- Kıbrıs Seçimleri: Erhürman Müdahalelere Rağmen Kazandı! - Ekim 20, 2025
- Kârlı Çıkan Kim? – GüneÅŸ Gümüş - Ekim 18, 2025
- Yunanistan Polisinden Filistin Eylemine Kanlı Saldırı - Ekim 8, 2025
AKP’nin 64 kurucusundan biri olan, aynı zamanda İslamcı perspektiften insan hakları çalışmaları yapan Fatma Bostan Ünsal, İslami
cemaatlerin önde gelenlerinden Nurcu Yeni Asya Gazetesi‘ne referandum öncesi oldukça eleÅŸtirel bir röportaj verdi. Ünsal, OHAL uygulaması kapsamında çıkarılan KHK’larla yapılan ihraçlarla ilgili olarak “28 Åžubat’ta doktora sınavına başörtülü olduÄŸum için alınmadım. Akademi bize kapalıydı, ama onun dışında görüşlerimizi rahat bir ÅŸekilde ifade ediyorduk. Bugün o meÅŸruiyette konuÅŸamıyor, maÄŸduriyetlerden söz edince ihanetle suçlanıyoruz” dedi. Ünsal, “Bu tür uygulamalar o kadar tramvatik oldu ki genel OHAL’e eleÅŸtirel bakmayanlar bile bu konulara artık ‘yeter’ diyor” ifadesini kullandı.
Nurcuların Yeni Asya grubu referandumda HAYIR kararını daha önce açıklamıştı. 28 Åžubat sürecinde yaratılan maÄŸduriyetler üzerine İslami hassasiyetlerle kurulan Özgür-Der ise geçtiÄŸimiz günlerde yaptığı “KHK hukuksuzluklarına son verilsin!” söylemiyle OHAL ve KHK’ları hedef tahtasına oturtan bir açıklama yapmıştı: “Kim tarafından hazırlandığı, neye dayandırıldığı belli olmayan ve hukuki itiraz yolları da kapatılmış bir halde hazırlanmış listelerle insanların emeklerinin, saygınlıklarının, aile huzurlarının ve geleceklerinin bir anda gayet müstaÄŸni bir ÅŸekilde süpürülmeye kalkışıldığı bir ortam ne onu inÅŸa edenlere ne de onu teneffüs edenlere ya da seyredenlere hayır getirmez!”
Son KHK ile akademiden ihraç edilen Merve Kavakçı‘nın kocası, HAS Parti’nin kurucularından Cihangir İslam da ihraçlarla ilgili sert sözler söylemiÅŸti: “90’lı yıllarda üç kez Ankara Üniversitesi tarafından atılmıştım. Dördüncüsü de aynı nedenle ve AKP İktidarı tarafından… Söz veriyorum diz çökmeyeceÄŸim. İnandığım gibi yaÅŸayacak ve hayata aynı tempoyla devam edeceÄŸim.”
Tek adam rejiminin bütün haksızlıkları ve zorbalıklarıyla hayata damgasını vurması karşısında İslami kesim içerisinde seslerini yükseltenlerin sayısı artıyor. İslamcı cenahın farklı fraksiyon ve bileşenlerinin dertleri ve yaklaşımları elbette birbirinden farklı.
AKP iktidarının en başından beri farklı nedenlerle sürüden ayrılanlar olmuÅŸtu. Daha erken bir vakitte Antikapitalist Müslümanlar, sola kayarak radikalleÅŸmiÅŸ ve İslam’ın sol okumasının yapan bir damarın açılmasına öncülük etmiÅŸlerdi. Bunun dışında Abdüllatif Åžener gibi Milli Görüş’ün kilit isimleri, AKP iktidarının politikalarından rahatsızlık duyarak makam ve mevkiyi terk etmiÅŸ ve muhalefete geçmiÅŸti. Saadet Partisi’nden kopanlarla muhalif İslami tondaki isimlerin biraraya geldiÄŸi HAS Parti de dikkat çekici bir çıkış yaptıktan sonra Numan KurtulmuÅŸ‘un makam ve mevkiye satılmasının ardından dağılmıştı. Numan KurtulmuÅŸ’un gözü yükseklerdeydi, o yüzden HAS Parti’nin kendisine vadettikleriyle yetinmedi; ama HAS Parti muhalefetinin bir etki alanı olduÄŸu ö dönemde net bir ÅŸekilde görülmüştü.
Güçlü teÅŸkilatı ve geleneÄŸi olan Saadet Partisi ise RTE ile rekabet edememiÅŸ, tabanını çok büyük ölçüde AKP’ye kaptırmıştı. RTE İslami alanı öyle güçlü ÅŸekilde kapatıyordu ki Saadet Partisi’nin kendisine alan açması için muhalefetini güçlü bir ideolojik zemine yaslaması gerekiyordu. Bu ise popülist ya da demogojik bile olsa antikapitalist söyleme yanaÅŸmasını gerektiriyordu. Aksi takdirde Saadet Partisi’nin AKP yanındaki varlık sebebi fraksiyonel varoluÅŸ kaygılarından öteye gidemeyecekti. Nitekim olan da bu oldu ve Saadet Partisi güçlü teÅŸkilat yapısına raÄŸmen kendi başına %1 oy bile alamayan bir parti konumuna düşerek varoluÅŸ krizi içerisine girdi. Giderek daha güçlü patronlar haline gelen eski küçük burjuvaların sesi konumundaki Milli Görüş’ün antikapitalist bir yönelime girmesi mümkün olamazdı ve Saadet Partisi AKP’nin yanında dinsel tutuculuÄŸun bir ifadesi olmaktan öteye gidemedi. Kemalizme karşı cephe savaşı veren AKP bu alanı zaten kapatmış bulunuyordu. Yani buradan SP’ye ekmek çıkmazdı. YaklaÅŸan referandumda da aynı varoluÅŸsal krizi yaÅŸayan SP, utangaç bir hayırdan ortacı bir tavıra doÄŸru salınıyor. HAYIR’ı ve AKP’ye muhalefeti ideolojik olarak besleyemedikçe SP’nin krizi devam edecektir. Dinci patronların görüş açısını aÅŸamayacak olan SP’nin ideolojik olarak dönüşüm yaÅŸamayacağı görülmüştür.
Silahlı İslamcılardan Hizbut Tahrir, boykot kararı açıklarken kendisini AKP’den ayırmaya çalıştığını anlıyoruz. Kürdistan’da rakibi Kürt Hareketi’ne inen demir yumruktan memnun olan Hizbullah’ın legal kanadı Hüda Par, EVET kararı alarak AKP’ye tam desteÄŸini açık etmiÅŸ dolu. IŞİ
D ise oy kullanmayı zaten küfür olarak adlandırıyor.
Bunun dışında Yeni Asyacılar gibi HAYIR kararı açıklayan bir diÄŸer İslami cemaat ise Alparslan Kuytul’un liderlik ettiÄŸi Furkan Vakfı oldu. Hırslı bir lider ve agresif bir konuÅŸmacı olan Kuytul, Yeni Asya grubundan farklı olarak AKP’ye karşı enerjik bir kampanya yürütüyor. Bu yüzden Kuytul’un konferans ve etkinlikleri engelleniyor.













