Kaz Dağları'nı ve Doğayı Savunmak İçin: 26 Ekim'de Ankara'ya! – Gökçe Şentürk
Toplumsal mücadelelerde verilen hiçbir emek boşa gitmez. Hemen karşılığını göremeyebilir anında kazanım elde edemeyebilirsiniz ama mutlaka geleceğe deneyim ve birikim bırakacaktır. İnsanlığın verdiği eşitlik mücadelesinde yüzyıllardır bize eşlik eden zaman zaman “dili olsa da konuşsa” denilen dünyanın maddi varlığı, doğa ve bütün canlı türleri tehlike altında!
Bizde deprem gündeminde olduğu gibi çat kapı gelmeyen tehlike ciddiye alınmaz. Bir değil iki değil… çünkü.
Fakat, Amazonlardan Kaz Dağlarına atmosfere yankılanan ses dünya genelinde uzun süredir devam eden güçlü bir ekolojik mücadele dalgasını açığa çıkardı.
Türkiye’de yağmanın bini bir para olunca; patronlara peşkeş çekilen doğa, el konulan tarım arazileri, yakılarak imara açılan ormanlık araziler birikti birikti ve halk isyan etti. Bu kadar da olmaz!
Şimdilik Kaz Dağları’nda maden faaliyeti için gereken ruhsat yenilenmedi. Binlerce insanın seferber olduğu Kaz dağları direnişi ilk meyvesini verdi. Verdi vermesine ama rehavete kapılmamak şart!
Daha önce defaatle gördüğümüz gibi ya topyekûn kazanımla avuçlarını reçineye bulayıp yalayacaklar ya da direniş sonlanır hesabıyla en suskun olunan anda saldıracaklar.
Buraya kadar güzel ama Ne Yapmalı?
Rehavete kapılmadan ilk günkü gibi direnişi taze tutmak gerek. Sadece Kaz Dağları’nda değil ülkenin 4 bir yanında bu seferberliği diğer doğa katliamı örnekleriyle birleştirmek gerek.
Yaşayabileceğimiz başka dünya yok! Yok!
Emekçilere ve gençliğe; toplumsal koşullarımıza, özgürlüklerimize, insani değerlere yönelik ağzından salyalar akarak yapılan saldırılarla dünyanın maddi varlığına yapılan saldırıların arkasında aynı motivasyonun olduğunu anlatmak gerek!
Kar ve Para!
Yani özce meseleyi sadece belli bir duyarlı azınlığın, ekoloji aktivistlerinin toplumdan kopuk direnişine dönüştürmemek gerek!
Yani, kıdem tazminatına saldırılan bir emekçinin Kaz Dağlarına da aynı motivasyonla saldırıldığını görmesi gerek.
Bu da mücadeleyi bütünlüklü ve sistem karşıtı bir içerikten yeşertmekle mümkün olur. Çünkü birkaç densizin yeşil sevmezliği değil, dünyanın zenginliklerine sahip olan %1’in doların yeşiline olan tutkusu mesele.
Kaz Dağları’nı kurtarmak mümkün;
Hatta ve hatta yeryüzünde; derelerin özgür aktığı insanların özgür baktığı bir cenneti kurmakta!
Yeter ki kime karşı mücadele ettiğimizi bilelim karşısına ne koymak gerektiğini bilelim
26 Ekim Ankara Mitingini Duymayan Kalmasın
Emekçi ve genç dostlar bu dünya bizim, emeğimiz ve ekmeğimiz kadar hem de!
26 Ekim Cumartesi, Tandoğan’da Kazdağları’nı ve hayatı savunmaya!