehirlerinde ve kasabalarında tam kapanma ve tekerleklerin durması eylemleri uygulandı. Devletin tüm çabaları başarısız oldu. Tüccarlara yönelik yoğun baskıya rağmen çarşılar tamamen kapalıydı. Her şehir ve kasabada, özellikle gençlerin yoğun katılımıyla protesto yürüyüşleri düzenlendi. Göstericiler hâlâ sokaklarda ve hareket devam ediyor.
Gece yarısı 12’de Keşmir’e giden tüm yollar kapatıldı. Gün boyunca Muzafferabad’da polis protestoculara karşı sürekli şiddet, coplu saldırı ve göz yaşartıcı gaz kullandı. İlk sabah çatışması Kohala yakınlarında protestocularla FC arasında yaşandı. İkinci trajik olay Muzafferabad’da meydana geldi; Cemaat-i İslami Pakistan Partisi (JIP)’ne bağlı provokatörler, polis kalkanı altında ve “barış yürüyüşü” kılıfıyla bir miting düzenlediler. Barışçıl protestocular tarafından karşılandıklarında, eski Başbakan Sardar Attique Ahmed Khan’ın damadı ve adamları kalabalığa ateş açtı; dört genç yaralandı ve bir genç hayatını kaybetti. Şu anda Muzafferabad’da polis ateşi sonucu 22 genç yaralı. Binlerce protestocu, Eylem Komitesi liderliğinde Upper Adda’ya doğru yürüyüşe geçti. Özetle, grev ve kilitlenme başarılı oldu. Bu gösteri uzun soluklu bir sürece doğru ilerliyor.

Gece olunca halk evlerine gönderilecek, ertesi gün ise şehirlerinde yeniden toplanıp Poonch bölgesi yönünden Muzafferabad’a doğru yürüyüş ve giriş noktalarının kapatılması planlanıyor. Muzafferabad’da da yurttaşlardan sabah 9’da meydanda olmaları istendi ve “B Planı”nın devreye sokulması tartışıldı. Pakistan medyası ise tümüyle yalan ve tek taraflı propaganda yürütüyor. Eylem Komitesi’nin önde gelen üyelerinden Şevket Nevaz Mir, Muzafferabad’daki ateş açma ve şiddetin tüm sorumluluğunu ISI’nin bölge komutanına yükledi.
Arka Plan
2019’da Hindistan’ın Cammu Keşmir’de 370. maddeyi kaldırmasının ardından, Pakistan işgali altındaki Keşmir’de de ekonomik haklara dayalı kitlesel bir mücadele yükseldi. Ani ekonomik krizle birlikte gıda ve enerji fiyatlarının artması ve yeni vergilerin konulması, bu hareketi tetikledi.
Bu huzursuzluk, Ağustos 2022’de “Halkın Hakları Hareketi”ne dönüştü; daha ucuz elektrik ve gıda fiyatları ile seçkin ayrıcalıklarının kaldırılması talep edildi. Elektrik faturalarını boykot etme hareketi başlatıldı. Hareket 2023’te hız kazandı ve Cammu Keşmir Ortak Awami Eylem Komitesi’nin (JAAC) kurulmasına yol açtı. Grevler ve fatura yakma eylemleri yaygınlaştı. Hükümetin baskı girişimlerine rağmen halkın baskısı devleti müzakereye zorladı. Uzun mücadelenin ardından, JAAC Mayıs 2024’te “Uzun Yürüyüş” çağrısı yaptı. Güçlü eylemler sonucunda hükümet geri adım attı ve bazı temel talepleri kabul eden bir bildiri yayımladı:
Elektrik: Yerel ve ticari tüketiciler için ek vergiler olmaksızın tarifelerde ciddi indirim.
Gıda: 40 kiloluk bir un çuvalında 1100 rupi indirim.
Seçkinlerin ayrıcalıkları: Rantiyeci elitlere sağlanan imtiyazların kaldırılması için bir yargı komisyonu kurulması.
Ayrıca hükümet, hareketin diğer yedi talebini yerine getirmek için daha önce çıkarılan bir bildirimin uygulanacağını vaat etti. Önceki hareket zaferle sonuçlandı, ancak vaatlerin uygulanması beklemede kaldı.

Yol Haritası ve Dayanışma Çağrısı
İletişim karartmalarına rağmen binlerce insan hakları için protesto etmeye devam ediyor ve hareket zirve noktasında. Awami Eylem Komitesi farklı toplumsal kesimlerden üyelerden oluşuyor. Ancak mevcut önderlik, devlet baskısına karşı çıkıp mücadeleyi sürdürse de hareketi yalnızca eyalet düzeyinde sınırlı tutuyor; ülkenin diğer bölgelerindeki ezilen sınıflarla bağ kurmayı başaramıyor. Bu komitede patronlar, gençler, öğretmenler, işçiler, kadınlar, ulusalcılar ve bazı diğer unsurlar bulunuyor. Maceracı eğilimler ve dinsel gruplar da hareketin dışında tutulamıyor. Pakistan’ın farklı bölgelerinde de hareketler mevcut ama bunlar dağınık ve yalıtılmış durumda. Görece daha ileri bölgelerdeki ilerici unsurların bu hareketlere karşı yalnızca eleştirel bir tavır geliştirmesi, onları devletin söylemiyle aynı çizgiye düşürüyor ve kendi kapasiteleri dâhilinde herhangi bir rol oynamaktan tamamen aciz bırakıyor. Hiçbir hareket doğuştan devrimci değildir. Onu devrimci kılan, ilerici ve devrimci önderliğin müdahalesi ve katılımıdır. Aksi takdirde, devrimci önderliğin zamanından önce inşa edilmesi hikâyesi tümüyle anlamsız kalır. Eğer hareketler doğaları gereği sonsuz bir dayanışma ve devrimci karakter taşısaydı, o halde herhangi bir çabaya ne gerek olurdu? Tüm kusur ve sorunlarına rağmen, bu hareket halk ayaklanmasının mükemmel bir örneğini sunmaktadır. Keşmir halkının cesareti ve kaderlerini değiştirme arzusu takdire şayandır. Burjuva Pakistan devletinin kitlelere daha fazla taviz verecek en küçük bir alanı yoktur; baskı ve ekonomik sefalet salmaya devam edecektir.

Tüm kusur ve sorunlarına rağmen bu hareket, halk ayaklanmasının mükemmel bir örneğini sunmaktadır. Keşmir halkının cesareti ve kaderlerini değiştirme arzusu takdire şayandır. Burjuva Pakistan devletinin halka daha fazla taviz verecek marjı yoktur; baskı ve ekonomik sefalet sürmeye devam edecektir.

Güney Asya, Nepal’den Sri Lanka’ya uzanan muazzam hareketlere sahne oldu; bu hareket de bir istisna değildir, aynı ekonomik sefaletin ve çürük kapitalizmin ürünüdür. Tüm bileşenlere ve kitlesel bir isyan potansiyeline sahiptir. Buradan dünyadaki tüm ilerici güçlere Keşmir halkının yanında durma çağrısı yapıyoruz. Tüm solcuları Keşmir halkıyla dayanışma ilan etmeye çağırıyoruz. Keşmir halkı hâlihazırda dünyanın en uzun süreli ve en militarize edilmiş çatışmalarından birine, ayrıca egemen sınıfların ekonomik katliamına maruz kalıyor. Onların mücadelesi tekil bir mücadele değil; dünya için insan hakları, kendi kaderini tayin hakkı ve asgari insani koşulları talep etme, adalet ve demokrasi konularında sınav niteliğinde bir davadır.

Keşmir halkının mücadelesi, sömürgeci bir zihniyetle boyunduruk altına alınmaya, büyük güçlerin faşizminin yeniden dirilişine karşı ve insanca yaşamın asgari onuru için verilen bir mücadeledir.
Yaşasın Keşmir ayaklanması!
Yaşasın Sosyalist Devrim!

 

Umar Shahid

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir